Avukat Hazal Karaoğlan, "Benim buradan bütün kadınlara tavsiyem; şiddete kesinlikle katlanmasınlar çünkü yasada çok güzel düzenlemeler var ve gerekli karşılığı karşı taraf tamamıyla alabiliyor" dedi.
Özel Hukuk Uzmanı Avukat Hazal Karaoğlan, şiddete maruz kalan kadınların ve çocuklarının haklarının korunmasına olanak sağlayan "Aile Konutu Şerhi'nden şiddet durumlarında kadınların özel yasa ile düzenlenmiş haklarına, kadına yönelik şiddet yasasından tedbir nafakasına kadar birçok konuda bilgi verdi.
Kadınların şiddet gördükleri takdirde vakit kaybetmeden yetkili makamlara şikayet başvurusunda bulunmaları gerektiğini vurgulayan Avukat Hazal Karaoğlan, "Benim buradan bütün kadınlara tavsiyem; şiddete kesinlikle katlanmasınlar çünkü yasada çok güzel düzenlemeler var ve gerekli karşılığı karşı taraf tamamıyla alabiliyor. Gerek 6284 sayılı ve gerek Türk Ceza Yasasında bu şiddeti önlemenin yaptırımları düzenlenmiştir ve eğer kadınlar şikayetçi olurlarsa ancak bu kişiler cezalandırılacakları için kadınların mutlaka bu haklarını kullanarak o kişiden şikayetçi olmalarını tavsiye ediyorum. Zaten baronun adli yardım ve kadın hakları komisyonu da sonuna kadar yardım ediyor. Hepimiz de yardımcı oluyoruz bu kişilere" ifadelerini kullandı.
"Aile konutu şerhi kadının ve çocuklarının haklarının korunması bakımından çok önemlidir"
Türk Medeni Kanunu'nda aile hukukunu korumak üzere pek çok düzenleme yapıldığını belirten Karaoğlan,"En önemlilerinden bir tanesi Aile Konutu Şerhidir. Aile Konutu Şerhi kadının ve çocuklarının haklarının korunması bakımından çok önemlidir. Şöyle ki genellikle oturulan ev yani aile konutu anne, baba ve çocukların hep birlikte hayatını geçirdikleri konuta verilen isimdir. Türkiye'de genellikle bu tarz evler kocanın adına kayıtlı oluyor. Öyle bir durumda, koca eğer ayrılmaya karar verirse karısından ve evliliği bitirmeye karar verirse onlara haber vermeden satışını yapıyordu oturdukları konutun ve alan kişi üçüncü kişi tahliye davası açıyordu ve konutta bulunanlara tebligat yapılmadan dava sürüyor. Adam boşanma davası açtıktan sonra da onlar konuttan tahliye ediliyor ve mağduriyet yaşıyorlardı. Bunu engellemek amacıyla kanun koyucu tarafından getirilmiştir. Şöyle ki eğer kadın oturduğu evin ikametgâh belgesiyle ve evlilik cüzdanıyla birlikte tapuya gidip; tapu kütüğüne kocanın adına kayıtlı olan ev hanesine aile konutu şerhini kaydettirirse eğer o zaman koca karısından habersiz bu gayrimenkulün satışını kesinlikle yapamıyor. Borçlandırıcı işlem de yapamıyor onun üstünde herhangi bir tahkikat getirilemiyor, haciz konulamıyor ve ipotek altına da alınamıyor. Eğer aile konutu olan konut bir kiralık gayrimenkulse o zaman kadın mal sahibine buranın aile konutu olduğunu bir ihtarname ile göndermesi gerekiyor ki o zaman koca tek taraflı olarak akdi feshedemesin. Yani böyle bir aile konutu şerhi getirilmiştir" diye konuştu.
"Ceza davasında şahit çok önemli bir delil"
6284 sayılı Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin engellenmesine yönelik yasada, kadına yönelik şiddet konusunun ayrıntılı olarak koruma altına alındığını ifade eden Avukat Hazal Karaoğlan, kadının kocasından fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet görmesi halinde derhal şikayetçi olması gerektiğini belirterek, "Şöyle ki eğer bir darba maruz kalırsa o kadın derhal en yakın karakola gidip o kişiden şikayetçi olması gerekiyor. Şikayetçi olacağı zaman, mutlaka karakola gittiği zaman 2 tanıkla gitmesini tavsiye ediyoruz. çünkü sonradan açılacak ceza davasında şahit çok önemli bir delil. Oraya gittiği zaman karakol otomatikman hastaneye sevk ediyor ve darp raporu alınıyor. Darp raporundan sonra karakol evrakı savcılığa gönderiyor ama kendisi de 6284 sayılı yasanın koruma tedbirlerinden faydalanabilmesi için o rapor ve karakol evrakıyla birlikte Aile Hukuku hakimine müracaat ederse evden uzaklaştırma alabiliyor. Eve yaklaşmasının önlenmesini alabiliyor. Ortak çocuk varsa o çocukla görüşmenin kısıtlanmasını talep edebiliyor ya da sosyal medyadan bu kişinin kendisini rahatsız etmesinin engellenmesini, tehdidinin vs. her türlü hukuka aykırı eylemin önlenmesine ilişkin koruma alabiliyor. Evden uzaklaştırma kararını biz kadınlara mutlaka üstlerinde taşımalarını tavsiye ediyoruz. Eğer bir sitede oturuyorsa güvenlik görevlisine bu kararın bir suretini vermelerini tavsiye ediyoruz. Bu şekilde ayrıca psikolojik destek ve sığınma evleri de devlet tarafından mağdur olan kadınlara tahsis edilmiştir" dedi.
"Kadına tedbir nafakası hükmedilebilmesi için kadının boşanmada kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekiyor"
Tedbir nafakasının bağlanabilmesi için boşanmada kadının erkeğe göre kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerektiğine vurgu yapan Karaoğlan, kadınların haklarından haberdar olmadıklarına da işaret ederek, "Kadınlar haklarından haberdar değiller. Bize geldikleri zaman pek çok koruma maddesinden haberdar olmadıkları görüyoruz ve avukatlar olarak onlara bu maddeleri anlatıp korumalarından nasıl faydalanmaları gerektiğini anlatıyoruz. Boşanma davalarında genellikle kadın mağdur olduğu için hakim tarafından mutlaka dava açıldığı anda kadına bir tedbir nafakası hükmediliyor. Burada kadına tedbir nafakası hükmedilebilmesi için kadının boşanmada kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekiyor erkeğe göre. Müşterek çocuk varsa ve genellikle bunların yaşı küçük olduğu için geçici velayet davası açılınca anneye verildiği için onlara da mutlaka iştirak nafakası tedbir olarak hükmediliyor. Nafaka hükmedildikten sonra dava yargılanma sonucunda karara bağlandığı zaman da bunun pek çok yaptırımı var. Yani nafakayı icraya koyduktan sonra o kişinin mal varlığı bunu ödemeye yeterli olmasa,'hapisle tazyik" diye bir düzenleme var icra, iflas yasasında. İcra, iflas suçu olarak düzenlenmiş. 3 ay üst üste nafakayı ödemezse o kişi hapis cezası davası açıyoruz icra mahkemesinde ve yakalama çıkıyor direkt o kişi hakkında. Ancak öderse kurtulabilir hapisle tazyikten" şeklinde konuştu.
İHA