Limon sandığı üzerinde başladığı ayakkabı boyacılığını 20 yıldır sürdüren 47 yaşındaki Ömer Uslu, babasının kendisine aldığı ayakkabının rengini beğenmeyip, değiştirmek istemesiyle bu mesleğe başladığını anlattı.
Eskişehir'in İki Eylül Caddesi üzerinde ayakkabı boyacılığı mesleğini icra eden Uslu, eskiden bakımlı erkeklerin ayakkabısından belli olduğunu anlattı. Ama şimdiki yeni neslin spor ayakkabılara yönelmesi ve bu ayakkabıların da bakımını yaptırmaması sebebi ile işlerinin eski tadını vermediğini söyleyen Ömer Uslu, "Mesleğe, 20 yıl önce rahmetli babasının bana aldığı ayakkabının rengini beğenmeyip, değiştirmek istemekle başladım. Yakın çevremde ayakkabı boyacılığı yapan birinin olmadığını görünce çocukluk hevesiyle bir limon sandığı üzerinde bu işe başladım. Şimdi ise güzel bir tezgahım var. Ayakkabı boyacılığı severek yapılması gereken bir meslek. Vatandaşlar ayakkabı konusunda çok hassaslar. Herkesin gönlünü hoş tutmak da pek mümkün değil. Eskiden bakımlı erkek ayakkabısından belli olurdu. Ama şimdiki yeni neslin spor ayakkabılara yönelmesi ve spor ayakkabılarında bakımını yaptırmaması bizim işimizin eski tadını vermiyor. Daha çok orta yaşın üstündeki vatandaşlar ayakkabılarını boyatmak için geliyorlar. Bu işte kışın yağmur, çamur yazın güneşi oluyor. Her koşulda çalışmak gerekiyor. Vatandaşların günümüzde hazır boyaların olmasının, kendi evlerinde ayakkabı boyama imkanına sahip olmalarının bize olumsuz bir etkisi oluyor. Boyacılık işinde geçmişten günümüze kadar birçok şey değişti. Eskiden ayakkabıda sadece 4 ana renk vardı. Kahverengi ve siyah gibi. Ama günümüzde 107 farklı ayakkabı rengi olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Hazır boya ayakkabıyı parlatıyor ama 2-3 boyamadan sonra zarar veriyor"
Evli ve 3 çocuk babası olan Uslu, yanlarında yetiştirecek çırak bulamadıkları için bu mesleğin yakın gelecekte biteceğini düşünüyor. "Yakın gelecekte ayakkabı boyacılığı mesleği bitebilir" diyen Uslu, "Birçok meslekte olduğu gibi çıraklık sorununu günümüzde bu meslekte de görüyoruz. Çocuklarımızı kendi imkanlarımızca bir şeylere heves ettirme taraftarıyız. Çocuklarımızın kararlarına saygı duymalıyız. Okumak isteyen okusun. Meslek edinmek isteyen meslek öğrensin. Herkes sevdiği işi yapsın. Bu mesleği öğrenebilmek için bir ustanın yanında çırak olmak gereklidir. Günümüz içerisinde de çırak yetişmiyor. Günümüz koşullarına baktığımızda bundan belki de 10 yıl sonra bu meslek ölebilir. 47 yaşındayım. Bu saatten sonra en fazla 10 sene daha bu işi yapabilirim. Bu da 10 tane kış geçirmektir. Hem cereyanın içerisinde durmak hem soğukta ayaz yemek, yağmur çamur demeden çalışmak gerekiyor. Buna da benim sağlığım elverir mi? Vatandaşlara tavsiyem, hazır boyaları fazla kullanmasınlar. Mesleğimizin ölmesini istemiyoruz. Hazır boya ayakkabıyı parlatıyor ama 2-3 boyamadan sonra ayakkabıya zarar veriyor. Çünkü hazır boyamada fırçalama olayı yok. Bu yüzden ayakkabının üzerinde katmerleşme oluşuyor. Sonra haliyle sağından solundan çatlamalar oluyor. Vatandaşların ayakkabının tozunu almadan hemen üzerine boya sürmeleri ayakkabıya zarar veriyor. Fırça, boya ve cila kullanıyoruz. Ama yeni düzendeki bazı genç ayakkabı boyacılarının ise yaptığı şey daha çok para kazanmak maksatlı, günü kurtarmak amaçlı hazır boyayı alıp herhangi bir yerde hemen sürüp müşteriye öylece teslim etmesi doğru değil. Her zaman için sokak içerisinde bulunduğumuz için yağmurun yaşından, kışın ayazından etkileniyoruz. Sabah akşam tezgah toplayıp açmak eziyet oluyor. Ekmek parası için bu işi yapıyoruz. Ayakkabı boyacılığı yaparak rahatlıkla bir ev geçindirebilir. Bir günde bir ayakkabı boyacısı an az 50-75 Türk Lirası kazanabiliyor. Ayakkabı boyacıları olarak, bazı şehirlerdeki belediyelerin yapmış olduğu gibi kapalı mekanlarda bir araya gelmek, güvenli bir çatı altında bulunmak istiyoruz. Mesleğimiz ölmek üzere. Bu meslek ölmesin, öldürülmesin" şeklinde konuştu.
İHA