Çanakkale Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Kerim Yeşildağ, bahar yorgunluğunun belirtileri, tedavi yöntemleri ve bahar yorgunluğundan korunma yolları ile ilgili olarak uyarılarda bulundu.
Her mevsim kendine özgü hastalıklara sahip olduğunu belirten Yeşildağ, "Örneğin kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonları görülürken, yaz aylarında bağırsak enfeksiyonları daha sık görülür. Bahar ayları ise geçiş dönemi olduğu için vücudun ani hava değişimleri ile baş etmesi gerekir. İlkbaharda havaların ısınmaya başlaması ile birlikte birçok insanın kendini daha iyi hissettiği bir dönemdir. Bunun yanında mevsim başında azımsanmayacak derecede halsizlik, yorgunluk ve isteksizlik hissedilebilir" dedi.
Bahar yorgunluğu ile ilgili sık karşılaşılan sorulara da açıklık getiren Yeşildağ, "Bahar yorgunluğu, halk arasında sık kullanılan bir terim olup, iklim değişikliğinin vücutta yarattığı yorgunluk hissi olarak tanımlanabilir. Aslında birçok nedenin bir araya gelerek yarattığı bir tablodur. Yorgunluk hissinin yanında uyku düzensizliği, iştah azalması, kas krampları ve eklem gibi belirtiler olabilir. Havaların ısınmasıyla beraber daha fazla suyun buharlaşması, nem oranının ve elektrik yükünün artmasıdır. İklimsel değişikliğin neden olduğu bu geçici, kısa süreli hafif yorgunluk hali, kişinin kendisini enerjisi bitmiş ve tükenmiş hissetmesine yol açar. İyon dengesindeki değişmeler, ısı ve nem farklılıkları, gece ve gündüz saatlerindeki değişimlerin yol açtığı bu mevsimsel yorgunluk belirtileri genellikle birkaç haftayı geçmez. Mevsim geçişleri öncelikle hormonal sistemimizi etkiler. Vücudun yeni çevresel değişikliklere alışması ve hormonal sistemin yeniden dengeye girmesi zaman alır. Bu durum çevreye uyum sağlamamızı zorlaştırarak dış etkenlerden daha çabuk etkilenmemize neden olur. Kış aylarında çoğunlukla daha hareketsiz bir yaşam sürüldüğünden ve alınan kilolardan dolayı ilkbaharla gelen hareketli yaşama uyum zorlukları olabilir. Havadaki elektrik yükünün artışı ve iyon değişiklikleri de yorgunluk hissine neden olan diğer etkenlerdir. Ani ısı değişiklikleri ise adaptasyon sistemimizi zorladığı için mevsim başında bizi en çok etkileyen nedenlerden birisi olarak sayılabilir" diye konuştu.
'Bu dönemde uyku ritmi de oldukça önemli'
Mevsimin ruhsal etkileri en az fiziksel değişiklikler kadar önemli olduğunu vurgulayan Yeşildağ, " Özellikle yoğun çalışan, stresi yüksek olan kişilerde ve depresyona eğilimi olanlarda yorgunluk hissi oluşabilir. Aslında, bahar yorgunluğunun büyük şehirlerde yaşayanlarda düzensiz ve stresli yaşama sahip olan bireylerde, kötü beslenenlerde daha sık görüldüğü söylenebilir. Gözden kaçırılmaması gereken şey, bahar yorgunluğu tablosunun uzun sürmediğidir. Vücudumuzun bu dönemlerde B ve C vitaminlerine ihtiyacı artar. Daha az ve sık yemek yemeye, vitamin ve minerali bol sebze ve meyve tüketimini arttırmaya taze meyve suları ve su tüketmeye özen gösterilmeli, açık havada sık yürüyüşler yapılmalı. Bu dönemde uyku ritmi de oldukça önemli. Rahat bir uyku için yatmadan önce kitap okumak iyi bir alternatif olabilir. Kahve, kola gibi kafein içeren içeceklerden uzak durmak bu dönemsel şikâyetleri en hafif şekilde geçirmenize yardımcı olacaktır" şeklinde konuştu.
İHA