Adalet Bakanı Bekir Bekir Bozdağ, "Yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçim krizleri ve bu krizlerin doğurduğu sonuçlar gün gibi ortadadır. Türkiye, çift başlı yürütmeden, Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki uyuşmazlıklardan çok çekmiştir" dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ, AK Parti İstanbul Milletvekili Hurşit Yıldırım'ın "Parlamenter Sistem Krizleri ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" isimli kitabına önsöz yazdı. Türkiye'de geçmişte yaşanan kriz ve kaos ortamlarının tekrarlanmaması için Türkiye'ye özgü "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin önemini vurgulayan Bozdağ, "Ülkemizde 1921, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarında öngörülen hükümet sistemleri, birbirinden farklılıklar içerse de temelde Türkiye'ye özgü parlamenter sistemlerdir. Türkiye'de bugüne kadar geçen sürede yasamada ve yürütmede istikrar sağlanamadı. Türkiye'de 65 hükümet kurulurken, hükümetlerin ortalama ömrü, 17,5 ay olmuştur. Eğer yürütmede istikrarı Türkiye'ye özgü parlamenter sistem sağlamış olsaydı, şu anda görev süresi dört yıl üzerinden 23. hükümet, görev süresi beş yıl olsaydı 19. hükümet görev başında olurdu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ihtiyaç duyulmasının en önemli nedeni, zayıf iktidarlara son vermek ve zayıf iktidarların ülkeye verdiği zararları önlemek, güçlü iktidar ihtiyacına cevap vermek içindir" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde bundan sonra kimsenin kirli, karanlık, ahlaksız ve hukuksuz operasyonlarla iktidar değişikliği yapamayacak"
Parlamenter sistemde hükümetlerin, kirli ve karanlık güçler veya menfaat gruplarınca tehdit, şantaj ve benzeri suç, ahlaksız ve hukuksuz operasyonlara her daim açık olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ, bu yöntemlerle millet iradesiyle kurulmuş pek çok hükümetin düşürüldüğünü kaydetti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde bundan sonra kimsenin kirli, karanlık, ahlaksız ve hukuksuz operasyonlarla iktidar değişikliği yapamayacağının altını çizen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Türkiye'de, yasama ve yürütme birbirinden tam ayrı ve birbirine karşı tam bağımsız değildir. Kuvvetler ayrılığı ve bağımsızlığının tam olmaması, Türkiye'de yasamayı da yasama denetimini de olumsuz etkilemektedir. Kanunlaşan metinlerin neredeyse tamamı, hükümet tasarısıdır. Kabul edilip yasalaşan tekliflerin tamamı da, ya hükümetin teklif olarak verdirdiği ya da yasalaşmasını hükümetin onayladığı tekliflerden ibarettir. Esasında bugünkü anayasamıza göre yasama denetimi, hükümetin izin verdiği kadardır; hükümete rağmen bir yasama denetimi yapılamayacağı gibi hükümetin izin vermediği bir yasama denetimi de yapılamaz. Bugün Türkiye'de, gerçek anlamda bir kuvvetler ayrılığı ve kuvvetlerin tam bağımsızlığı söz konusu değildir. Yürütmenin çalıştırdığı, sevk ve idare ettirdiği bir yasama vardır. Bunun doğurduğu, yasama ve yasama denetimi sorunlarının da acil çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bunun için de yasama ve yürütmenin oluşumu, kullanımı ve ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi zarureti aşikardır; tartışmasızdır. Bunun yolu da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmektir."
"Türkiye, çift başlı yürütmeden, Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki uyuşmazlıklardan çok çekmiştir"
Parlamenter sistemin doğası gereği karar alma süreçlerinin yavaşladığını ya da tıkandığını anlatan Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı seçim krizlerinde de örnekler vererek, "Yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçim krizleri ve bu krizlerin doğurduğu sonuçlar gün gibi ortadadır. Türkiye, çift başlı yürütmeden, Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki uyuşmazlıklardan çok çekmiştir. Cumhurbaşkanı ile iktidarın ayrı partilerden olduğu dönemlerde sorunlar yaşandığı gibi, aynı partiden olduğu dönemde de ciddi sorunlar yaşanmıştır. Örneğin Başbakan Turgut Özal - Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Cumhurbaşkanı Turgut Özal - Başbakan Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel - Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel - Başbakan Necmettin Erbakan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer - Başbakan Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan tartışma, sorun ve krizler, daha dün gibi hafızalarımızda tazedir" dedi.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde siyasi istikrar, sistemin doğal ve zorunlu sonucudur"
Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kuvvetlerin tam ayrılığı ve tam bağımsızlığını esas aldığını ve yürütme karşısında yasamayı güçlendirdiğini vurgulayarak önsözün devamında şunları kaydetti:
"Anayasanın Cumhurbaşkanına verdiği yetkiler ve yüklediği görevler, halkın Cumhurbaşkanı seçimi ile birleştirilip değerlendirildiğinde 10 Ağustos 2014'te Türkiye'nin yeni bir döneme girdiği aşikardır ve tartışmasızdır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden sonra ortaya çıkan yeni durum, mevcut anayasaya göre daha fazla sürdürülebilir nitelikte değildir. Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçimi, çifte meşruiyet tartışması ve sorununu da beraberinde getirmiştir. Bu sorundan ve tartışmadan kurtulmanın yolu da sistem değişikliğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde kuvvetlerin tam ayrılığı ve tam bağımsızlığı esastır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde siyasi istikrar, sistemin doğal ve zorunlu sonucudur. Cumhurbaskanının yasamayı seçime götürme yetkisine karşılık, yasamanın seçim kararı alması halinde Cumhurbaşkanı seçiminin de yenilenmesi yetkisinin TBMM'ye verilmesi, yürütme karsısında yasamayı güçlendirmekte ve Cumhurbaşkanının TBMM seçimlerini yenileme yetkisini dengelemektedir."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile siyasi istikrar, güçlü iktidar, güçlü yasama, etkin denetim, hızlı karar alma ile Türkiye'nin ve milletin güçlü geleceğinin temellerinin atıldığını anlatan Bakan Bozdağ, yeni dönemde ülkenin önünü açacak, güçlü yasama ve güçlü yürütme ile emin adımlarla geleceğe yürümesine katkı sağlayacağına inancının tam olduğunu kaydetti. Bozdağ, Hurşit Yıldırım'ın kaleme aldığı eserin de Türkiye'ye özgü parlamenter sistemde yaşanmış belli başlı krizlerin anlatılmasının yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye için ne kadar acil, zaruri ve yararlı olduğunu da ortaya koyduğunu ifade etti.
İHA