Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Avrupa'da artan Müslüman düşmanlığı, ırkçı akımları basın teşvik ediyor. Birçok ülkede de basın özgür değildir. Sistemin kontrolü altındadır" dedi.
Antalya Ticaret Borsası'ında (ATB) gerçekleştirilen toplantıya, AK Parti İl Başkanı Rıza Sümer, ATB Başkanı Ali Çandır, SDP Başkanı Hidayet Gültekin ve davetliler katıldı. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın iki günlük Antalya programını değerlendiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cuma gününden bu yana Antalya'da bir telaş olduğunu ve Antalya'nın çok önemli toplantıların merkezi haline geldiğini söyledi. Expo ve G20 zirvesinin de bunlardan birkaçını temsil ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Antalya artık güçlü şehirler ağına girdi. Uluslararası ağda da görünür hale geldi. Bu hafta da Antalya'mızda İngiltere'yi ağırladık. İki ülkeyi ilgilendiren konular üzerine 2 gün tatlı dil formatında bir platform düzenledik. 17 milyar dolarlık ticaret hacmini geçtik İngiltere ile. Tatlı dil kapsamında İngiltere'den Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı'nı ağırladık. İkili görüşmelerimiz çok iyi geçti. Birçok ülke ile ikili ilişkiler konusunda ilişki kurmaya başladık. Klasik diplomasiye son 15 yılda çok değişiklikler getirdik. Balkan ülkeleri arasında güveni tecil etmek için Türkiye Bosna Hırvatistan Sırbistan bir araya geleceğiz. Çok boyutlu projeleri gerçekleştiriyoruz. Bizde Edirne, Kars hızlı tren projesini hazırlıyoruz. Yeni Türkiye'den dünya da beklentiler çok. İnsani kalkınma yardımlarımız ve ticari ilişkilerimiz ile bu beklentiler yükseldi. Mazlumların en büyük beklentisi insani yardımların en kısa zamanda ulaşması. Biz de bunu en iyi şekilde başarıyoruz Kızılay ve AFAT ile. Yurt dışında bir yıllık insanı yardım harcamamız 4 milyar dolar civarında" dedi.
"Yalnız bırakıldığımız halde göç konusunda dünyaya ders veriyoruz"
Avrupa'da artan ırkçılık ve Müslüman düşmanlığı konusuna da değinen Bakan Çavuşoğlu, Avrupa'da artan Müslüman düşmanlığı, ırkçı akımları basının teşvik ettiğini ve birçok ülkede de basının özgür olmadığını, sistemin kontrolü altında olduğunu söyledi. Türkiye söz konusu olunca sağ ve sol akım medya unsurlarının aynı başlığı attığına dikkat çeken Bakan Çavuşoğlu, "Bu akımları durduracak olan Türkiye, çözüm önerisini, endişelerini söylüyor. Sorunlar bunlardan ibaret değil. Yalnız bırakıldığımız halde göç konusunda dünyaya ders veriyoruz. Harcadığımız miktar 25 milyar doları geçti Avrupa birliği Suriyeli göçmenleri için 3 milyon euro vaat etti. Şu an 3'te birini gönderdi" şeklinde konuştu.
Bütün bunların Türkiye karşıtlığının, İslam karşıtlığının kanıtı olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Avrupa'nın sadece kendi için insan hakkını gözettiğini kaydetti.
"Sen benim Cumhurbaşkanıma devamlı diktatör diyeceksin yazdıracaksın ben senin uygulamaların Nazi dönemini hatırlatıyor deyince tehdit edeceksin" diyen Çavuşoğlu, "Diktatör dediğiniz adam 15 yılda Türkiye'yi yeniledi. Çıkardığımız kanunlar hep ileriye yönelik. Bu adam zorla mı geliyor, halk seçiyor. Antalya'da 100 bin insan aktı Cumhurbaşkanımızın açılışına. Hollanda yüzde 19-20 ile birinci parti oluyor seviniyor. Ben her şeyi yapayım Türkiye sineye çeksin mantığı geride kaldı. Türkiye artık başkasının kararları ile hareket eden bir ülke değil. İşbirliğine hazır ancak alınana kararların yanlışlığını görünce de hayır diyebilen bir ülke" dedi.
Türkiye'nin bu anayasa değişikliğini çoktan yapması gerektiğini, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve Erbakan'ın başkanlık sistemini savunduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, karışık bir sistemin istikrarsızlık sebebi olduğunu kaydetti. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bugün istikrar varsa Erdoğan'ın sayesindedir. İçeriden ve dışarıdan kaynaklanan zorluklarla karşılaştık 15 yılda. Milletin egemenliğine halel getirmememiz lazım. Biz yetkiyi milletten alıyoruz. Bu yüzden Türkiye istikrarını koruyor. Bu hep böyle mi olacak. 7 Haziran'da koalisyonların nasıl sonuçlandığını gördük. Demokrasilerde yarı başkanlık ve monarşi var. Parlamenter sistem ve başkanlık sistemi de var. Tartışmalar 18 madde üzerinden değil yalan yanlış şeyler üzerinden oluyor. Demokrasilerde güçler ayrılığı çok önemli. Bugünkü anayasada yasama ve yürütme iç içe girmiş durumda. Çoğunluğu ele geçiren parti zaten iktidar oluyor. Meclis cumhurbaşkanı ve bakanları da denetlemesi lazım. Gerekirse yargılamak için yüce divana göndermesi lazım. Mevcut anayasa da bu yok. Bu anayasada yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı da önemli. Bu anayasada biz bunları yapıyoruz. Türkiye de şu an hem başkanlık sistemi hem de parlamenter sistem var. Bu sistemi getirmek zorundayız."
İHA