Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Zayıf bir karakterin bu sistemde iktidara gelmesi halinde durum daha vahim. 15 Temmuz hadisesi bir koalisyon hükümetine karşı yapılmış olsaydı bugün Mısır gibi bir yönetime sahip olabilirdik" dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan "Neler Oluyor?" programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın sorularını cevaplayan Özlü, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İhlas Holdingin kurucusu Enver Ören'in ölüm yıldönümü üzerine konuşan Özlü, "Allah rahmet eylesin. "Enver Ören" deyince akla güler güzlü bir sima geliyor. Genç yaşta kaybettik. Enver Ören, Türkiye'nin maddi ve manevi kalkınmasına önemli katkılar sağlamış değeli bir insandır. Sahip olduğu varlığı Türkiye'nin kalkınmasına harcamış bir insandır" ifadelerini kullandı.
"Bu referandum ihtiyaçlardan doğdu"
Anayasa referandumunun bir ihtiyacın sonucu olduğunu kaydeden Özlü, "Türkiye, neden bir referanduma gidiyor, onu konuşalım. Aslında bu referandum ihtiyaçlardan doğdu. Türkiye'nin daha hızlı çalışması, daha hızlı hizmet götürmek amacıyla mevcut sistemde bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğdu. Yeni sistemde herkes kendi işini yapacak. Yürütme yürütme görevini, yasama yasama görevini, yargı yargı görevi yapacak. İlkel toplumlarda herkes her işi yapar ama gelişmiş toplumlarda ihtisaslaşma söz konusudur ve herkes kendi işini yapar ve iyi yapar" şeklinde konuştu.
"Mevcut sistem ihtilaflara neden oluyor"
Cumhuriyet tarihi boyunca her dönemde cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında bir ihtilaf olduğunu kaydeden Özlü, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhuriyet tarihini okuduk. Her dönem, Atatürk'ün son dönemi de dahil cumhurbaşkanı ile başbakan arasında bir ihtilaf oluyor. Hatırlayın Mustafa Kemal Atatürk-İsmet İnönü, Turgut Özal-Süleyman Demirel, Süleyman Demirel-Tansu Çiller, Mesut Yılmaz-Turgut Özal, Ahmet Necdet Sezer-Bülent Ecevit. Sürtüşme olmayan cumhurbaşkanı ve başbakan yok. Bunların hepsi mi geçimsizdi? Hayır, sistem bunu problemli hale getiriyor. Mevcut sistem, yürütmenin yetkilerini ikiye böldüğü için ister istemez bir sürtüşme doğuyor. Yeni sistem bunu önlüyor. Mevcut sistem birbiriyle çok iç içe olduğu için bir dişli kutusu gibi düşün, çalışırken zorlanıyor. Çok fazla birbirini etkileyen dişliler var, verim düşüyor."
Özlü, cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte hükümet kurmadaki zorlukların ortadan kalkacağına değinerek, "Yeni sistemde hükümet kurma zorluğu olmayacak. Eski sisteme bakın, bir parti çoğunluğu sağlayamadıysa, yok 45 gün, yok koalisyon görüşmeleri, kuruldu kurulamadı tartışmalar oluyordu. Bunların hiçbiri olmayacak. Biz, geleceği istikrarlı bir şekilde yaşamak için bu değişikliği yapıyoruz. Düşünün halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanımız var ve seçime gittik. Muhalefet partilerinden oluşan bir hükümet oluştu. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı bir başka görüşten, yine farklı görüşten Meclis oluştu ve hükümet çıktı. Bunun meydana getirdiği kaosu bir düşünün. Mevcut sistem sakıncalı bir sistem ve bunun sakıncası 2007'deki referandumdan sonra daha da artmıştır" açıklamalarında bulundu.
"15 Temmuz hadisesi bir koalisyon hükümetine karşı yapılmış olsaydı Mısır gibi bir yönetime sahip olabilirdik"
Cumhurbaşkanlığı sisteminde basiretsiz birisinin cumhurbaşkanı olabileceği iddialarını değerlendiren Özlü, "Seçim olacak ve buna herkes katılacak. Adaylar görüşlerini anlatacaklar. Milletimiz kendisini yönetmesi için kimi seçerse saygılı olacağız. Ancak zayıf bir karakterin bu sistemde iktidara gelmesi halinde durum daha vahim. 15 Temmuz hadisesi bir koalisyon hükümetine karşı yapılmış olsaydı, bugün çok farklı bir yönetimle karşı karşıyaydık. AK Parti'nin iktidarda olması Türkiye'nin güvenliğinin, Türkiye'deki istikrarın garantisi. Zayıf bir koalisyon hükümeti olsaydı Mısır gibi bir yönetime sahip olabilirdik. Önerdiğimiz sistem çok kuvvetli bir karakter olmasa da sistemin pratikliği birçok mahsuru bertaraf edici mahiyette. Aslında bu değişikliği gelecek için yapıyoruz. Şuan müthiş bir uyum var Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız arasında" dedi.
"MHP tabanında bir takım kıpırdanmalar var ama ezici çoğunluğun "Evet" oyu kullanacağını düşünüyoruz"
Referandumda MHP seçmeninin büyük çoğunluğunun tercihini "Evet'ten yana kullanacağını söyleyen Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Bahçeli ilkeli bir duruş sergiledi. MHP tabanında bir takım kıpırdanmalar, bir takım sesler geliyor ama ezici çoğunluğun bu referandumda "Evet" oyu kullanacağını düşünüyoruz. Referandum çalışmaları sırasında da tüm tabanlara sesleniyoruz. CHP'ye, HDP'ye oy veren vatandaşlarımıza sesleniyoruz. Biz bu referandumda parti yönetimlerine değil, halkımıza sesleniyoruz. Aziz milletimiz ne derse başımızın üstünde yeri vardır. Asla meşruiyet tartışmasına girmeyiz."
Referandumdan "Hayır" oyunun çıkması halinde erken seçime gidileceği iddialarına değinen Bakan Özlü, "Evet çıkacağından eminim. Seçimin tarihi referandum paketinde de yazıyor. Biz 2015 seçimlerinde 4 yıl yetki aldık, bunu sonuna kadar kullanacağız" dedi.
"Eksik olan şey marka, biz bir Türk markası oluşturmak için çalışıyoruz"
Özlü, yerli otomobil üretme çalışmaları hakkında, "İleri teknoloji üreten bir Türkiye oluşturmaya çalışıyoruz. Biz buna "Yerli marka otomobil" diyoruz. TÜBİTAK bir çalışma yaptı ve bir noktaya geldi. Takdir edersiniz ki otomobil yapmak ticari ağırlığı daha fazla olan bir husus. Teknolojik olarak baktığımızda Türkiye'nin, oto sanayi altyapısı bir otomobili tasarlar, üretir ve piyasaya sunabilir. Fakat konu ticari. Türkiye'deki iç pazar tüketim bizi bu şartlarda otomobil üretmek için yeterli değil. Teknik olarak hiçbir sorun yok. Bizim, küresel bir başarıyı hedeflememiz gerekiyor. Artık TÜBİTAK bünyesinde değil, sanayi bünyesinde gerçekleştirelim. Yerli sanayiyle görüşelim, elimizde ne varsa onlara tebliğ edelim, onlar işin hem ticari tarafını hem de teknik tarafını yürütsünler. Türkiye'de ilk otomobil fabrikaları kurulurken aynı yöntem Makine Kimyanın ortak olduğu bir modelle başladı. Bizim modelimiz, ticarileştirilmesi noktasında ağırlaştırılmış bir model. Küresel bir başarı hedefliyoruz. Eksik olan şey marka, biz bir Türk markası oluşturmak için çalışıyoruz. Bir otomobili tasarlamak ve piyasaya sürmek için 1 milyar dolar harcıyorsanız bunun markalaşması için en az 5 milyar dolar harcamanız gerekiyor. Dolayısıyla markalaşma konusu burada önem arz ediyor" değerlendirmelerinde bulundu.
"2019'da ticari taksi modelini piyasaya sürmek istiyoruz"
Bakan Özlü, yerli otomobilin piyasaya ne zaman çıkacağı sorusu üzerine, "Bir takım hedeflerimiz var. 2019'da ticari taksi modelini piyasaya sürmek istiyoruz ve şehir içinde görev yapacak olan taksilerin elektrikli olmasını arzu ediyoruz. Dünyadaki eğilim bu yönde, biz de bu yönde hareket edeceğiz" cevabını verdi.
Özlü, TÜKSAT 6/A uydusunun 2019 veya 2020'de uzaya fırlatılacağını da söyledi.
İHA