Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, "Birçok kurumumuz gittikleri yere renk, dil, din ayırt etmeden, nerede bir mağdur varsa, ona bir şekilde el uzatmaya çalışıyor" dedi.
Hayrat Vakfı'nın Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlediği ve 590 öğrencinin sertifika almaya hak kazandığı Osmanlıca Kursu sertifika törenine katılan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, "Bizim medeniyetimiz Osmanlı gittiği her noktaya şefkati, hoşgörüyü, vicdanı, asaleti, ilmi, adaleti, hakkı götürmüştür. Bugün de insani diplomasi adı altında sürdürdüğümüz faaliyetlerimiz esasen temelinde hiçbir şeyin istismar zeminine yaslanmıyor. Bunu niçin söylüyorum, TİKA, AFAD, Kızılay, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz ve burada adını sayamayacağım birçok kurumumuz gittikleri yere renk, dil, din ayırt etmeden nerede bir mağdur varsa, ona bir şekilde el uzatmaya çalışıyor. Çünkü niye? Bizim esasımız bu, bizim kodlarımız bunlardan ibaret. Bugün Myanmar'da hala TİKA'mız var. Haiti'de de var. Rengine, dinine bakmadan nerede mazlum, mağdur var orada biz varız. Bu bizim tarihten gelen özelliğimiz ve karakterimiz" dedi.
Bir başka coğrafyada insan hakları, özgürlüklerin arkasına saklanan devletlere gönderme yapan Çavuşoğlu, "Sonra adeta kendi putunu yiyen durumuna düşmek bir acziyet göstergesidir. Bu devletler nereye demokrasi ile insan haklarıyla, özgürlükle ve bunun bayraklaştırarak gittiyse orada kaos olmuştur. Orada kan var, orada gözyaşı var. Farkımız bu. Biz yaşatan, biz ihya eden, biz inşa edeniz. Bunu yaparken de hiçbir emperyal düşüncesi olmaksızın sadece Allah'ın rızasını güderek bunu yapanlarız" diye konuştu.
Ne zaman Arakan'da zulüm hadiseleri yaşanmaya başladığında çok sayıda telefon ve mesaj aldığını ifade eden Çavuşoğlu, "Sosyal medya üzerinden telefonla arayarak onlarca arkadaşımız "ne duruyorsunuz, ne yapmamız gerekiyorsa bizde varız" diyerek bizi bu yola şevk etti. Bu yola sevk eden insanımıza sahibiz biz" şeklinde konuştu.
Öğrenilen Osmanlıca ile beraber işin köküne vakıf olmak gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Öğrenmiş olduğunuz Osmanlıca Türkçesi ile beraber, işin köküne vakıf olmak üzere nereye, ne zaman, ne şekilde, hangi çerçevede gidildiğini arşivler üzerinden okumalısınız. Ancak o zaman Osmanlıcayı öğrenmiş olmanız bir anlam ifade eder. Yoksa "Ben Osmanlıcayı öğrendim" demek bir şey ifade etmez. Önemli olan öğrendiğinizi, bildiklerinizle amel etmelisiniz. İşte o zaman Osmanlı'nın, geçmişin arşivine giderek okuyarak ve bunları anlatarak kendinize ve çevrenizdekilere faydanız olur" dedi.
Program sertifikaların takdimi ile sona erdi.
İHA