Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin bayrağının yada bu yürüyüşün gölgesine sığınarak orada bir provokasyon zeminin oluşturulmasına mani olmak Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyasi sorumluluğundadır" dedi.
Bolu'da Abant Tabiat Parkı'nda düzenlenen ve 3 gün sürecek olan "TRT Stratejik Yol Haritası Belirleme Çalıştayı'na katılmak için gelen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Vali Aydın Baruş, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ve Ak Parti Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü tarafından karşılandı. Sabah kahvaltısını göl kenarındaki iskelede yapan Kurtulmuş, çalıştay öncesi basın mensuplarının sorularını cevapladı.
CHP'nin başlattığı "adalet yürüyüşü'ne karşı dün yapılmak istenilen saldırı ile ilgili konuşan Kurtulmuş, hükumet olarak en başından bu yana Cumhuriyet Halk Partisi'nin yürüyüşünün son noktaya kadar sağ salim ulaşması için her türlü gayretle emniyeti temin etmeye çalışıklarını ifade ederek, "Ekiplerimiz titiz bir şekilde konvoya zarar gelmeden bu noktaya ulaşmasına imkan oldu. Ümit ediyorum belirlenen günde de yapılacak mitingle bu yürüyüş tamamlanmış olacaktır. Bunu fırsat bilip buradan provokasyon üretmek isteyenler olabilir. Dün yakalanan DAEŞ'liler gibi bu sorun, bu konu bütünüyle ortaya konulacaktır. Arkasındaki esas niyetler oluşturulacaktır. Aynı şekilde bizim Cumhuriyet Halk Partisi'ne çağrımız şuydu ve bir kez daha tekrarlamak isterim. Yürüyüş konvoyunun içerisinde bir takım hesap edilemeyen örgütlerin yada art niyetli grupların Cumhuriyet Halk Partisi'nin bayrağının yada bu yürüyüşün gölgesine sığınarak orada bir provokasyon zeminin oluşturulmasına mani olmak Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyasi sorumluluğundadır. Cumhuriyet Halk Parti'li arkadaşlarda bu konuyu titizlikle gözden geçiriyorlar, buna riayet ediyorlar. Bu önemli bir mesele. Allah korusun ortaya çıkacak bir provokasyon Türkiye'ye gerçekten ağır bedeller ödettirir. Onun için herkesin dikkatli olması lazım. Yürüyüşü organize eden kişilerin dikkatli olması lazım. Bizim hükumet olarak üzerimize düşen güvenliği sağlamaktır. Burada bütün titizlikle sonuna kadar gayret ediyoruz" dedi.
Ruslarla sürekli müzakere halindeyiz
Rusya'nın PYD'ye Afrin'i terk etmesi konusunda ültimatom vermesini de değerlendiren Kurtulmuş, şunları söyledi: "Ruslarla sürekli müzakere halindeyiz. Sadece Afrin bölgesinde değil çatışmasızlık bölgelerinde de konularda detaylı şekilde görüşülmektedir. Astana sürecinin bize Rusya'ya ve İran'a vermiş olduğu sorumluluklar ortadadır. Bu sorumluluklar çerçevesinde ümit ediyorum ki çatışmasızlık bölgelerinin de bir an önce hayata geçirilmesi mümkün olur. Suriye'yi detaylı şekilde Ruslar'la konuşuyoruz. Ruslar Türkiye'nin kuzeyindeki meydana gelecek olan her türlü hareketliliğe karşı son derece dikkatli ve titizdir. Çünkü Suriye topraklarında hele hele Türkiye'ye yakın yerlerde ortaya çıkacak herhangi bir terör örgütünün faaliyeti doğrudan doğruya Türkiye'nin güvenlik meselesidir. Çok uzaktaki bir yerde bizi ilgilendirmeyen bir ülkede olan bir olay değildir. Burnumuzun dibindedir. Ve özellikle PYD, YPG unsurlarının Türkiye'ye karşı hareketlenmesi asla göz yummayacağımız asla kabul etmeyeceğimiz bir tavırdır. Oradan gelecek herhangi bir saldırıya karşı da misliyle cevap vereceğimizi ilan ettik. Ve nitekim her atılan füzede misliyle cevabını buluyor. Ama orada karadan Türkiye'ye gelecek olan bir terör saldırısını Türkiye önleyebilecek güçtedir. Bununla ilgili olarak da sınır bölgelerimizde yeterli her türlü hazırlık yapılmıştır. Bu bir savaş ilanı manasında değildir. Tam tersine Türkiye'ye gelecek olan saldırılara karşı hazırlıklı olmak anlamındadır. Türkiye bu anlamda hassasiyetini ortaya koyuyor. Ruslar da bu hassasiyeti biliyorlar ve özellikle Afrin bölgesindeki PYD,YPG unsurlarının varlığından rahatsızlığımızı biliyorlar. Ümit ediyoruz ki gereği yerine getirilir.
"Suriyeli mültecilerle yaşanan gerginliklerle ilgili, provokasyonlara gelinmemeli"
Kurtulmuş, geçtiğimiz günlerde ülkenin çeşitli illerinde Suriyeli mültecilerle yaşanan gerginliklerle ilgili, provokasyonlara gelinmemesi çağrısında bulunarak, "Avrupa'ya bir kaç bin tane Suriye'li yada başka ülkelerden göçmenler gittiğinde bütün Avrupa'nın ayakları titriyor. Hemen telaşa kapılıyorlar. Türkiye 3,5 milyona yakın Suriye'li mülteci kardeşimizi aldı, onları ev sahibi olarak bağrına bastı. Yarım ekmeği varsa yarım lokmasını bölüştü, yarım bardak temiz suyunu bölüştü. Bunları tam manasıyla bir komşuluk, bir dostluk, bir kardeşlik vazifesi olarak bağrına basarak ev sahipliği yaptı. Bu, dünyada başka hiçbir milletin yapamayacağı bir iştir. Bu bizim tarihten gelen mirasımızın bir parçasıdır. Ayrıca Türkiye kendi kapasitesinin çok üstünde, 20 milyar doları aşkın bir parayı da mültecilerin sorunuyla ilgili harcamış bir ülkedir. Yine aynı şekilde dünyanın zengin ülkeleri bu mülteci sorunu karşısında bir kaç kuruş para harcadıklarında "eyvah bütçe dengelerimiz bozuldu" diye feryat ediyorlar. Türkiye bu harcamayı yaparken bu milletimiz asla ses çıkarmamıştır. Bunu bir insanlık ödevi olarak görmüştür. Maalesef son günlerde Suriye'li mülteciler üzerine, onların yaşadıkları semtlerde bazı provokasyonlar oldu. Bunları da dikkatle takip ediyoruz. Güvenlik güçlerimiz asla bunlara fırsat vermiyor. Milletimize çağrımız şu; bu kadar başarıyla tarihe altın harflerle yazılacak olan bu insanlık ödevini yerine getirmiş millet olarak böyle provokasyonlara asla müsaade etmeyin. Bu provokasyonları yapanlara hiçbir şekilde meydanı bırakmayın. Suriyeliler bizim dostumuzdur, kardeşimizdir. Onlarla biz yarım ekmeğimizi paylaşmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
İHA