Başbakan Binali Yıldırım, müfredatın bugünün ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yenileceğini belirterek, "Birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda önümüzdeki yıldan itibaren yeni müfredatla eğitim öğretim başlayacak. Yıl yıl diğer sınıflara da geçmiş olacağız" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Cebeci Ortaokulunda 2016-2017 eğitim-öğretim yılı dönem sonu karne dağıtım törenine katıldı. Yıldırım konuşmasında, "Tarihi Cebeci Ortaokulunda sizlerle beraber olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bizim zamanımızda okula bırakın vali, bakan, başbakan sadece ara sıra müfettiş gelirdi. Siz şimdi çok şanslısınız, bakanlarınız, başbakanlarınız, müşteşarlarınız, belediye başkanlarımız geliyor. Okullarda sizi ziyaret ediyor, sizlerle tanışma fırsatı buluyor. Bunlar bir şeyi ifade ediyor, Türkiye büyüyor, gelişiyor, büyüyen gelişen Türkiye'nin geleceği de sizsiniz, öğrencilerimiz, gençlerimizsiniz. Size çok ama çok güveniyoruz. Çünkü Türkiye'nin geleceğini size emanet edeceğiz. Bir öğretim yılı daha geride kalıyor, karne alıyorsunuz. Karne almakla beraber tatili de hak ettiniz. Şimdi yalnız bir şey görüyorum, biz karne alıncaya kadar karnemiz elimizde olmazdı, şimdi herkesin elinde karnesi var, heyecan azalıyor. Her ne kadar ne alacağımızı tahmin etsek de yine de karne alırken heyecan doruğa çıkıyor. O karneyi öğretmenimizin elinden aldıktan sonra ya çok fazla seviniyor ya da az seviniyorduk. Siz artık önümüzdeki günlerde dinlenmeyi, gezmeyi, tozmayı fazlasıyla hak ediyorsunuz. Çünkü, bir öğretim yılı boyunca çalıştınız, ödevlerinizi yaptınız, okulunuza düzenli geldiniz. Şimdi artık tatil zamanı. Hem öğretmenlerimiz hem de öğrencilerimiz için çok yoğun bir dönem geçti. Artık bugün ara veriyoruz. Buradan Türkiye'nin dört bir yanından Hakkari'den Kırklareli'ye, Sinop'tan Hatay'a yurdun her köşesinde eğitim öğretim yapan bütün öğretmen ve öğrencilerimize buradan selam gönderiyoruz. 18 milyon öğrencimize, 1 milyon öğretmenimize selam gönderiyoruz" ifadelerini kullandı.
Yıl boyunca gösterdikleri gayret ve harcadıkları emekler için öğrencileri tebrik eden Başbakan Yıldırım, "Karnem daha iyi olabilirdi diyenler olabilir. Şimdi diyeceksiniz ki sağlık olsun, bir dahaki sene daha iyi olur. Olmuş işe üzülmenin bir faydası yok. En son iş takdir almaksa o zaman takdir alanların da bir şey demesine gerek yok. Bu yıl yapamadıklarınız, eksik kalanları seneye tamamlarsanız. Kazanmak, başarmak istersek inanın önünüzde hiçbir engel duramaz. Hemen şu dışarıda arkadaşlarınız kendi becerileri ile kıt imkanları ile bilgisayar programı yazmışlar, kimisi elektrik üretiyor, kimi robotlarla yük taşıyor, kimisi gece uyanan bebeğin uyandığını annesine haber veriyor. Bunları görünce Türkiye'nin geleceğine, aydınlık yarınlarına olan güvenimiz artıyor. Çünkü sizler varsınız. Herhangi bir sebeple istediği sonucu karnesinde göremeyen yavrularımız, öğrencilerimiz hiç şüphe etmiyorum ki yeni eğitim-öğretim yılında bu durumlarını mutlaka düzeltecek, güzel notlar alacaklar. Size her zaman güveniyor ve inanıyoruz. Sizler Türkiye'nin umudusunuz, geleceğisiniz, hepinizle gurur duyuyoruz" dedi.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Değerli öğretmenler, her yeni eğitim öğretim yılı başında Türkiye'yi yarınlara taşıyacak yavrularımızı sizlere emanet ediyoruz. Sizler de yıl boyunca emek ve gayret gösteriyor, onların en iyi şekilde yetişmeleri için elinizden geleni yapıyorsunuz. Zamanı geldiğinde ülkemizi bugün karne heyecanı yaşayan evlatlarımıza teslim edeceğimizi biliyoruz. Şu anda sizlerin ellerinde şekillenen bu yavrularımız değil, aynı zamanda Türkiye'nin geleceğidir. Her bir öğretmen arkadaşımızın bu şuurla hareket ettiğini biliyorum. Hepimiz bu sıralardan geçtik. Bu karne heyecanını yaşadık ama siz şanslısınız. Bize göre daha şanslısınız. Çünkü memleketimizin imkanları daha fazla. O zaman internet, bilgisayar yoktu. Ben ilkokulda okurken elektrik de yoktu. Yer sofrasının üzerinde azıcık ışık, beri tarafı karanlık, okuyup ödev yapmaya gayret ederdik. Bir de kitap da yok, ders malzemesi hiç yok. Babam rahmetli Erzincan'a gitmişti, oradan lisede okuyan kitaplarından bir tanesini almış gelmiş. Bana oradan soru soruyor, havuz problemi. Şu kadar musluktan şu kadar su akıyor, ne kadar havuzda su kalır. İlkokul 3. sınıf öğrencisiyim. Soru bana, ben soruya bakıyorum. Yapamadım diye babam da kızdı, attı beni sokağa. Karın kışın ortasında. "Bu kadar emek veriyorum yazıklar olsun" diye. Zavallı anam dışarıda kar yağıyor, babam yatınca hemen geldi aldı beni içeri."
"Ben hep öğretmen olmayı istemişimdir ama nasip olmadı"
Çocukken hep öğretmen olmayı istediğini anlatan Yıldırım, "Hepimizin, her ananın, her babanın en önemli hedefi çocuklarının kendilerinden daha iyi yetişmesidir. Kendilerinin elde edemediği fırsatları, imkanları yemezler içmezler yavruları için harcarlar. Çünkü, onları geleceğe hazırlamak, onlar için parlak bir gelecek hazırlamak en önemli hedefleridir. Bir öğrenci için en güzel örnek öğretmenidir. Belki evde annenizle, babanızla birlikte olduğunuzdan daha fazla burada öğretmenimizle beraber oluyorsunuz. Hepimiz için böyle olmuştur. Biz ilkokula başladığımızda öğretmenimize hayran olurduk, öğretmen olmayı isterdik. Ben hep öğretmen olmayı istemişimdir ama nasip olmadı. Onun hikayesini de anlatayım mı, ortaokulda okuyorum, ilkokulu köyümde okudum. Ortaokul son sınıfta yatılı öğretmen imtihanına gireceğim. Şimdi ne diyorsunuz, imtihan mı sınav mı? Çok fazla yabancı kelimeleri kullanmayın, dilimizi yaşatmamız lazım. Elimde sınav kağıdı yok, bir türlü alamıyorum. Dediler ki senin sınav kağıdın müdür beyde. Müdür beye çekinerek gittim, el bağladım, dedim ben sınav kağıdımı istiyorum. Şöyle bir baktı, kağıdı da çıkarttı, sen dedi şimdi öğretmen mi olacaksın? Kağıdı gözümün önünde yırttı attı çöpe. Benim dünyam yıkıldı, çünkü okuyup öğretmen olacağım. Kovdu beni. Dolayısıyla biz öğretmen olamadık. Yani insanın gelecekteki kaderi bir anlamda her zaman kendisinin kararıyla olmuyor. Oradaki ortaokuldaki müdürüm benim bütün gelecek planımı değiştirdi" dedi.
Öğretmenlerin önemine işaret eden Yıldırım, "Sizler değerli öğretmenlerim, çocuklarımızın idealleri, değerlisiniz. Bunun ne kadar büyük bir onur, bir o kadar da sorumluluk olduğunu biliyoruz. Canı gönülden inanıyorum ki bu ağır sorumluluğun hakkıyla üstesinden geleceksiniz. Bu yolda harcadığınız emek için milletim ve ülkem adına sizlere teşekkür ediyorum. Öğretmen değilim ama öğretmenliğin zorluklarını biliyorum, çünkü eşim Semiha Hanım ilkokul öğretmeniydi. O sürekli çizgiler yaparak bir plan defteri vardı onun. Belki şimdi size hayallerini anlatıyor diyebilirsiniz. Bazen çok yorulurdu, bana söylerdi ben de yazardım, destek verirdim. Öğretmenlik sadece sınıfa gelip size iki zil arasında ders vermekle bitmiyor. Siz tatile çıkıyorsunuz, öğretmen çalışmaya devam ediyor. Herkes zanneder ki okul açıldı bitti, okul kapandı bitti, böyle birşey var mı, yok. Öğretmenler öğrenciyi gönderdikten sonra da çalışıyor, gelmeden önce de hazırlık yapıyor. Dolayısıyla sizin emekleriniz çok büyük" açıklamasında bulundu.
Eşi Semiha Yıldırım'ın da ilkokul öğretmeni olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Bir gün, ilkokulda hanım öğretmen, hastalandı derse gidemedi. Birinci sınıf, o zaman ben de öğrenciyim İstanbul Teknik Üniversitesinde. Bana dedi ki "Ne olur git de şunlara ders ver" dedi. Peki dedim, benim için de değişik bir şey oldu. Gittik okula, sınıfı gösterdiler, içeri girdim bir gürültü bir uğultu. Bekledim bekledim, hiç değişen bir şey yok. Masaların üzerinden atlayanlar, birbiriyle didişenler. Baktım olacak yok çare. Tahtaya yumruğumla bir vurdum, herkes bir toparlandı baktılar, sonra tekrar devam etmeye başladılar. Ben nereden geldim diye düşünmeye başladım. Bu sefer sinirlendim bir tane yavrumuzun yakasından tuttum, havaya kaldırdım, havaya kaldırınca herkes mum gibi durdu ve yerine oturdu. O dersi güç bela tamamladık. Geldik, hanım sordu nasıl diye, gayet güzel mum gibi oldu. Okula gidince Semiha Hanım müdür bey demiş ki, "Tek dersler boş geçsin de beyini gönderme, boş geçsin ziyanı yok" filan demiş. Her meydana çıkan "Ben öğretmenim" derse olmaz. Öğretmenliğin yani Hz. Eyüb sabrı olacak. Gönülden yapacak. Öğrencilerini sevecek. Onun için bütün fedakarlıkları, çalışkanlıklarıyla gençlerimizi geleceğe hazırlayan bütün öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum" şeklinde konuştu.
Bugün 18 milyon öğrencinin karnesini alarak yaz tatiline çıkacağını anlatan Yıldırım, "Aynı şekilde 1 milyon öğretmenimiz de öğrenime ara verecek. Tekrar yeni öğretim başında sizlerle birlikte olacak. Hükümet olarak bize tatil yok, siz şanslısınız size karne tatili var, öğretmenlerimiz gibi biz de çalışmaya devam edeceğiz. Hükümetimiz, bakanlarımız, bütün valilerimiz, belediye başkanlarımız, herkes çalışmaya devam edecek. Niye çalışacağız? Sizler için daha iyi şartlar hazırlamak için. Tekli öğretime geçeceğiz. Türkiye'nin her yerinde artık sabahçı öğlenci olmayacak. Daha rahat. Analar babalar da merak etmeyecek. Yahu nerede kaldı çocuk hava da karardı. Toplasan 10 tane şehirde problemimiz var, diğerlerinde sorun yok, diğerleri zaten hazır, geçenler bile var. Önümüzdeki iki senede eksikliklerini tamamlıyoruz, 2019-2020 öğretim yılında, en geç bir sene sonra tekli eğitime geçmiş olacağız. Böylece daha çok zamanımız olacak. Sadece ders olmaz, bilgisayar programları yapacaksınız, spor yapacaksınız, okullar arası ziyaret yapacaksınız. Bunlar da lazım. Sosyal faaliyetlere de daha fazla zaman ayıracaksınız. Eğitimin bir ülke için ne kadar öneme sahip olduğunu ilk günden beri farkındayız. Cumhurbaşkanımız o zaman başbakandı, eğitimde seferberlik başlattı" diye konuştu.
Kitapların sene başında hazır olmasının az bir iş olmadığına dikkati çeken Yıldırım, "Biz okul açılırdı elimizde liste Şubat ayına kadar eksik kitapları hazırlamak için kırtasiye kırtasiye dolanırdık. Sizin şimdi kitaplar önünüzde, ne kadar güzel bir şey. Biz, en büyük kaynağı eğitime ayırdık. 15 yılda. Mesela 2003'e AK Parti olarak biz göreve başladığımızda eğitimin bütün harcamalardaki payı 11 milyar liradan 122 milyara çıkmış, kaç katı artmış, 10 kattan fazla artmış. Eğitime verdiğimiz önem bu şekilde. Türkiye'nin eğitim standartlarını mümkün olan en iyi seviyeye taşımak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Çocuklarımızı ne okulsuz ne öğretmensiz bıraktık. 270 bin yeni derslik yaptık, 27 bin okul yapmışız. 15 yılda 561 milyon yeni öğretmen atamışız. Tabii lazım çünkü dersler boş geçiyor. Okul açılıyor, bir iki ay liselerde boş geçiyor. Biz bir de ilkokulda okurken 3 sınıf bir arada okurduk. İki tane öğretmen var. Bizim ilk 3. sınıftaki öğretmenimiz Cazim Bey'di, Cazim Bey çok yaşlı. Müfettiş gönderiyorlar Cazim Bey'e. Acaba nedir şikayet diye, oturuyor müfettiş soru soruyor, yavrum sen söyle cevap yok. Cazim Bey terlemeye başlıyor, sonra diyor ki size bir soru daha soracağım diyor, soru şöyle; diyor ki şimdi şurada bir duvar var, üzerinde bir horoz, bir tarafta su, bir tarafta samanlık var diyor, bu horoz suya mı samana mı yumurtlar diyor. Öğrenciler samanlık diyor, Cazim Bey seviniyor, soru kolay olunca nasıl da biliyorlar diyor. Müfettiş rapor tutuyor, Cazim Bey'i emekli ettiler" ifadelerini kullandı.
"O günler de güzeldi, terör yoktu, dünyada karışıklık yoktu, daha fazla kardeşlik ve dayanışma vardı" diyen Yıldırım, "Şimdi de var ama dışarıda da hepimizi üzen olaylar var. 3 milyondan fazla kardeşimize kucak açtık, ekmeğimiz paylaştık. Bunu her ülke yapmıyor, yapamazlar. Çünkü onların geçmişinde bizim geçmişimiz gibi bir özellik yok. İnsanlığa huzur, barış, kardeşlik ve hoşgörü getirdik. 18 milyon öğrencimizi 1 milyon öğretmenimizle büyük bir aileyiz. 3 milyar ders kitabı dağıtmışız. Kara tahtalardan akıllı tahtalara geçiyoruz. Şimdi 400 bini geçti. Yeni okullar açılıyor onlara da konuluyor. Okulların her birine fiber kabloyla internet bağlama projesi var. Bilimin, teknolojinin gerektirdiği ne varsa bütün imkanları yenileyeceğiz. Hedefimiz, öğrencilerimiz ve öğretmenlerimizin istedikleri bilgiye ulaşmaları için gerekli altyapıyı oluşturmak" şeklinde konuştu.
"Müfredatı bugünün ihtiyaçlarına, gelişmeleri dikkate alarak uygun bir şekilde yenileceğiz" diyen Yıldırım, "Amaç, size daha doğru bilgiler, daha doğrusunu en kısa ve yalın şekilde anlatacak müfredat. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz velilerimizin herkesin görüşü, değerlendirmesi ve raporları elde. Milli Eğitim Bakanlığı bütün bu görüşleri toplayarak çalışma yaptı. Birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda önümüzdeki yıldan itibaren yeni müfredatla eğitim öğretim başlayacak. Yıl yıl diğer sınıflara da geçmiş olacağız. Biz, millet ne isterse hep onu yaptık, milletin istemediği hiçbir şeyi yapmadık. Türkiye'nin ihtiyaçları neyse onu yapmaya gayret ediyoruz. Fedakar öğretmenlerimizin 15 Temmuz alçak darbe girişiminde ülkemizin bekası, birliği için ön saflarda yer aldığını biliyoruz. Şehit öğretmenimiz Yusuf Elitaş'ı rahmetle anıyorum. 15 Temmuz'da yaralanan gazi olma şerefine ulaşan 15 öğretmenimize de hayırlı uzun ömürler diliyorum. Bugün sona eren eğitim öğretim yılını, yaz tatilinin öğrencilerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Başarılarınız artarak devamını diliyorum. Yurdun her köşesinde sizin gibi bu heyecanını yaşayan bütün yavrularımızı da selamlıyoruz. Karnesi zayıf geldi diye üzülmeyin, daha önünde yeni bir sene var. Benim de ortaokulda 11 ders vardı, 9 tanesi zayıftı. Bir tek beden eğitim ile müzik, diğerleri zayıf. Rahmetli dedeme dediler ki "Bu çocuk okumaz, gönderelim köye gitsin, çobanlık yapsın'. Ben de dedeme "Daha öğretim döneminin yarısı duruyor, bana bir şans ver" dedim, o da bana destek oldu. İkinci dönemde hiç zayıfım kalmadı. Azmedince olur, azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Tatilde ailelerinizi, büyüklerinizi ziyaret etmeyi ihmal etmeyin, boş vakitlerinizde kitap okumayı, etkinliklere katılmayı, arkadaşlarınızla buluşmayı ihmal etmeyin" açıklamasında bulundu.
Başbakan Yıldırım öğrencilere karnelerini dağıttı
Başbakan Yıldırım, karnelerini alacak öğrencilerle yan yana oturdu. Yıldırım, konuşması sonrası yanında bulunan çocukların karnelerini imzaladı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve Ankara Valisi Ercan Topaca da törende hazır bulundu. Yıldırım, akıllı tahtaya "Sevgili öğrenciler başarılar ve iyi tatiller" yazarak öğrencilere başarılar diledi. Akıllı tahtanın kullanımıyla ilgili öğretmenden bilgi alan Yıldırım, öğrencilere karnelerini verdi.
İHA