Konya'nın merkez Selçuklu İlçe Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, gençlerle bir araya gelerek Cumhurbaşkanlığı Sistemini anlattı.
Talha Bayrakçı Gençlik Merkezinde yapılan etkinliğe Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, AK Parti Selçuklu İlçe Başkanı Mustafa Hakan Özer, Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Ak, AK Parti İl ve İlçe teşkilatı üyeleri, Selçuklu Kent Konseyi Gençlik Meclisi üyeleri ve farklı bölümlerden üniversite öğrencileri katıldı. Başkan Altay öğrencilere, 16 Nisan'da yapılacak olan referandum, Cumhurbaşkanlığı sistemi, seçme seçilme yaşının 18'e indirilmesi, diktatörlük ve tek adam rejimi eleştirileri, milletvekili sayısının 550'den 600 neden çıkarıldığı gibi tartışmalar hakkında bilgilendirme yaptı.
"Vatanı emanet ettiğimiz gençler, temsil etmeyi de hak ediyor"
Seçilme yaşıyla ilgili benzer tartışmaların 2010 referandumunda da yaşandığını belirten Başkan Altay, "Seçtiğimiz yer neresi, TBMM. Yani milleti temsil eden bir organ seçmeye çalışıyoruz. Temsil eden ve millet adına karar veren bir organ seçiyoruz ama buna bir sınır koyuyoruz. Diyoruz ki seçmek için 18 yaşında olabilirsin ama seçilmek için 25 yaşında olman gerekiyor. Dolayısıyla temsilde adaleti sağlamış olmuyoruz. 18 yaşında oy kullanılabiliyorsa mutlaka onların sıkıntıları bilen, onları temsil eden ve dile getiren birilerinin mutlaka olması gerekiyor. Çanakkale'de henüz lise çağında olan çocuklar okullarını bırakarak şehit olmuşlar, bununla ilgili türküler, ağıtlar bestelenmiş. 15 Temmuz şehitlerimizden birisi, belki en çok öne çıkan Abdullah Tayyip Olçok. 16 yaşında idi. Ayrıca 20 yaşında eğer öğrenci değilseniz, elinize silah verip Türkiye'nin en ücra köşelerinde vatanın namusunu emanet ediyoruz. Bunları emanet ettiğimiz kişilere temsilde bulunamıyorsunuz demek bir akıl tutulması, bunun izah edilecek bir yanı yok, tartışılacak bir yanı da yok. AK Parti olarak biz her zaman milleti temsil ediyoruz, biz milletin aslıyız, hiçbir zaman elitist bir topluluk olmadık, olmaya da niyetimiz yok" dedi.
"Türkiye'de vesayetler büyük krizlere neden oldu"
Türkiye'de seçilmişlerin dışında birçok kurumun ortaya çıktığını ve bunların eliyle ülkenin yönetildiğini söyleyen Başkan Altay, "Türkiye birçok vesayetle karşı karşıya kalmış. Askeri vesayetle, yargı vesayetiyle, medya vesayetiyle, ekonomi vesayetiyle. Bu süreçlerde büyük problemler yaşanmış. Türkiye'nin tüm cumhurbaşkanlığı seçimleri problemli geçmiş. Cumhurbaşkanına yüklediğimiz misyon, tüm sistemin başında bu sistemi kontrol edecek bir mekanizma. Kendini ülkenin asıl sahibi hissedenler eğer seçilmişler üzerinde bir problem görürlerse Cumhurbaşkanıyla müdahale etmek için bir mekanizma oluşturmuşlar. Dönemin cumhurbaşkanı Milli Güvenlik Kurulunda başbakana anayasa kitapçığı fırlattığında Türkiye çok büyük bir kriz yaşadı ve gecelik faiz yüzde 7500'e çıktı bir gecede. Vatandaş yüzde 7500 faizlerle, dövizin bir gecede 3'e katlamasıyla, 50-55 milyar dolar paranın bankalarda batırılmasıyla cezalandırıldı. Ekonomi büyük bir bataklığa düştü. O gün iktidarda olan partilerin tamamı 2002 seçimlerinde meclisin dışında kaldılar. Peki bu işin faili olan cumhurbaşkanına ne oldu? O dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'a eziyet etmeye devam etti. Çünkü hiçbir cezai sorumluluğu yok" diye konuştu.
Muhalefetin söylemlerinden birinin de diktatörlük ve tek adamlık olduğunu ifade eden Başkan Altay, "Seçimleri kaldırmıyoruz ya da Cumhurbaşkanını yargılamanın önündeki tüm engelleri kaldırmıyoruz. Babadan oğula geçen bir sistem çıkarmıyoruz. Türkiye'nin 1923'te kabul ettiği Cumhuriyet ve demokrasi maddeleri ile ilgili herhangi bir değişiklik yok. Bilakis 7 yıl sorumsuz bir Cumhurbaşkanı yerine 5 yıl yaptığı tüm işlerden sorumlu bir cumhurbaşkanlığı ortaya koyuyoruz ve her 5 yılda bir seçim yapılmasını sağlıyoruz" dedi.
"Hükümet artık sandıkta güvenoyu alacak"
1950'li yıllarda çok partili sisteme geçildiğini de kaydeden Başkan Altay, "Şöyle bir defterin sayfalarını karıştırınca o yıllardan bugüne kadar dünyada neler olmuş görüyoruz. İngiltere'de 15 başbakan, ABD'de 17 başkan, Almanya'da 24 başbakan, Fransa'da 11 cumhurbaşkanı değişmiş, bize en yakın olan 41 başbakanla İtalya. İtalya'da 2 yıl önce yapılan bir referandum ile bu sistemi değiştirdiler. Biz bu süre zarfında ne yapmışız 50 hükümet, 50 başbakan değiştirmişiz. Ortalama 1,4 yılda hükümet değişmiş. Ömrü 28 gün süren hükümet var. Bu sistemin bize fayda sağlaması mümkün değil, mutlaka bu işi çözmemiz gerekiyor. 2014 seçimlerinden sonra beşinci seçimi yapıyoruz. Yapmamız gereken istikrarlı bir yönetim oluşturmak, bu işin temel felsefesi bu. Artık hükümetin güvenoyu almak gibi sorunu olmayacak. Çünkü hükümet sandıkta güvenoyu alacak. Biz siyasi istikrarın olduğu ve seçimlerin çok sık olmadığı bir sistem ortaya koymak istiyoruz" şeklinde konuştu.
"1991 yılından itibaren ülkemiz tek başına iktidarlar olsaydı 2 kat daha güçlü olacaktık"
1950 ve 2016 ile 1991 ve 2016 arasındaki istatistiksel verileri katılımcılarla paylaşan Başkan Altay, "Parti ayrımı yapmaksızın koalisyon dönemleri ile tek başına iktidar dönemleri karşılaştırıldığında ortaya çıkan tablo şu; Koalisyon dönemlerinde tek başına iktidar dönemlerine göre enflasyon 2 kat fazla, tek başına iktidar dönemlerinde koalisyon dönemlerine göre büyüme 1,5 kat, istihdam 2,5 kat fazla, koalisyon dönemlerinde tek başına iktidar dönemlerine göre faiz oranı 5,5 kat daha fazla. Dışarıdan doğrudan yabancı sermaye girişi tek başına iktidar dönemlerinde koalisyon dönemlerine göre 12 kat fazla. Bu hesaba göre eğer 1991 yılından itibaren ülkemiz tek başına iktidarlar ile yönetilebilseydi şuanda gayrisafi milli hasılamız 2 katına çıkmış, kişi başına gelirimiz 22 bin dolar olmuştu" dedi.
Program daha sonra soru-cevap şeklinde devam etti.
İHA