Başkan Türel: “Bu Millete Güvenin”

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, milletine güvenmeyip kontrolü elinde tutan vesayet sisteminin, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle artık...

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, milletine güvenmeyip kontrolü elinde tutan vesayet sisteminin, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle artık tarihe gömüleceğini belirterek, "Bu millete güvenin, millet ne eylerse güzel eyler, ne söylerse güzel söyler" dedi.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Güzelbağ Mahallesi'ni ziyaret ederek, sorunları dinledi. Projelerini anlatan Türel 16 Nisan Referandum süreci ile ilgili konuştu. Güzelbağ'ın senelerdir bir kamulaştırma sorunu ile karşı karşıya olduğunu belirten Başkan Türel, "Bir kamulaştırma için birçok iş ve işlem yürütüldü hala da devam ediyor. Kamulaştırma bedelleri devlet tarafından ödendi. Aşağı yukarı bunun önemli bir bölümü de halkımız tarafından değerlendirildi, alındı, teslim edildi. Tabi tahliyeler her zaman sıkıntılı bir husus. Sürekli bu tahliyeleri erteliyoruz. Şimdi de Haziran'a kadar ertelendi. Haziran'daki tarihin yeniden ertelenmesi için bir kez daha ilgili makamlara söyleyeceğiz" dedi.

Kırcami'de tapular çıkıyor

Mahalle sakinlerine Kırcami imarı ile ilgili gelinen son nokta hakkında da bilgi veren Başkan Türel, "Kırcami 30-40 senelik bir sorundu. Şimdi hamdolsun sona gelindi. Bu günlerde tapular çıkıyor tesciller yapılıyor. Tabi bu imar meselesini hep etap etap düzenlememiz lazım. Hepsine birden girince o zaman hiçbiri olmuyor. Ben buraya daha önce geldiğimde önce Kırcami de 10 mahalleyi halledip daha sonra bu tarafa Güzelbağ çözümleyecek bir çalışma yapacağımızı söylemiştim. Şimdi bu çalışma bir taraftan yürüyor. İnşallah nasıl Kırcami'yi çözdüysek, nasıl Konyaaltı'nda Çakırları çözüyorsak burayı da çözeceğiz. Zaten açık konuşayım bu konuları ya biz çözeceğiz ya da çözülmeyecek. Bunu başka ilgilenen dertlenen yok. Geçmiş dönemi hatırlayın. Geçen dönem belediye başkanı çıkıp Kırcami'ye imar mimar yapılmaz deyip defteri kapatıp gitmişti. Ondan sonrada baktı ki Genel Başkanı'ndan fırça yedi, ondan sonra kem küm nasıl işi kıvıracağım diye uğraştı durdu. Ama tabi yapmak istemediği içinde yapılmadı. Bize nasip oldu. İlk dönemimizde Kırcami planı yarım kalmıştı. Bu dönemde geldik elhamdülillah tamamladık ve dediğim gibi tapular kesilecek. Bir kısmı da kesildi diye biliyorum" diye konuştu.

Güzelbağ kaderine terk edilemez

Güzelbağ'da da aynı şekilde çalışma yapacaklarını anlatan Başkan Türel, şunları söyledi: "Çünkü artık buraları kaderine terk edemeyiz. Buralar Antalya'nın göbeğinde kalmış merkezinde kalmış ve buralardaki vatandaşlarımız bu toprakların insanı, bu şehrin evladı dolayısıyla ben de bu toprakların evladı olarak hiçbir hemşerimizin sorununa kayıtsız kalamam. Bunların hepsi ile ilgili çalışmaları peyder pey etap etap başlattık ve tamamlayacağız. Ama tabi bütün bunların hepsi ne zorluklarla yapılıyor bir bilseniz. Sizler bizleri görev imkanı tanımasaydınız desteklemeseydiniz biz bu görevlere gelemeseydik, Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Bakanlarımızın bu konuda ki destekleri olmasaydı, vekillerimizin, teşkilatlarımızın desteği olmasaydı bunlar hala birçok sorun Antalya'da kalmış olacaktı. O yüzden derdimiz daha hızlı koşmak. Çünkü sırtımızdaki bu büyük yüklerle hamdolsun sorunlarınızı çözüyoruz. Ama çok vakit kaybediyoruz. Bakın bir Kırcami planı 40 sene sürdü. 40 senede değil 40 haftada çözülecekmiş oysa. Ama bu devletin hantal yapısı bu sorunların çözümünü maalesef ciddi bir şekilde geciktiriyor."

Hep iyi şeylere hayır dediler

Antalya 2004-2009 döneminde yaptığı bazı hizmetlerde de hep hayırcı zihniyetler karşılaştığını belirten Başkan Türel, "Hatırlayın ben ilk dönemim de 5 tane kavşağı başlamıştım. 2005 senesiydi. Gene bugün hayır diyenler o gün o kavşaklara hayır dedi İstemezük dedi. Dedim niye? Kavşaklar trafiği sıkıştıracak dediler. Dolayısıyla bunların hayatları hayırla geçiyor. Üçüncü köprüye hayır dediler, Marmara'ya hayır dediler, denizin altından geçen tünellere hayır dediler, hızlı trene hayır diyorlar, ya biz bu memlekette ne zaman iyi bir şey yapsak, hep hayır dediler arkadaşlar" diye konuştu.

Cumhuriyet büyük devlet olmaya gidiyor

Başkan Türel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hep aynı yalanlar, vay efendim laiklik elden gidiyor, Cumhuriyet elden gidiyor, ülke bölünüyor, ülkeye eyalet sistemi geliyor, falan filan. Büyükşehir Yasası çıkarılıyorken Ankara'da milletvekiliydim. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıydım. Eyalet sistemi geliyor, bölünüyoruz, Cumhuriyet elden gidiyor dediler. Yahu 15 senedir AK Parti iktidarda biz bu Cumhuriyetle güçleniyoruz. Biz ne diyoruz. Cumhuriyet gidiyor da nereye gidiyor, Cumhuriyet 100'üncü yılında dünyanın 10'uncu, Avrupa'nın 3'üncü büyük devleti olmaya gidiyor. Ve bu halkımızın verdiği destekle şimdi daha hızlı koşmak istiyoruz. Omuzumuzdaki yükleri atıp ayağımızdaki zincirleri boşaltarak daha hızlı koşmak istiyoruz. Mesele bu kadar basit."

15 ayda hizmet olmaz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Antalya mitinginde söylediği bazı sözleri hatırlatan Başkan Türel, "Cumhurbaşkanımız söyledi. 2002 de kişi başına düşen gelir, 3 bin dolardı, bu gün 11 bin dolar olmuş ama 22 bin dolar da olurdu dedi. Eğer bu sistem olsaydı 22 bin dolar olurdu dedi. Neden bu sistemi yapıyoruz. İçimizdeki krizli konuların hepsini artık milletimizin desteği, Allah'ın izni ile çözmüş olacağız. Biz hep koalisyon dönemlerinde gerilemişiz fakirleşmişiz. Bakanlık pazarlıkları ile kurulmuş hükümetlerin ömrü de kısa olmuş. Düşüne biliyor musunuz 93 senede 65 hükümet kurulmuş ortalama ömrü 15 ay. Bir hükümetin süresine bakın. Biz Güzelbağ imarı diyoruz. 15 ayda bir hizmet görev süremiz olsaydı ne yapabilirdik. Kimse hiçbir şey yapamaz 15 ayda. Zaten 6 ay hoş geldin 5 gittin 6 ay valizleri topla 3 ay da çay içtin kahvaltı ettin hadi güle güle. Onda da bir şey yapılamamış. İstikrar sağlanamamış. Ama Amerika'ya bak 210 senede 40 hükümet değişmiş, beş senede geliyor vazifesini tamamlıyor" dedi.

Uzlaşma mecbur

Türkiye'nin tek başına iktidarlar dönemlerinde koalisyon dönemlerine göre 2 misli büyüdüğünü anlatan Başkan Türel, "Tek iktidarlıkta iki misli zenginleşmişiz. Rahmetli Menderes, Demirel, Özal ve Sayın Cumhurbaşkanımızın döneminde ki AK Partinin tek başına iktidarları döneminde 2 misli büyümüşüz koalisyonlara göre. Dolayısıyla demek ki biz koalisyonla geriliyoruz. Bu koalisyonu bir kere geride bırakmalıyız. Şimdi ki sistem bunu getiriyor. Koalisyon geride kalıyor ama uzlaşma mecbur. Şimdi sistem bunu getiriyor. Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin üstünde bir oyla seçiliyor. Bugüne kadar yüzde 50'yi aşan parti çok az olmuş. Demokrat parti aştı sanırım. AK Parti de aşmadı. 49'ları gördük ama 50'yi aşamadık, kolay değil 50'yi aşmak. 50'nin üzerinde bir oyla Cumhurbaşkanı seçeceksen o zaman toplumda CHP'lisi, MHP'lisi AK Partilisi uzlaşıp bir kişiyi seçmek zorunda. Uzlaşma var koalisyon yok. Gelen kişi yüzde 50'nin üzerinde oy alacak. Ekibini kuracak. 5 sene çalışacak. İyi yaptı. O zaman bir daha seçilecek. Sonra bir daha seçilemez 3'ncü kez seçilemez. Kötü yaptı güle güle. Pasaport milletin elinde. Verin pasaportu hadi güle güle."

Boynumuz kıldan ince

Antalya ilk dönemimde bir çok hizmet yapmasına rağmen seçim kaybettiğini anlatan Başkan Türel, "Birçok hizmeti yapmaya çalıştık. 11 tane kavşak, 800 kilometre kanalizasyon, 85 kilometre yağmur suyu, raylı sistemler, demokrasiye karşı boynumuz kıldan ince. Millet elbette daha iyisini bekleyebilir. Bu Menderes bir şeyler yapıyor ama bu daha iyi bir şeyler yapacak dediler. Halkımız böyle bir tercihte bulundu. Halkımız "yaparsa hoca yapar" dedi getirdiler. Baktılar bir şey yaptığı yok. 5 sene sonra hadi güle güle. Menderes yeniden iş başı. Bize diyorlar ya tek adamlık tek adamlık diye. Bakın bu sistemde tek adam var doğru. Ama tek adam millet. Burada hakimiyet kayıtsız şartsız milletin. Millet seçer millet gönderir. Millet bir daha seçer veya seçmez. Bu sistemde tek adam sistemi deniliyorsa evet tek adam sistemi var ama tek adam milletin ta kendisi" ifadelerini kullandı.

Millete güveniyoruz

Vesayet demokrasi konusunda değinen Başkan Türel, "Vesayet Demokrasi demek kontrollü demokrasi demek. İşi millete bırakmamak, bırakıyormuş gibi arkadan esas ipleri elinde tutup kontrol etmek demek. Vesayet demokrasisisin en önemli problemi ya millet yanlış yaparsa. Bu millete güvenin. Bu millet ne eylerse güzel eyler ne söylerse güzel söyler. Bu millet hepimizden daha akıllıdır ben bunu her yerde söylüyorum. Demokrasiye inanmışsak millete güveneceğiz. O zaman millete güvenmezsek ya yanlış yaparsa diye endişe ettiğimiz sistemin adı demokrasi olmaz. O yüzden adını şerefle taşıdığım başbakan idam olmuş bu memlekette, yazıklar olsun. Neydi Adnan Menderes'in günahı? Bu memleketi kalkındırmaktan başka neydi? Ama hep bu vesayet demokrasisi. 12 Eylül'de de böyle olmuş. Kenan Evren çıkmış ya millet yanlış yaparsa diye yetkilerin önemli bir bölümünü Cumhurbaşkanlığı'na almış. Kalan bölümde başbakanlıkta. E çatal kazık toprağa girmiyor. O gün bugündür hep kavga var devletin zirvesinde" dedi.

Hep kavga etmişler

Başkan Türel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Rahmetli Özal Cumhurbaşkanı oldu Demirel başbakan. Aslında Özal Demirel'in müsteşarı aile dostlarıdır. Ailecek konuşurlar muhabbetleri çok iyi ama ne zamanki biri Cumhurbaşkanı, biri Başbakan oluyor kavga bitmiyor. Ben çok iyi hatırlıyorum, siz de çok iyi hatırlayacaksınız. Özal Cumhurbaşkanı olduğunda, Demirel bir günden bir güne Cumhurbaşkanı Özal'ın yanından geçmedi. Yanına gitmedi. Sayın Cumhurbaşkanım demedi. Çankaya'daki o zat diye hitap etti. Faturayı hep biz ödedik. Hep millet ödedi. Sonra kendi Çankaya'daki zat oldu. Kendi Cumhurbaşkanlığı'na seçildi. Gidiyorken de Cumhurbaşkanlığı'na partimi kızıma emanet ediyorum dedi. Tansu Çiller'i Genel Başkan ve Başbakan seçtirdi. Gözüm arkada değil kızım var partinin başında dedi. Bir süre geçti baktık Demirel ekranların karşısında "Kızım beni çok kızdırdı, geçen Çankaya'nın balkonundan aşağıya atacaktım" dedi. Bunları yaşadık. Ben ondan diyorum bu sistem baba kızı kavga ettirir. İşte bizim baba kız kavga etti. Baba oğul da kavga eder. Sonra Ecevit başbakan oldu. Ecevit, Ahmet Necdet Sezer'i Cumhurbaşkanı seçtiriyor. O günlerde ticari banka kredileri yüzde 130. Bugün hamdolsun bugün 20'nin, 10'nun altında. Özel projelere kredi bulabiliyoruz. Ama o gün yüzde 130'du. Akşam yattık sabah kalktık bir baktık faiz olmuş yüzde 7 bin 500. Ne oldu nasıl oldu? Milli Güvenlik Kurulu'nda Ahmet Necdet Sezer kendisini seçtiren başbakan Ecevit'in kafasına Anayasa kitapçığı fırlattı. 7 bin 500 oldu faiz al da bozdur. Birçoğumuz ödedik o faizlerle kredileri. Türkiye'nin ekonomideki en kara günüdür. En fakirleştiği tarihteki gündür. Kavganın faturası yine milletten çıktı. Demek ki bu çift başlı sistem her zaman kavga ediyor."

Her suçtan yargılanacak

Cumhurbaşkanlığı sistemine diktatörlük denilmesine tepki gösteren Başkan Türel, "Ya dünyanın neresinde diktatörü halk seçiyor. Biz de Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Diktatör eli silahlı, zorbadır, gelir oturur silah zoruyla devletin başına, halka zulüm eder. Ölünceye kadarda oradadır. Düşerse başına gelecekleri bildiği için kalacağım diye uğraşır. Ya daha eli kanlı bir diktatör indirir onu oradan, ya da Saddam gibi, Kaddafi gibi lağım çukurunda Allah'ın huzuruna hesap vermeye giderler. Diktatörlerin sonu böyle olur. Şimdi biz de halk seçiyor Cumhurbaşkanı'nı. Bu nasıl diktatörlük? Hangi diktatör beni 2 defa seçin daha fazla seçmeyin der. Seçildikten sonrada hepimiz gibi sade vatandaş olarak adaletin önünde her türlü sorgulamaya açık, dokunulmazlığı yok. Bugünkü sistemde Cumhurbaşkanı yargılanamaz. Siz bakmayın Anayasamız da yazan Cumhurbaşkanları 4'te 3 çoğunlukta yargılanabilir yazdığına. Çünkü arkasında bir cümle daha var onun, vatan hainliği suçundan. Bizim ceza kanunlarımızda vatan hainliği diye bir suçun tanımlaması yok. Her suçun var. Katilin, hırsızın ama vatan hainliğinin tanımı yok. Tanımı olmayan bir suçtan da bir insan yargılanamayacağı için senin çoğunluğun kaç olursa olsun Cumhurbaşkanları bugünkü sistemle bugünkü anayasayla fiilen yargılayamazsın. Yargılayamamışız da zaten. Şimdi mecliste 3'te 2 yüzde 66 yani daha az bir çoğunlukla yargılanabilecek evet çıkarsa. Peki yine olmayan bir suçtan mı yargılanacak. Hayır. Her suçtan yargılanır. Bunlardan dilimiz yandığı için şimdi bu sisteme evet diyelim diyoruz. Yani kırmızı ışıkta bile geçse meclis çoğunluğu isterse yargılanabilecek. Hangi diktatör gelin benim yargılanmamı kolaylaştırın der" şeklinde konuştu.

Millet akıllı

Türk milletinin herkesten akıllı olduğunu vurgulayan Başkan Türel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tabi açık söylüyorum milleti hep saf yerine koymuşlar. Millet hepimizden akıllı. Bu yalanlarla milleti kandırabileceklerini zannediyorlar. Biz milleti bilgi sahibi yaparak fikir sahibi yapmaya çalışıyoruz. Ama bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların da milleti ancak yalanlarla kandırmaya çalıştıkları aşikar. Mesele bu. Yargıyı Cumhurbaşkanı tek başına ele geçirecek diyorlar. Nasıl ele geçirecek? Yüksek yargı dediğimiz HSYK Hakim Savcılar Yüksek Kurulu şimdi evet dediğimizde 13 kişiden oluşacak. Almanya'da 12 kişi. Bunun birisini adalet bakanı, birisini adalet müsteşarı oluşturur. Kalan 11'in 7'sini meclis 4'ünü Cumhurbaşkanı seçecek. 13'te 7 çoğunluğunu meclis nasıl seçecek peki? 3'te 2 çoğunlukla seçecek. Üçte iki çoğunluk şu an AK Parti'de var mı yok. 40-50 sene geriye bakınca her hangi bir partide olmuş mu? Hiçbir zaman olmamış. Eğer sen HSYK'ya 3'te 2 çoğunlukla üye seçeceğim diyorsan bu şu demek "Ey partiler gidin uzlaşın anlaşın öyle seçin" demek."

RTÜK'ü örnek gösterdi

RTÜK seçimlerini örnek gösteren Başkan Türel, "Ben meclisteyken RTÜK seçimlerinde ne yapıyorduk, mesleğimle de ilgili olduğu için ben görevlendiriliyordum. Gidiyordum CHP Başkan Vekili ve MHP Başkan Vekiline "ortak bir liste yapalım da anlaşalım RTÜK'ü seçelim" diyordum. Peki bize akıl veren Batı ne yapıyor? Almanya'da HSYK ya da yüksek yargı konseyi 12 kişi. Onlarda bölge parlamentosu sistemi var bir de ülke parlamentosu var. Altısını bölge, altısını ülke parlamentosu seçiyor. Hollanda'da Adalet Bakanı tek başına yazıyor listeyi. Kral orada tasdik ettiriyor ve tek başına seçiyor. Esas tek adamlık onlarda. Mahkeme kararlarında bilirsiniz, Hakim karar yazmaya Türk milleti adına diye başlar. Türk milleti adına diyorsa millet adına karar veren hakimlerin en üst kurulunu ya millete seçtireceğiz. Bunun filen imkanı yok çünkü üç ayda altı ayda HSYK seçimi için 80 milyonu sandığa götürmek fiilen mümkün değil. O zaman milletin seçtiğine seçtireceğiz. İşte dünyanın gelişmiş ülkelerinde böyle yapılıyor. Bizde de milletin seçtiği milletvekilleri uzlaşarak seçecek yedisini, Cumhurbaşkanı da dördünü millet adına seçecek, ikisi de doğal üye. Bunun neresinde yargıyı ele geçireceksin. Ama öyle bir rüzgar estiriliyor ki tek adamlık her yeri ele geçirecek. Yok böyle bir şey" diye konuştu.

Avrupa Konseyi'ne yazıklar olsun

Almanya'nın Hollanda'nın her gün akıl vermeye çalıştığını anlatan Başkan Türel, şunları dile getirdi: "Alman devlet televizyonun da her gün hayır kampanyası var. Hollanda ve İsviçre'de Türkçe başlık atıyorlar, hayır oyu verin diye. Benim milletim ne diyeceğini 50 kere sizden iyi bilir. Eskiden uzaktan kumanda ile idare ettikleri Türkiye'yi hayır çıkarsa yeniden kumanda ile idare eder miyiz hevesleri bu. Avrupa Konseyi'nde Milli Heyet Başkanıyım. HDP'li belediye başkanlarının tutuklanması ve kayyum atanmasıyla ilgili rapor görüşülecekti. Teröre destek veren, belediyenin resmi aracıyla canlı bomba düzenleyen iş makineleri ile hendek kazan, teröre destek veren belediye başkanlarını az daha kahraman ilan edeceklerdi. Verdiğimiz değişiklik önergelerine hayır dediler. Tabi kabul edilmedi. Ben de konuşmamı yaptım ağızlarının payını verdim. Konuşmamı yaparken arkadan birileri laf atıyor bana. Yalan diyor kahkaha atıyor, akılları sıra benim ilgimi dağıtacaklar. Ama ben meclisten geldiğim için antrenmanlıyım bu konularda. Boyunlarında işaret fişeği poşileri bağlamışlar. Ya terör örgütünün sempatizanı ya yandaşı. Bizim bakanlarımızı oraya sokmuyorlar, atlarıyla itleriyle bizim vatandaşımıza saldırıyorlar. Ama teröristler Avrupa Konseyi'nin içinde cirit atıyor. Yazıklar olsun"

Gün olacak devran dönecek

Türel konuşmasını şöyle tamamladı: "Biz Allahtan başka kimseden korkmayız doğru bildiğimizi de her yerde söyledik. Toplantı sonrası bana dediler ki "Bugün Avrupa Konseyi size hayır dedi üzdük, 16 Nisan'da da Türkiye size hayır dediğinde gene sizi üzeceğiz" dedi. Bunu bana diyen terörist. Ben de "Gün olacak devran dönecek. 16 Nisan gelecek bu büyük millet Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda 15 Temmuz'da nasıl destan yazmışsa, 16 Nisan'da destan yazacak. Size öyle güzel evet diyerek Osmanlı şamarını vuracaklar ki 16 Nisan'da siz teröristler üzülecek Türk milleti sevinecek" dedim. Bu teröristleri sevindirmeyelim. Biz hayır diyen herkes teröristtir demiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da söyledi, hayır diyen de evet diyen de saygındır bizim için. Ama hayır diyen vatandaşlar şu vicdan muamelesini yapsınlar. Ama teröristlerin hepsi hayırcı. Bunun farkında mı acaba hayır diyecek vatandaşımız. 16 Nisan bir siyasi tercih değil. Belediye Başkanı, Cumhurbaşkanı Başbakan milletvekili seçmeyeceğiz. 16 Nisan memleket meselesi. Burada başka partiye gönül vermiş vatandaşlarımız olabilir çocuklarımızın geleceği için daha hızlı kalkınmak için sisteme evet diyeceğiz."

Konuşmanın ardından Güzelbağ Mahallesi hanımları Başkan Türel'e pişi ikramında bulundu.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.