Antalya Şehir Platformu Üyeleri ile bir araya gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Şehir Platformu gibi sivil toplum kuruluşlarının şehrin geleceği ve ülkenin geleceği açısından önemli kuruluşlar olduğuna dikkat çekti. Başkan Türel, yerel yönetimler ve ülke siyasetinin sivil toplumun farkına vardığını ve meslek odaları ile meslek örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket etmenin yollarını aradığını belirtti. Bunun demokrasi adına sevindirici gelişmeler olduğunu hatırlatan Türel, "Bende Büyükşehir Belediye Başkanı olarak birçok projemi meslek odaları ile sivil toplum kuruluşları ile bizzat halkımıza sormak, referandum, halk oylaması yaparak tartışıyorum, herkesin görüşünü almaya çalışıyorum. Bizim dediğimiz doğrudur anlayışını ortaya koymadan bu noktada projelerimize çalışmalarımıza yön vermeye çalışıyoruz. Bizde çok güzel söz vardır. Akıl akıldan üstündür. Hepimizin bir diğerinden öğreneceği mutlaka birçok husus vardır. Öğrenmenin de yaşı yoktur. " dedi.
"Halkın kararı saygıdeğerdir"
Başkan Türel, şehir platformu üyelerine 16 Nisan halk oylaması ile ilgili görüşlerini paylaştı. Türkiye'nin tartıştığı bu hususun teknik bir mesele olduğuna dikkat çeken Başkan Türel, şunları söyledi. "Hükümet biçimine yönelik bir değişikliktir. Ancak bu meselinin teknik ve hukuki boyutta tartışılamıyor olması açık söyleyeyim bu konuyu biraz sulandırmaktadır. 16 Nisanda hiç birimiz bir siyasi parti tercihinde bulunmayacağız. Yani ne iktidarı seçeceğiz, ne de muhalefet belirlenecek. Hepsi 17 Nisan sabahında koltuğunda oturuyor, görevlerine devam ediyor olacak. Yapılan bir hükümet yönetim biçimiyle ilgili oylamadır ve karar tabi ki halkındır. Halkımızın kararı hepimiz için saygı değerdir. Halkın kararları karşısında demokrasiye inanıyorsak boynumuz kıldan incedir. Ben bunları 4 seçim yaşamış üçünü kazanmış, birini kaybetmiş ama kaybettiği seçimden sonra söylemiş bir siyasetçiyim. Halkı küçümsemeden halka itibar etmemiz demokrasinin vazgeçilmez zorunluluğudur. Burada sert bir kelime kullanıyorum ama ya halk yanlış yaparsa, doğruyu bilemezse, endişesi bizi demokrasiden uzaklaştırır."
Halkın tercihlerine saygı gösterileceğini vurgulayan Başkan Türel, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili değişikliğe neden ihtiyaç duyulduğunu anlattı. Devletin, hükümetin üzerinde vesayet demokrasisi nedeniyle bulunan yüklerden kurtulmak için bu sistemin olması gerektiğini anlatan Başkan Türel, "Son 15 yıldır Türkiye'de kalkınma hamlesi çok iyi noktadadır. Türkiye'de 2002 de kişi başına milli gelir 3 bin dolar iken bugün 11 bin dolara yükseldi. Ülke zenginleşti. İnsanlarımız daha iyi durumdadır. Daha iyisi olamaz mıydı? Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olsaydı, bugün 11 bin dolarları değil 20 bin dolarların üstünü konuşuyor olacaktık. Ben görev yapmaktan onur duyduğum ortalama bir şehrin belediye başkanıyım. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük büyükşehirlerin belediye başkanı değilim. Ama böylesine bir belediye böylesine bir şehirde gerçekten hizmet etmek benim için şerefli bir görev. Ve büyük keyifle yapıyorum. O işin tadını almazsanız aşkla heyecanla çalışmanız da mümkün olmuyor. Bu heyecanım ilk günkünden daha fazladır. Her geçen gün daha da artıyor. Bu gün Antalya'da bir çok hizmeti yapıyoruz yapmaya çalışıyoruz, bizimde belli bir gücümüz var. Nasıl yapıyoruz yaşadığımız güçlükleri zorlukları anlatmaya kalksam sabah olur. Bu güçlüklerle zorluklarla şehrimize hizmet etmeye çalışıyorken neden daha hızlı koşmayalım. Mesele buradan kaynaklanıyor. " dedi.
"Eylül-Ekim'de sahil projesine başlayacağız"
Konyaaltı Sahil Yolu Projesi'ne 3 senedir başlayamadıklarını anlatan Başkan Türel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece bunun izinleri ile ilgili süreçte tıkandığımız noktalar var. Projelerimiz bitti. Mimarlar Odası ile bir yarışma düzenledik. 50 projenin içinden birinci olan proje seçildi. Ve o projeyi yapmaya karar verdik. Bir taraftan izin alacağız. Tırların, kamyonların geçtiği bu sahil yolunu bir yaya yolu düzenlemesi ve kontrollü trafik dediğimiz sadece tek şerit gidiş-geliş, buradaki dükkanlara, evlere, otellere, ulaşabilmek için kontrollü düzenliyoruz. Yani ağırlıklı yayalaştırılmış sahil projesi ve dünya projesi. İnşallah gerçekleştireceğiz ve gerçekleştirildiğinde uluslararası ödüller alacak. Buna çok eminim. Biz burada bir yaya ağırlıklı proje yapacağımızda bize çevre şehircilik il müdürlüğü dedi ki yapamazsın. Neden? Burası kıyı kenar çizgisinin altında kalıyor. Öylemi hakikaten öyle. Buradan TIR'lar geçiyor, kamyonlar geçiyor, biz yaya yolu yapacağız, dedik. Olmaz dendi. Bir yazı yazdık ret oldu. İkinci yazıyı yazdık yine ret oldu. Üçüncüyü yazdık en isabetli olacak şekilde yine ret oldu. Fransa'da MIPIM fuarında geçen yıl Çevre Bakanımızla gece yarısı acil bir toplantı yaptık. Dedim ki durum bu. Biz müktesep hakka saklı kalmak kaydıyla bir yazı istiyoruz, Antalya'da ki müdürünüz bize vermiyor. Bunun için sizi bakan olarak rahatsız etmek zorunda kaldım. Sayın bakanımız direk bakanlığa yazın dedi. İzin verelim dedi. Bu gibi izinlerle zorluklar yaşıyoruz. Yönetim biçimimizde bunları daha hızlı sonuçlandırabilecek meseleler olsa belki şimdi Konyaaltı sahil projesi bitmişti. 3 sene başlayamadık. Şimdi Eylül- Ekim ayı gibi projeye başlayacağız. Önümüzdeki yaza sahil kısmını yetiştirmek gibi hedefimiz var. Bir belediye başkanı olarak küçük örnek anlattım ama omzumuzda büyük yüklerle bu projeleri kazandırıyoruz. Yapıyoruz milletimiz destek veriyor ama vakit kaybediyoruz. Bu sistem bu ülkenin üzerindeki yüklerden kurtulmak suretiyle ayağımızdaki prangaların zincirlerin çözülerek daha hızlı koşmamızı sağlaması içindir. Ve sistemde Türkiye'de geçmişte yaşanmış bütün sorunlu alanların artık sorunsuz hale getirilmesi amaçlanmıştır. "
Koalisyon dönemlerinde ekonominin küçüldüğünü vurgulayan Başkan Türel, "Ülke adeta gerilemiş. Zor durumlar yaşamış. Tek iktidar dönemlerinde hep büyüme olmuş. Biz koalisyon işini beceremiyoruz. Tek başına iktidarlar döneminde hızlı kalkınan ülke oluyoruz. 12 Eylül vesayet anayasası ile Kenan Evren halk yanlış yapar endişesi ile bir çok yetkiyi Cumhurbaşkanı'nda toplamış. Başbakanda da kalan kısım yetkiler. Ne olmuş Kenan Evren'den sonra bütün Cumhurbaşkanlığı seçimleri kriz olmuş. Asker gelmiş idareye el koymuş. Seçimler darbe bahanesi olmuş. Bütün Cumhurbaşkanları başbakanlarla kavga etmiş. Özal Cumhurbaşkanı olmuş, Rahmetli Demirel Başbakan, eski arkadaşlar ama Demirel, Özal'a bir günden bir güne Sayın Cumhurbaşkanım dememiş, Çankaya köşkünün yanından geçmemiş ve Çankaya'daki zat diye hitap etmiştir. Sonra Rahmetli Demirel Cumhurbaşkanı oldu ve "Partimi kızıma emanet ediyorum" dedi. Ve Tansu Çiller Hanımefendi'ye partisini emanet etti. Sonra ne oldu, "Kızım beni öyle sinirlendirdi ki geçen gün Çankaya'dan aşağıya atacaktım" dedi. Bu sistem baba ile kızını oğlunu kavga ettirir. Bu kavgaların bedelini millet halk ödüyor. Merhum Ecevit Başbakan oldu, Ahmet Necdet Sezer'i Cumhurbaşkanı seçtirdi, o dönem banka kredileri % 130 civarıydı şu dönem % 20'nin altında. Yüzde 130 faizle yattık sabah gözümü bir açtık faiz olmuş 7 bin 500. Ne oldu? Ahmet Necdet Sezer, kendisini seçtiren Ecevit'in kafasına anayasa kitapçığı fırlattı. Türkiye'nin kara günüdür, ekonomisinin bir günde en fakirleştiği gündür. Neden Sezer ile Ecevit kavga etti diye. Bu kavga sistemden kaynaklanıyor. İki başlı sistemle bu ülke hep krizler yaşamış. Bu sistemin içinde artık çatal kazığın toprağa girmediği gibi bu sorun ortadan kalkıyor. " şeklinde konuştu.
"Hep yalan,hep iftira"
Türel sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugünkü sistemde Cumhurbaşkanları hiçbir şekilde yargılanamaz, yargılanmıyor da. Ama diyeceksiniz ki 4 te 3 meclis evet derse yargılanır. Bugünkü sistemde evet var, bu doğru. Ama hangi suçtan, vatan hainliği suçundan. Vatan hainliği diye ceza kanunlarında bir açıklama bir tanım var mı? Yok. Hırsızın var, katilin var. Tanımı olmayan bir suçtan Cumhurbaşkanları yargılanamayacağı için bugüne kadar da yargılanmamışlar. Şimdi ne oluyor. 4 te 3 çoğunluk yerine, 3 te 2 yani yüzde 75'den yüzde 66'ya daha az bir çoğunlukla, Cumhurbaşkanları yargılanabilir bir hale geliyor. Hangi suçtan peki, yine adı sanı belli olmayan bir suçtan mı? Hayır. Her suçtan yargılanabiliyor. Şuradan gidiyorken kırmızı ışıktan Cumhurbaşkanı geçti mi meclisin üçte ikisi yüce divana gitsin dediği anda küt yüce divanda, kırmızı ışıkta geçmekten. Artık Türkiye'de Evet çıkarsa Cumhurbaşkanları yargılanabilecek. Bunu hangi diktatör ister. Hepsi hikaye, hepsi yalan, hepsi iftira. Efendim iyi güzel de bu tek adamlık mı? Hatta hızını alamayan bu diktatörlük diyor. Dünyanın hangi ülkesinde diktatörü halk seçiyor? Diktatör silah zoruyla gelir. Zalimdir. Koltuğa oturur, millete zulmeder. Ölünceye kadar da orada kalır. Başına gelecekleri oradan inerse bildiği için kalacağım diye uğraşır. Onu eli kanlı başka bir diktatör indirir. Peki, hangi diktatör beni iki defa seçin daha fazla seçmeyin der? Bu sistemde evet dersek iki kere seçilecek üçüncüsü yok.".
Milletin her şeyin farkında olduğunu belirten Başkan Menderes Türel, şunları söyledi: "Artık alıştık ama milletimiz her şeyin farkında. Büyükşehir Yasası ile hizmet gitmeyen köylerimize, ilçelerimize dağların zirvelerine hizmet taşıyalım dediğimizde bir baktık ki yine birileri ayağa kalktı, Hayır dedi olmaz. Niye? Siz Türkiye'yi 30 tane eyalete bölüyorsunuz bölücülük yasası bu dediler. Allah Allah. Yani merkezdeki Büyükşehir sınırlarının il sınırına genişletilmesinden nasıl eyalet çıkartıyorlar. Gösterin diyoruz olmaz bu bölücülük parçalanma. Antalya'nın kırsaldaki 539 köyüne bu kanun çıkmadan önce il genel meclisi toplam 10 milyon yatırım yapılırdı. Bununla yol, su, alt yapı üst yapı yapacaksınız. Yapılamıyordu zaten. O yüzden biz yerel yönetimlerde Büyükşehir yasasını getirdik. Demre'ye üç senede 130 milyon liralık yatırım yapmışız. Dün sadece Finike'nin Arif, Yalnız, Gökbük ve Gökçeyaka köylerine kapalı devre sulama sistemi 10 milyonun üzerindeki rakamlar. Sadece köylere yaptığımız asfalt yatırımı Kaş'tan Gazipaşa'ya kadar 150 milyon. Size soruyorum üç senedir Büyükşehir yasası var bölündük mü? Şimdi ki yapılan da bunun bir modeli. Bu ülkenin daha hızlı kalkınması ve güçlenmesi için yapılıyor."
2007'de 26 Kalkınma Ajansı kurduklarını o zaman da 26 eyalete bölüyorsunuz, Türkiye'yi diye eleştirilere maruz kaldıklarını belirten Başkan Türel, " Özel finansman modeli gelişsin diye kuruyoruz bunları dedik, bunun neresinde yönetim sistemi ile ilgili bir eyalet? Geçmişte bir milletvekili bu bölünme operasyonudur diyor. Üç sene sonra aynı milletvekili meclise soru önergesi veriyor, "Benim ilime neden kalkınma ajansı kurmuyorsunuz" diye. Yarın bu referandumda evet çıktığında ve bunun faydalarını gördüğümüzde hayır diyen evet diyen herkes bundan istifade edecek. Korkunç bir iftira rüzgarı var. Muhtarlıkları lokantaları kapatacaklar. Geçen gün toplantıdan çıkıyorum bir hanımefendi geldi , "Suriyelileri vatandaş yapacakmışsınız" dedi. Ablacım okudunuz mu 18 maddeyi diye sordum, satırına kadar okudum dedi. İçinde var mı Suriyelilere vatandaşlık diye bir şey diye sordum, hayır yok dedi. Bunu nereden çıkarttınız diye soruyorum, e öyle diyorlar dedi. Muhtarların Ankara'dayken maaşları 7 misli biz arttırdık. Sosyal haklarıyla artık muhtarlık yapısını daha da güçlendiriyoruz. Cumhurbaşkanımız her hafta kapatacağı muhtarlıkları acaba kendi külliyesinde ağırlar mı? Hızlarını alamamışlar." Diye konuştu.
Yüksek yarı seçimi
"Tek adam olacak, yargıyı ele geçirecek" iddialarına da tepki gösteren Başkan Türel, yeni sistemdeki HSYK seçimini şöyle anlattı: "13 tane yüksek yargı üyesi var. Bunun ikisi bakan ve müsteşar. Onun dışındaki 11 kişinin 4'ünü Cumhurbaşkanı, 7'sini meclis seçiyor. Meclis de üçte iki çoğunlukla seçiyor. Hani diyoruz ya Cumhurbaşkanın partisi çoğunluğu alırsa hepsini seçecek. Yok öyle bir şey. Bugüne kadar bugün de dahil hiçbir siyasi parti mecliste üçte iki çoğunluğu bulamamıştır. Yüksek yargı üyelerini de iki parti, üç parti oturacak mecliste uzlaşarak seçecek. Uzlaşamadılar o zaman Cumhurbaşkanı mı belirleyecek. Hayır Cumhurbaşkanı belirlemeyecek, o zaman kura çekilecek. Şimdi size soruyorum 13'te 7'yi meclis bütün partiler anlaşarak seçmek zorundayken bunun bir kişi tarafından ele geçirilebileceği iddiası kuyruklu yalandan başka ne olabilir. Bu ne demek "Ey partiler bir araya gelin uzlaşın" demek. Şu anda RTÜK'ü böyle seçiyoruz. Şimdi HSYK'yı da böyle seçeceğiz üçte iki çoğunluk anlaşacak. Anlaşamazlarsa yine Cumhurbaşkanı seçmiyor kurayla seçiliyor. Peki bize akıl veren Batı ne yapıyor? Almanya'da HSYK ya da yüksek yargı konseyi 12 kişi. Onlarda bölge parlamentosu sistemi var. Bir de ülke parlamentosu var. Altısını bölge, altısını ülke parlamentosu seçiyor. Hollanda'da Adalet bakanı tek başına yazıyor listeyi Kral orada tasdik ettiriyor ve tek başına seçiyor. Esas tek adamlık onlarda."
"Bu sistem anlaşmaya zorlayacak"
Başkanlık sisteminin aslında şu anda belediyelerde uygulandığını belirten Başkan Türel, " Şu anda belediye başkanına ayrı meclisine ayrı oy veriyorsunuz. Korkuteli'nde meclis çoğunluğu AK Partili çıktı. Belediye başkanı MHP'li çıktı. Benzer yönleri var. Meclis isterse başkanı bir günde düşürür. Korkuteli'nde üç senedir gül gibi geçinip gidiyorlar. İstese meclis başkanı düşürür ama başkan giderse kendisi de gider. Böyle bu iş anlaşıyorlar. Bu sistem her zaman seçilenleri anlaşamaya zorlayacak." Dedi.
"Osmanlı şamarı yiyecekler"
İki gün önce Strasburg'da Avrupa Konseyi toplantısına katıldığını ve orada yaşananları anlatan Başkan Türel, " Avrupa Konseyi Milli Heyet Başkanıyım. HDP'li belediye başkanların tutuklanması ve kayyum atanmasıyla ilgili rapor görüşülecekti.
Bir heyet başkanı olarak tabi ki ben cevap verme durumundaydım heyetteki arkadaşlarımıza. Tabi oradaki önyargıyı yaşayınca insan gerçekten fevkalade üzülüyor. Avrupa konseyi hukuk ve demokrasinin bir şeyidir ama ne hukuk tanıdılar ne demokrasi bildiler. Adeta belediyelerin resmi araçlarıyla canlı bomba eylemi yapan, belediyenin iş makineleriyle hendekler kazarak güvenlik güçlerini önlemeye çalışan, belediye başkanlarına taç giydireceklerdi. Çok net. Ve orada ben bunları anlattım da. 2 dakikalık bir konuşma süresiydi. Ne kadar anlatabilirsek arkadan birileri sürekli bana laf atıyor. Bir bayan bir erkek. Kahkahalar atıyorlar. Konuşmam bitti. Baktım bir bayan, poşulu anlaşılıyor ki terör örgütünün ya üyesi ya yandaşı ya sempatizanı bir şey. Toplantı bitti tabi ben muhatap olmadım. Belki de terörist onu da bilemiyorum. Oralara bizim bakanlarımızı sokmuyorlar, ama bunlar Avrupa Konseyi'nin genel kurulu salonunda cirit atıyorlar. Bütün masalarda HDP'nin broşürleri vardı. Bunların nedenini iyi anlamamız lazım. Bana çıkıyorken laf attı. Tabi bizim değişiklik önergelerimizin hepsi büyük çoğunlukta ret edildi. Yani konuşmaları size anlatmaya kalksam tüyleriniz diken diken olur. Neredeyse bu teröre bulaşmış belediye başkanlarını kahraman ilan edecekler. O düzeyde iş. Bugün dedi hayır çıktı konseyde, size 16'sında hayır çıktığında yine üzüleceksiniz. Bugün üzdük yine üzüleceksiniz dedi. Arkadan da Ertuğrul Kürkçü geliyor HDP milletvekili o da orada. Aslında o parlamenter meclis üyesi bizim toplantımıza gelmesi garip ama büyükelçimiz sorduğunda gezmeye geldim demiş. Döndüm dedim ki gün olacak devran dönecek. Bugün Avrupa'da sizin yüzünüz gülüyor olabilir ama bu millet 16 Nisan'da size Osmanlı şamarıyla güzel bir cevap verdiğinde esas üzülen siz olacaksınız Kandil'i de başınıza geçireceğiz dedim. Arkasına bakmadan yürüdü gitti tabi." Şeklinde konuştu.
Avrupa ülkelerinin tutumunu da eleştiren Başkan Türel, "Nedir bu tutumun nedeni? Bugün PKK veya uzantıları bu ülke çok güçlü olsun diye mi? hayır kampanyası yapıyor. Bu ülke bölünmesin parçalanmasın diye mi? hayır kampanyaları yapıyor. Almanya bize oradan kendi devlet televizyonunda her gün hayır kampanyası yapıyor. Akıl vermeye kalkıyor. Almanya bu ülke çok güçlü olsun diye mi biz bu ülkeyi çok seviyoruz aman kalkınsınlar zenginleşsinler diye mi hayır kampanyası yapıyor. Hollanda ondan mı yapıyor. Bakın orada oylama başladı sandığı da gezdim Strazburg'da ki. 1 Kasım'da yüzde 47 katılım. Ve şuandaki gidişata göre yüzde 60/70 gözüküyor katılım. Onların bu ikircikli tavırları, Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımız tarafından çok iyi fark edilmiş. Bizim ülkemizde yaşayanlar tarafından da çok iyi fark ediliyor. İsviçre ve Hollanda gazetelerinde. Türkçe başlıklar oyunuzu hayır verin diye bize mesaj göndermenin anlamı ne? Allah aşkına. Sizler evet derisiniz hayır dersiniz. Benim milletim bilmiyor mu ne karar vereceğini de akıl veriyorsun. Sen kim oluyorsun. Sen kendi işine bak. Bizim bakanımızı sokmayarak aşırı sağdan yüzde 2'lik artışıyla başbakan oldu başbakanları. Bizim üstümüzden geçindi. Kendi ülkesinde bir şeyler yaptı bakanımızı sokmadı filan. Hukuksuzluğun daniskası. Ama sen kendi seçimini bahane ederek gelip bize akıl vermeye kalkarsan bu millet sana dur der. " diye konuştu.
Çanakkale destanını bu milletin yazdığına dikkat çeken Başkan Türel, "15 Temmuz destanını da bu millet yazdı. Hedeflerimiz büyük. Şimdi inşallah Cumhuriyet'imizin 100. Yılı'nda dünyanın 10'ncu büyük devleti, Avrupa'nın 3'ncü büyük devleti olma yolunda büyük bir hızla ilerleyeceksek ki bu hedefe inşallah milletimizin duasıyla desteğiyle Allah'ın izni ile ulaşacağız. Ben bunun teknik hukuki hangi sorusu varsa yapılan işin neden doğru olduğunu her türlü anlatırım. Eğer benimle bu konuyu tartışacak perdeyi kapamamışsa kepengi indirmemişse, Einstein'ın dediği gibi ön yargılarından arınmışsa inanınız şeytanın avukatı hayırcı gelse evetçi yapar gönderirim buradan. İnanmışım çünkü bu işin doğru olduğuna. Senelerdir yapıyoruz biz bu işi. Bu ülke kalkınma hızı kalkınma hamlesi çocuklarımıza daha iyi bir ülke bırakacaksak, işte bu referandumlarla bu reformlarla oluyor. Büyükşehir yasasında yaşadık, kalkınma yasasında yaşadık hep yaşadık. 16 Nisan seçimi bir siyasi parti seçimi değil. Bir hükümet sistemiyle ilgili seçimdir. Ve derdimiz ne? Çocuklarımıza daha iyi bir Türkiye bırakalım diye o çocuklarımızı düşündüğümüzde yarın bunları yaptığımızda vicdan rahatlığıyla hareket edebiliriz. "dedi.
"2017 çok iyi olacak"
Antalya'ya yapılan bütün projelerin turizmle ilgili vizyon projeler olduğuna dikkat çeken Başkan Türel, "Avrupa'daki birçok ülkeyi geziyorum ve oradaki yabancı basınla irtibatlar kuruyoruz. Türkiye ile ilgili oralarda aleyhimizde haber yapan gazetelerde dahil Antalya ile ilgili güzel haberler çıkartmayı başarıyoruz. Orada yaptığımız o çalışmalar Almanya'da çok ses getirmiş ki bütün Alman turizm endüstrisinin duayen isimleri burada birkaç ay önce bakanımızla yaptıkları toplantıda bizim o ziyaretlerimizin ciddi ses getirdiğini paylaşmışlar. Bu sene geçen seneden iyi olacak. Endişeniz olmasın. Çünkü geçen sene Eylül'e kadar gelen Rus turist sayısı 0'dı. Eylül'den Aralığa kadar 500 bini bulduk. Yani Rus sayısında ve bu sene 3 buçuk milyon civarında kötümser bir tahminle Rus gelecek. Yani geçen seneden 3 milyon fazla Rus gelecek gibi gözüküyor. Allah korusun çok olağanüstü bir şey olmazsa. Bunun 5 milyonlara çıkacağı bile olabilir. Neden çünkü artık ruble Türk lirası satışları karşılıklı ülkeler kendi paralarıyla ticaret yapacakları için açıldı, ondan dolayı bunun olabileceğini söylüyorlar. Ama biz 3 buçuk milyon diyelim yani muhtemel iyimser tahmini bir köşeye bırakalım. Ben Almanya'yı Hollanda'yı 3/4 hafta önce gezdim geldim. Çünkü rakiplerimiz ispanya ve Yunanistan hem rezervasyonlarını doldurdu doldurduğu içinde fiyat arttırdı. Artı oralara gidip bizim kalitemizi bulamadıkları için şu oteldeki kaliteyi bizim kardeşlerimizin verdiği emeği oralarda göremedikleri için ve daha pahalıya gittikleri için muhakkak "last minute" yani son dakikalarda bize bir dönüş olacak. Başka çareleri de yok çünkü oralar doldu. 2 sene önce iyi sezonumuzda 500 bin Hollandalı gelmişti. Geçen sene kötü sezonumuzdu 350 bin Hollandalı geldi. Bir tane Hollandalı gelmediğini varsayarsak bile Rus turist sayısındaki artışla bu seneyi geçen seneden çok daha iyi geçireceğimizi düşünüyorum. Ama ben geçen sene Almanya'dan gelen Hollanda'dan gelen 350 bin turisti bu senede bulacağımızı düşünüyorum. Endişe etmeye gerek yok enseyi karartmayalım." şeklinde konuştu.
İHA