Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 No'lu Şube Başkanı Kerem Yıldırım, " Kemalizm devleti önceleyen, bireyi ikinci plana atan, farklılıklara izin vermeyen ve tek tipçi bir eğitim anlayışını dayatmaktadır" dedi.
Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 No'lu Şube Başkanı Kerem Yıldırım 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılı 1. Dönem sonunu değerlendirdi. Yıldırım, Eğitim-Bir-Sen Malatya 1 No'lu şube binasında yaptığı açıklamada ideolojik kaygıların uzağında, pedagojik ilkeler ışığında yeni bir müfredat hazırlanması gerektiğini söyledi.
Yıldırım,"İthal programlarla, milli ruhtan yoksun müfredatlar la sorunlarımızı çözemeyeceğimiz, medeniyet değerlerinden habersiz nesillerle muasır medeniyetler seviyesine çıkamayacağımız gerçeğinin altını çizmemiz gerekiyor. Eğitimin asıl amacı ve işleyişi, çocuklarımıza öğreteceğimiz bilgi, onlara kazandıracağımız erdemli davranışlar, aşılayacağımız milli bir ruh, yerli bir kimlik ve evrensel felsefi değerlerle gelişmiş bir kişilik tamamıyla müfredatla ilgilidir. Çünkü inanç, bilgi, karakter ve başarı bakımından sağlam nesiller ancak eğitim yoluyla yetiştirilebilir" diye konuştu.
Modern Türkiye'nin kurulma sürecinde, eğitim siyasal elitlerin elinde çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın, modern, seküler bir toplum ve birey inşa etmenin temel aracı olarak gördüğünü kaydeden Yıldırım, "Cumhuriyet döneminin elitleri, dini bağların güçlü olduğu maneviyatçı bir toplumdan seküler bir ulus inşa etmek hedefiyle hareket etmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni bir kimlik, ulus ve devletin oluşturulmasını hedefleyen bu modernleşmeci proje, Kemalizm olarak tanımlanmıştır. Kemalizm, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze eğitim sisteminin üzerindeki kurucu etkisini sürdürmüştür. Bu ideoloji, devleti önceleyen, bireyi ikinci plana atan, farklılıklara izin vermeyen ve tek tipçi bir eğitim anlayışını dayatmaktadır. Eğitim sistemini düzenleyen en üst temel belge olan anayasadan başlanarak ilgili tüm mevzuat değiştirilmelidir. Müfredatın öğrencilerin bireysel özelliklerini dikkate alan, tek tipçiliği dayatmayan bir şekilde tasarlanması elzemdir. Dahası, müfredatın ayrımcı, dışlayıcı, sabit fikirli yaklaşımı reddeden bir felsefede yeniden yapılanmasına ihtiyaç vardır. Gerek program geliştirmede gerekse uygulamada ideolojik kaygılardan ziyade pedagojik ilkelere odaklanmalı, öğretmene anlamlı ve merkezi bir rol verilmelidir" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, "Yeni Türkiye ve demokratikleşme vizyonu, yaşanan askeri darbelerin demokrasinin gelişimine ve hayatın olağan akışına yaptıkları olumsuz etkilere öğretim programlarında geniş yer verilmelidir. Aynı şekilde, 15 Temmuz 2016'da yaşanan mel'un darbe girişimi ve bu girişimin milletin doğrudan müdahalesiyle püskürtülmesi de öğretim programlarında yer almalıdır. Talim ve Terbiye Kurulu yeniden yapılandırılmalıdır. Ayrıntılı öğretim programları yerine standartlar benimsenmelidir. Empatik ve eleştirel bir milli tarih ve kültür anlayışı benimsenmelidir. Din eğitimi, toplumsal talepler temelinde yeniden yapılandırılmalıdır. Öğretim programları geliştirme süreci sürekli izlenmeli ve katılımcı bir şekilde geliştirilmelidir. Öğretim programının ana çerçevesini oluşturacak hayat becerileri, değerler eğitimi katılımcı bir şekilde belirlenmelidir. Öğretim programlarında yer verilecek konular hayatla ve ihtiyaçlarla ilişkili, öğrenmeyi özendirici ve ilgi uyandırıcı olmalıdır" şeklinde konuştu.
İHA