100 yıl öncesinin doğal köy hayatı, Altındağ Belediyesi tarafından Ankara'nın göbeğinde inşa edilen Altınköy'de yaşatılıyor.
1930'larda, 40'larda, 50'lerde Anadolu'nun bir köyünde ne varsa, Altınköy'de hepsi var. Geleneklere bağlı olarak kurulan köy, 100 yıl öncesindeki yaşam alanlarına göre tasarlanarak Altındağ Belediyesi tarafından inşa edildi. Altınköy, unutulan köy yaşantısı yeniden canlandırılarak yeni nesil çocuklara 100 yıl öncesindeki köy yaşantısını görme imkanı sağlıyor. Anadolu'nun köylerinden toplanan 100 yıllık eşyalar Altınköy'de sergileniyor. Köyde koyunlar, kuzular, inekler, öküzler, atlar, eşekler, köpekler, kediler, kuşlar, geyikler, ceylanlar, arılar, horozlar, buğday tarlası, sebze, meyve tarlaları, meyve ağaçları, ahırlar, kümesler, at ve öküz arabası var.
Ayrıca köyde süt, yoğurt, tereyağ, peynir yapılıyor, yumurta, un, ekmek, domates, salatalık, karalahana, marul, roka, semizotu, ıspanak, brokoli, patlıcan, kabak, fasulye doğal yöntemlerle yetiştirilyor. Bu köyde nalbant, kalaycı, dokumacı, demirci, değirmenci, köy bekçisi, köy muhtarı, kahveci, bakkal, seyis de bulunuyor. 100 yıl öncesine ait eşyalardan olan tırmık, anadut, dirgen, dibek, soku, tokaç, havan, el değirmeni, hereni, kuşhane, iği, çotra, sarım tarağı, futun, kulaklı sandık, keşkek tokmağı, sıyırgıyı da köyde bulmak mümkün.
100 yıl öncesinin köyünü oluşturup, insanlara doğal yaşam alanı sunulduğunu kaydeden Ankara Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, "Şehirde yaşayan çocuklar köy yaşamını bilsinler istiyoruz. Şehirde yaşayan bir çocuk sütün nasıl yapıldığını, domatesin nasıl yetiştiğini, yoğurdun, yağın nasıl yapıldığını bilmiyor. Yumurtayı fabrikanın ürettiğini düşünüyor. Hayvanları tanımıyor. Altınköy'ün hem Ankara'dan hem de Ankara dışından çok sayıda ziyaretçisi var. Evler Türkiye'nin çeşitli yerlerinden getirilen bir kültür mirasıdır. Altınköy büyükbaş, küçükbaş hayvanların yaşadığı insanların içinde barındığı yaşayan bir köydür. Yılda 200-300 bin ziyaretçi geliyor. 100 yıl önce kullanılan her şeyi bu köyde görmeleri mümkündür" ifadelerini kullandı.
Osmanlı geleneklerini devam ettirmek adına Osmanlı şerbeti yapan köy kahvesi işletmecisi 2 çocuk annesi Emine Eker, "17 çeşit bitkiden Osmanlı şerbeti yapıyoruz. Tarçın, şeker ile hiçbirinin tadı birbirine karışmadan çok güzel tatlar elde ediyoruz. Sağlık açısından kan şekerini dengede tutup, kansızlığa iyi gelen bir şerbettir. Ayrıca burada ineklerin sütünden doğal yayık ayranı yapıyoruz. Limonata yapıyorum. Ürünlerde dışarıdan herhangi bir katkı maddesi yoktur. Unutulmaya yüz tutmuş samimiyetleri sıcaklıkları burada yakalıyoruz. Uzaktan uzağa sesleniyoruz. Unuttuğumuz ne varsa burada canlı tutuluyor" diye konuştu.
100 yıl öncesinde köy evlerinin vazgeçilmez mutfak gereçlerinden olan bakır tavaları, tencereleri kalaylayan 35 yıllık kalaycı ustası 3 çocuk babası Ayhan Katırcıoğlu da Altınköy'de yerini alanlardan. Katırcıoğlu, "Eskiden çelik, teflon yoktu kalay vardı. En sağlıklı yemekler kalayda pişer. Eskiden köylerde kuzu, koyun karşılığında kalay yapardık. Bakır getiriyorlar bana kalaylamam için hala müşterisi oluyor" dedi.
İHA