Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) düzenlenen 10 Kasım Atatürk'ü Anma Programı Enstitüler Binası Konferans Salonu'nda yapıldı.
Program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Yrd. Doç. Dr. Vecihi Sefa Fuat Hekimoğlu, Yrd. Doç. Dr. Esra Kürüm, Okt. Sedat Gencer ve Arş. Gör. Dr. Pakize Çoban Karabulut'un sunumlarıyla devam etti. Atatürk'ün 1920'de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurarak başlattığı yenilik hareketleri sonucunda Türk milleti çağdaş bir toplum olmanın mutluluğunu yaşamıştır diyen Arş. Gör. Pakize Çoban Karabulut; "Kısa sayılabilecek süreye bu kadar çok ve önemli başarılar sığdıran Atatürk'ün getirmiş olduğu ilkeler bugün bile geçerliliğini korumakta olup Türk milletinin varlığının ve geleceğinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. İşte bu nedenle Atatürk ilke ve inkılapları her Türk vatandaşının bilmesi ve peşinden gitmesi gereken önemli kavramlardır. 10 Kasım'ın matem havası hepimizi elbette etkilenmekte ancak Büyük öndere duyduğumuz özlemin yanında gelecek Türkiye'nin temellerini sağlamlaştırmak adına neler yapılması gerektiğinin daha çok tartışıldığı, milli birlik ve beraberliğin ön plana çıkarıldığı bir gün olarak da değerlendirilmelidir" dedi.
Atatürk'ün devlet adamlığı konulu sunumunu yapan Okt. Sedat Gencer, Atatürk'ün üç önemli vasfı olduğunu belirti. Okutman Gencer; "Atatürk'ün bilindiği gibi 3 önemli vasfı var. Bunlar; büyük bir asker, devlet adamı ve inkılap önderi olmasıdır. Atatürk, ileriyi gören, öngörü sahibi, seziş sahibi, olayları gerçekçi olarak değerlendirme vasfına sahip, yön tayin eden ve her zaman meşruluk taraftarı olmuş bir adamdır. Askeri bir formasyondan gelmesine rağmen hiçbir zaman militarist düşünceyi benimsememiştir. Kendi ülke ve toplumunu uygar dünyada belli bir yere getirmek için uğraşmış ve kendisini bu nedenle dünya vatandaşı saymıştır. Devlet adamlığı ve önderlik vasıfları dört temel özelliğe dayanır; bunlar aldığı eğitim, doğduğu coğrafya, yetiştiği koşullar ve askerlik alanında imparatorluğun hemen hemen bütün coğrafyasında elde ettiği deneyimdir" dedi.
Dilin insanın keşfettiği en iyi iletişim mekanizması olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Esra Kürüm, her toplumun dünyayı anlayış ve algılayış biçimi farklı olduğundan dillerin her topluma göre farklılık arz ettiğini belirti. Yrd. Doç. Dr. Esra Kürüm; "Milletin ve medeniyetin bekası için dilin haiz olduğu ehemmiyetin farkında olan Mustafa Kemal Atatürk, yeni ve genç Cumhuriyetin de devamlılığının dil ve kültür bağının sağlamlığı ile mümkün olacağını savunur. Atatürk, bir konuşmasında "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkı Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler için ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini kısacası bugün kendi milletini yapan her şey dili sayesinde muhafaza olduğunu görüyor. Türk Dili Türk milletinin kalbi ve zihnidir" dedi.
Atatürk'ün Türk Dünyası Vizyonu ile ilgili bilgiler veren Yrd. Doç. Dr. Vecihi Sefa Fuat Hekimoğlu, "Cumhuriyetimizin kurucusu kumandan Mustafa Kemal Atatürk sadece Anadolu Türkleri için değil aynı zamanda Kafkasya ve Orta Asya Türkleri için de büyük bir lider, eşsiz bir tarihi şahsiyettir. 19 Mayıs 1919 tarihinde başladığı vatanın kurtuluşu mücadelesinde ne gibi büyük bir mücadele içerisine girildiği, Atatürk'ün ne gibi fedakarlıklar içerisinde bulunduğu hepimizin malumudur. Ancak o Türkiye'deki mücadelesini yürütürken Kafkas ve Orta Asya'daki soydaş halkların mücadelesine de kayıtsız kalmamıştır" dedi.
Program, Rektör Vekili Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç tarafından konuşmacılara çiçek takdim edilmesiyle son buldu.
İHA