Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, anayasa değişikliğinin Türkiye'yi zirveye çıkaracağını belirterek, "Ancak sessiz sedasız bir devrim daha gerçekleştiriyoruz. Ülkemizdeki bilim ve teknoloji ekosistemi açısından da yeni bir devrimin arifesinde bulunuyoruz. Bakanlığımızı ve TÜBİTAK'ı yeniden yapılandıran kanun teklifimiz, TBMM'nin ilgili komisyonunda kabul edildi" dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) 9'ncu Bilim ve Teknoloji Ödülleri töreninde konuşan Bakan Faruk Özlü, "Eskiden STK'ların ödül törenlerinde ağırlıklı konu vergi, büyüme, istihdam ve ihracat olurdu. Günümüzde ise bu tür ödül törenlerinde Ar-Ge, teknoloji, tasarım, sınai mülkiyet hakları gibi konuların öne çıktığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Bakan Özlü, Türkiye'nin her alanda bilgi üretmesi gerektiğine ve bu bilgiyi teknolojiye, ürüne ve üretim sistemine enjekte etmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu zinciri doğru kurmamız, bu zinciri etkin bir şekilde işletmemiz büyük önem taşıyor. Bilim ve teknoloji, tarihin başından beri gücün kaynağını
teşkil etti. Ancak günümüzde, bilim ve teknolojinin bu özelliği adeta zirveye çıktı. Biraz mübalağa ederek söylüyorum, bilim ve teknoloji olmaksızın, adeta nefes dahi alınamayacak günlerin eşiğinde yaşıyoruz. Bireylerin, firmaların veya ülkelerin öne çıkabilmelerinin tek yolu teknoloji üretme ve kullanma becerilerinden geçiyor. Bakınız sanayi üretiminde, sektörleri hala düşük, orta ve yüksek teknolojili sektörler olarak tasnif edebiliyoruz. Ancak yakın zamanda böyle bir tasnifin anlamını yitirebileceğini düşünüyorum. Çünkü her üründe teknoloji olacak. Her ürün teknolojiyle üretilecek. Türkiye'nin mevcut zenginliği üretimden kaynaklanıyor. İhracatımızın yaklaşık yüzde 95'ini sanayi ürünleri oluşturuyor. Artık zenginlik kaynağımızın teknoloji olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Özel sektör Ar-Ge merkezi sayısını birkaç yıl içinde bine çıkaracağız"
Küresel krizde birçok devletin Ar-Ge harcamalarını kısma yoluna giderken, Türkiye'nin böyle bir yola başvurmadığını söyleyen Özlü, "Zira bugün Ar-Ge'ye yaptığımız her bir harcamanın yarın bize katlanarak döneceğini biliyoruz. Ar-Ge bütçemizi artırırken, temel yaklaşımımız özel sektörü bu işin içine çekmek oldu. Bundan netice de aldık. Bugün Ar-Ge harcamalarının yarıdan fazlasını özel sektör gerçekleştiriyor. Bugün TGB'lerde 4 bin 500 civarında firmamız faaliyet gösteriyor. Özel sektör Ar-Ge merkezi sayımız da 400'ü geçti. İnşallah bu rakamı birkaç yıl içinde bine çıkaracağız" dedi.
"Anayasa değişikliği ülkemizi zirveye çıkaracak çok önemli bir devrim niteliği taşıyor"
Bakan Özlü, konuşması sırasında yaklaşmakta olan 16 Nisan halk oylamasına değinerek şunları kaydetti:
"Anayasa değişikliği, gerçekten ülkemize seviye atlatacak, zirveye çıkaracak çok önemli bir devrim niteliği taşıyor. Ancak sessiz sedasız bir devrim daha gerçekleştiriyoruz. Ülkemizdeki bilim ve teknoloji ekosistemi açısından da yeni bir devrimin arifesinde bulunuyoruz. Bakanlığımızı ve TÜBİTAK'ı yeniden yapılandıran kanun teklifimiz, TBMM'nin ilgili komisyonunda kabul edildi. Bilim ve teknolojideki mevcut sistem, zihniyet, işleyiş ve destek mekanizmaları, bizi belli bir seviyeye kadar getirdi. Bunlar belki bir süre daha ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayabilir, biraz daha ilerleme yapmamızı sağlayabilirdi. Ancak bu sistemle bir sıçrama yapamazdık. Muhtemelen birkaç sene içinde de bir tıkanma yaşar ve yerimizde saymaya başlardık. Bu nedenle proaktif davrandık. Sisteme şimdiden köklü bir müdahale yapmaya karar verdik. Tüm yapıyı yeniden tasarladık. Önerdiğimiz kanun tasarısıyla öncelikle Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunu kaldırıyor, yerine daha hızlı ve etkin çalışacak bir yapıda tasarladığımız Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulunu kuruyoruz. Bu kurulun alacağı kararları etkin bir şekilde uygulayabilmek amacıyla Ar-Ge ve Teknoloji Özel Hesabını da kuruyoruz. Böylece Ar-Ge'ye ayırdığımız kaynağı hem artırma hem de daha etkin kullanma, daha doğru alanlara kanalize etme imkanı bulacağız. Ayrıca TÜBİTAK bünyesindeki araştırma merkezi ve enstitüleri de yeni kuracağımız Yüksek Yüksek Teknolojiler Araştırma Merkezine devredeceğiz. Böylece TÜBİTAK'ın hem politikaları belirleyen, hem teknoloji geliştiren, hem de piyasaya kaynak dağıtan karmaşık yapısına son vermiş olacağız. TÜBİTAK, artık proje yapan değil, proje yaptıran bir kurum olarak hizmet verecek. Önerdiğimiz tasarı TBMM'de kabul edilirse ülkemiz için gerçekten bir devrim niteliği taşıyacaktır. Bilim ve teknoloji alanında faaliyet gösteren istisnasız bütün kişi ve kurumlara büyük güç katacaktır. Bilim ve teknolojiyle ilgilenen kim varsa devletimizin desteği daha güçlü ve yakından hissedecektir. Bugün burada bu anlamlı etkinlikte bilim ve teknoloji alanında başarılı çalışmalar yapanlara ödül veriyoruz. İnanıyorum ki yeni sistemle birlikte bu tür başarılı çalışmalar yapanların sayısında hızlı bir artış yaşanacaktır. Bu artış sadece sayıya değil, niteliğe de yansıyacaktır. Türkiye'de gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar ve teknolojik yenilikler, inanıyorum ki dünyada ses getirmeye başlayacaktır."
"Referandum sürecinin bir tercih değil bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz"
Programda konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ise, iş dünyası ile 16 Nisan halk oylaması arasındaki ilişkiyi değerlendirerek, "İş dünyası olarak ölçümlemelere önem veririz. Önümüzü görmek isteriz. Yanlış iş yapmak istemeyiz. Belirsizlikleri ortan kaldıran çalışmalar yapıyoruz. Başarı devamlılık ister. İstikrar olmadan bırakın yeni hedefler elde etmeyi, mevcudu bile korumamız mümkün olamaz" dedi.
Olpak, iş dünyasının anayasadan etkilendiğini belirterek, "Hangi iş adamı önünü göremediği bir ortamda yatırım yapmaya cesaret edebilir. İş dünyasından ülke daha fazla yatırım bekler. Biz de bunun için huzur, güven ve önümüzü görmek istiyoruz. Anayasa ile iş dünyasının önünü görememesi açısından direkt bir ilişki mevcut. Tavrımız çok net. Referandum sürecinin bir tercih değil, bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
Konuşmaların ardından MÜSİAD 9'ncu Bilim ve Teknoloji Ödülleri sahiplerine takdim edildi.
İHA