CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Türkiye'de bir "başkanlık sistemi" tartışmasına ihtiyaç yok" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşti. Toplantının gündemini ise CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, düzenlediği basın toplantısında paylaştı. 15 Temmuz'da bir felaket yaşandığını söyleyen Böke, "Daha büyük bir felaketin de ucundan döndük. O gün Türkiye'yi felaketin, uçurumun kenarından döndürmüş olan güç demokrasiydi. O gün Türkiye'de darbe girişimini başarısız kılan güç demokrasinin ta kendisiydi. O gün bombalar altında Meclis'te 4 siyasi parti bir tarih yazdı ve bu tarihi ortak bir iradeyi kelimelere dökerek yazı ile de sabitledi. O gün o irade o zamanda Meclis bombalanırken ortaya konmuştu. Neydi bu irade? 15 Temmuz'da millete 4 siyasi parti hep beraber bir söz verdiler. Öncelikle darbenin arkasında önünde kim varsa, Türkiye'nin başına FETÖ'yü bela etmiş kim varsa hep beraber hesap verecekler dedik. 240 kişi canını Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasisi için vermek pahasına sokakta ölmüştü. Biz o şehitlerin verdikleri mücadele için bu sözü verdik zaten ve Türkiye'yi 2016 yılında bir darbe ülkesi konumuna taşımış olan gerçeklerin ortadan kalkması gerekliliğinde hem fikir olunduğu için bu irade ortaya konuldu. Türkiye'de demokrasiyi güçlendirmek, darbeye engel olmak ve darbelerin tekrar etmesine engel vermeyecek düzeni inşa etmek konusunda bir söz verildi o gün" şeklinde konuştu.
"O gün 4 siyasi parti bir ortak irade ortaya koydular"
Türkiye'nin bir daha darbe girişimiyle karşı karşıya kalmaması için siyasi partilerin birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğine dikkat çeken Böke, "O gün Meclis'in daha güçlü olması gerekliliği, daha güçlü olduğunda ortak bir mücadeleyi, ortak bir iradeyi demokrasi adına ortaya koyduğunda Türkiye'de darbelerin önüne geçilebildiği o gün ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla o gün 4 siyasi parti bir ortak irade ortaya koydular ve o 4 siyasi partinin ortaya koyduğu irade demokrasiyi güçlendirme iradesiydi. Bu darbenin sebebini bu darbeyi yapmış olan bütün failleri hukukun karşısına getirmeyi de kendine görev biçmiş olan bir iradeydi. Bu irade esasında 15 Temmuz şehitlerine ve Türkiye demokrasisine olan bir namus borcuydu. Bu borç devam ediyor. Biz siyasi partilere düşen en temel görev, Türkiye'de bu darbenin neden olduğunu, bir daha tekrar etmemesi için nelerin yapılması gerektiğini ve darbeye ortak olmuş olan tüm faillerin hukuk karşısına çıkarılması gerekliliğini ısrarla savunmaktır. Ancak ne yazık ki bu ortak iradeyi hiçe sayan bir AKP ile karşı karşıyayız" dedi.
"AK Parti FETÖ ile gerçekten hesaplaşmak yerine bundan korkuyor ve bundan kaçıyor"
"AK Parti çok açık bir tabloyu karşımıza koyuyor" diyen Böke, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"AK Parti, şehitlere ve Türkiye'ye olan namus borcunun altında kalıyor. AK Parti, FETÖ ile gerçekten hesaplaşmak yerine bundan korkuyor ve bundan kaçıyor. Esasında AK Parti gerçek darbecileri soruşturan değil, koruyan bir mekanizma işletiyor. Bugün AK Parti, Türkiye'yi bir yılan gibi sarmış olan FETÖ'nün yeniden ortaya çıkarılmasının önünde yegane engeli oluşturuyor. Bugün AK Parti, esasen FETÖ'nün ve gerçek darbecilerin en büyük koruyucusu ve kollayıcısı, muhafızı olmaya devam ediyor."
Böke, darbe komisyonununa ilişkin "Darbeyle mücadele komisyonu olmaktan çıkarılıp, darbecileri aklama ve darbenin üstünü örtme komisyonu" ifadelerine yer vererek, "Eğer amacınız darbeyle ve FETÖ ile hesaplaşmaksa bu komisyonu olması gerektiği gibi gerçekleri ortaya çıkarmak için çalıştırırsınız. Yok, eğer derdiniz bu suçu örtbas etmekse, kendi ortağınızı koruyup kollamaksa o zaman dostlar alışverişte görsün mantığıyla bu komisyonu bir vitrin olarak kullanırsınız. AK Parti'nin nasıl hareket ettiğini zaten komisyonun işleyişi çok açık bir biçimde ortaya kokuyor" diye konuştu.
"Başkanlığın lafı dahi Türkiye'de doğrudan bir istikrarsızlığa yol açıyor" diyen Böke, şunları kaydetti:
"O istikrarsızlık doğrudan vatandaşımızın fakirleşmesine, refahının azalmasına ve yarına dair umudunun ekonomik olarak bu günden kaybolmasına sebep oluyor. Başkanlık dedikleri anda kuruş kuruş değer kaybetti Türk Lirası. Türk Lirası'nın değer kaybından bize ne diyecek kadar fütursuz bir başbakanımız var. Oysaki Türk Lirası'nın değer kaybı doğrudan vatandaşımızın cebini ilgilendiriyor. Yaptığınız köprülerin fiyatlarını dolara bağladınız, biz dolardaki değer kaybı ortaya çıktığı zaman vatandaşın cebinin eridiğini söylediğimizde şimdi çıktınız utanmaz bir biçimde "Çanakkale geçilmez" lafını dahi anlamayarak Çanakkale Köprüsü'nün fiyatını avroya bağladınız. Avro veya dolara bağlamak fark etmez. Eğer vatandaş Türk Lirası geliri elde ediyorsa her Türk Lirası değer kaybettiğinde vatandaş fakirleşiyor demektir."
"Türkiye'de bir "başkanlık sistemi" tartışmasına ihtiyaç yok"
Konuşmasının ardından Böke, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Böke, başkanlık sistemi tartışmaları ile ilgili soruya, "Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'de darbenin karşısındaki en güçlü panzehirin demokrasi olduğunu zaten her gün ısrarla söylüyor. Türkiye'de bir "başkanlık sistemi" tartışmasına ihtiyaç yok. Türkiye'de bir refah tartışmasına ihtiyaç var. Türkiye'de 6 milyon işsizin nasıl iş bulacağı bir düzenin inşa edileceğinin tartışmasına ihtiyaç var. Başkanlık diyerek yaratılan istikrarsızlığın karşısında ancak ve ancak daha çok demokrasi, güçlü bir parlamenter sistem diyerek çıkabiliriz. CHP'nin bu konuda dün pozisyonu neyse bugün de bu" yanıtını verdi.
Böke, 29 Ekim kutlamalarına ilişkin soruya ise, "Herhangi bir değişiklik yok. Biz Cumhuriyeti izinle kurmadık, kutlamasını da izinle yapmıyoruz" cevabını verdi.
İHA