Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni anayasanın bir parti devleti doğuracağını iddia ederek, "Cumhurbaşkanı partili, bakanlar partili, başkan yardımcıları partili, kaymakamlar partili, hakimler partili. Bunun adi parti devleti. O partinin üyesi olmayanlar ikinci sınıf vatandaş olur. Hak ve hukuk arayamazlar" dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Şişli'de 2. Bölge Muhtarlar Buluşması'na katıldı. Düzenlenen toplantıda muhtarlara hitap eden Kılıçdaroğlu, anayasa referandum sürecini değerlendirdi. Anayasa değişikliği teklifi ile yargı tarafsızlığının sağlanamayacağını savunan Kılıçdaroğlu, "Çünkü bir siyasi partinin genel başkanı hakim tayin ediyor. Bir siyasi partinin genel başkanı hakim tayin ederse, Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12'sini tayin ederse, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 6'sını tayin ederse orada adalet olur mu? Kendimden örnek vereyim. Diyelim bana böyle bir yetki verdi millet. Kalktım HSYK'ya da, Anayasa Mahkemesine de üyeler atadım. Yarın benimle ilgili bir sorun çıktı. Hangi mahkemeye düştü. Benim tayin ettiğim mahkemeye düştü. Başka siyasi parti milletvekilinin işi yine benim tayin ettiğim mahkemeye düştü. Vatandaş ne diyecek, "Bu mahkemede adalet olmaz. Bu hakimi Kılıçdaroğlu atadı. Ben Adalet ve Kalkınma Partisindenim. Bu hakim tarafsız davranamaz." Doğru mu? Evet doğru" diye konuştu.
"80 milyonu temsil eden kişi hata yaparsa faturayı 80 milyon öder"
Yeni model ile cumhurbaşkanına sınırsız yetkiler verildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Hata insana aittir. Ailede bireylerden biri hata yaparsa, faturayı o aile eder. 80 milyonu temsil eden kişi hata yaparsa faturayı 80 milyon öder. O nedenle devlet yönetimlerinde bütün yetkiler bir kişiye verilmez. Yetkiler paylaştırılır ki birisi hata yaptığı zaman o hatayı telafi edecek mekanizmalar devreye girsin" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir kişiye bu kadar yetki vermenin doğru olmadığını vurgulayarak, "Eğer bir kişiyi ikna ederseniz, satın alırsanız ya da kandırırsanız en geç 24 saatte Türkiye Cumhuriyeti devletini ele geçirirsiniz. Bütün müsteşarlar, emniyet müdürleri, komutanlar, genel müdürleri bir kararname ile değiştirebilirsiniz. Hadi deniyor ya FETÖ 30-35 yıl devletin içine sızdı. Hiç 30 yıla gerek yok. Bir kişiyi ikna edeceksiniz, satın alacaksınız ya da kandıracaksınız. Kararname listesini önüne koyacaksınız imzalayacak, bitti. Başka bir şeye gerek yok. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni böyle bir sürece sokmak doğru mu. Kararı millet verecek" ifadelerini kullandı.
Bu anayasa değişikliği ile Türkiye'nin farklı bir darbe sürecinin içerisine girdiğini öne süren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi saraya bağlanmış oluyor. 80 milyonun iradesini bir kişiye bağlamak doğru mu kararı siz vereceksiniz. Bunun partilerle, kişilerle ilgisi yok, demokrasi ile ilgisi var. Çocuklarınıza nasıl bir miras bırakmak istiyorsanız öyle davranın. Ben 12 Eylül 82 Anayasası referandumunda "hayır" oyunu kullandım. Bugün çocuklarıma söylüyorum ve bunun onurunu taşıyorum. 2010 referandumunda da "hayır" oyu kullandım. Çünkü 2010 anayasa değişikliği Türkiye'yi 15 Temmuz darbe girişimi ile karşı karşıya bıraktı. Sadece Yargıtaya 160 militan atandı. Nasıl oldu bunlar. Düşünmedik. Onların büyük bir kısmı hala hapiste. Atayanlar diyorlar ki "Bize yeni haklar verin." Osmanlı'da bile padişahın bu kadar yetkisi yoktu. Osmanlı'da sadrazam var, vezirler var, istişare var. 141 yıllık parlamento geleneğimiz var. Niye bundan vazgeçiyoruz."
"Bu bir parti devletini doğurur"
Kılıçdaroğlu, yeni sürecin bir parti devleti doğurabileceğini savunarak, "Bu bir parti devletini doğurur. Cumhurbaşkanı partili, bakanlar partili, başkan yardımcıları partili, kaymakamlar partili, hakimler partili. Bunun adi parti devleti. O partinin üyesi olmayanlar ikinci sınıf vatandaş olur. Hak ve hukuk arayamazlar" dedi.
İHA