Acıbadem Eskişehir Hastanesi'nden Uzman Psikolog Hilal Aktaş, sınav kaygısının temel nedenlerinin başında aile baskısının geldiğini, ailelerin çocuklarından çok fazla beklentisinin olması ve çocuğun bunları gerçekleştiremeyeceği düşüncesi kaygı düzeyini yükselttiğini belirtti.
Önümüzdeki günlerde yapılacak Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Sınavı öncesi önerilerde bulunan Akdaş, kaygının başka bir sebebinin ise, sınava çalışmaya geç başlama veya erken başlanmasına rağmen plansız ve programsız çalışmış olması, zamanın etkin kullanılmaması nedeniyle konuların yetiştirilememesi, konu tekrarın yapılamaması olduğunu anlattı. Aktaş, sınavlara hazırlıkların çoktan başladığını, veliler ve öğrenciler hem beklentili hem de endişeli içinde olduğunu ifade etti. Uzman Psikolog Hilal Aktaş, şu önerilerde bulundu;
"Sınavlarda başarılı olmak öğrencinin olduğu kadar anne babaların da arzusu. Ancak gençlerin sınav başarısını artırmak ve bu dönemi daha sağlıklı biçimde geçirmelerini sağlamak için ebeveynlere önemli görevler düşmektedir.
ÇOCUĞUNUZUN SINAV KAYGISINI AZALTMAYA YÖNELİK 10 ÖNERİ
Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişelerinizi ona yansıtmamaya özen gösterin. Anne babanın model olduğu davranışlar çocuğun farkında olmadan benzer davranışları geliştirmesine sebep olur. Çocuğunuzdan daha fazla heyecan yapıp çocuğunuza heyecanınızı bulaştırmayın. Sakin olmaya ve olumlu düşünmeye çalışın.
Çocuğunuza karşı davranış biçiminiz ve ses tonunuza dikkat edin. "Şu liseyi kazanmalısın", "Kendini dersine vermelisin" türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Koşulsuz şartsız çocuğunuzu sevin ve ona güven verin.
Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin! Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Çocuk zaten çalışması gerektiğini biliyordur. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.
Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın Örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi. Öğrenci bu durumu "ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım" biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir. Oysa hayatınızdan ödün vermenize gerek yoktur. Herkes hayatına kendi sorumlulukların bilincinde olarak devam etmelidir. Sınav senesi evde hayat durmamalıdır ve sınava hayati anlamlar yüklenmemelidir.
Negatif motivasyondan uzak durun Bazı ebeveynler çocuklarının motivasyonunu arttırmak için "Bu gidişle sen asla kazanamazsın", "Bu kadar çalışmakla okul kazanılmaz" gibi sözler söylerler. Bunlar öğrencinin kendine olan güvenini sarsacaktır. Bu tür ifadeleri asla kullanmayın. Destekleyici olmak için "sana güveniyorum, yapabilirsin" şeklinde de konuşmayın. "Sen elinden geleni yap her şeyin hayırlısı olsun" demeniz yeterli olacaktır.
Çocuğunuzun sınırlarını zorlamayın. Ebeveynlerin beklentisi çocuğun beklentisinden daha yüksek olmasın. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir. Kendini iyi hissedebileceği bir lisede bir bölümde okumasına fırsat tanıyın. Kendi hayallerinizi çocuğunuzda gerçekleştirmeye çalışmayın. Sonuç ne olursa olsun, sizin istediğiniz şekilde olmasa da çocuğunuzu sevmekten vazgeçmeyin ve bunu çocuğunuza hissettirin.
Başkalarıyla kıyaslamayın. Bu kıyaslama öğrencinin sınav kaygısının artmasına neden olur. "Eğer yapamazsan rezil oluruz", "komşunun oğlu şu fakülteyi, şu liseyi kazanmış, şu kadar net yapmış" gibi. Bu zor dönemde ebeveynler çocuklarına anlayışlı ve destekleyici davranmalıdır. Herkesin kendine göre bir kapasitesi, hedefleri ve hayalleri vardır. Başkalarının çocukları ile kıyaslanan çocuk mutsuz olur, kendini güvende hissedemez, aşırı kaygı yapar, sınav performansı olumsuz etkileri. Sınavın ebeveyn-çocuk arasında mesafe açmasına izin vermeyin, aile olduğunuzu unutmayın.
Deneme sınavlarında başarısız olduğu zaman kişiliğine yönelik eleştiride bulunmayın. Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığını, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığını anlatın. "Üzülmeni anlıyorum ama hayatın sonu değil, hayırlısı buymuş" şeklinde konuşup çocuğunuzun yanında olduğunuzu ona hissettirin.
Başarısızlıklarından ziyade başarılarını ön plana çıkararak destekleyin ve cesaret verin. Çocuğun, sürekli olumsuz yanlarını, yapamadıklarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmek onun kendisine olumlu bakmasını kolaylaştırır. "Sen bizim için sınavı kazansan da kazanmasan da değerlisin. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz" şeklinde açıklamalar yaparak öğrenci rahatlatılmalıdır. Bu rahatlama, öğrencinin sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır.
Çocuğunuzu takdir edin. Çocuk, konuşurken konuşması asla bölünmemeli ve onun adına konuşulmamalıdır. "Anne kazanamayacağım diye endişeleniyorum" Çocuk, söylediği veya hissettiği şeyler için sorgulanmamalı "bu şekilde hissetmemelisin" diyerek duyguları düzeltilmeye çalışılmamalıdır. Sadece dinleyin, sarılın, öpün" O an sadece duygu paylaşımında bulunmak istemiş olabilir ya da başka bir sebep olabilir, kaygısının altında yatan nedenleri (uzaktan) takip ederek araştırmaya çalışın.
Tek taraflı güven vermeyin "Mutlaka başaracaksın" "Sana güveniyoruz" gibi yaklaşımlardan kaçının. Başarılı olamayan çocuk anne ve babasının güvenini sarstığını düşünecektir ve aile içi ilişkileriniz zedelenecektir. Sınavın ailenize hiç bir şekilde zarar vermesine izin vermeyin. Her şeyden önemlisi aile içindeki huzur, sevgi ve saygıdır."
İHA