İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Oyar, radyasyondan özellikle çocukların uzak tutulması gerektiğini ve tıpta da çocukların radyasyonsuz incelemelere yönlendirilmesi gerektiğini bildirdi.
Türk Radyoloji Derneği tarafından Eskişehir'de düzenlenen "3. Genel Radyografi Sempozyumu'nda konuşan Prof. Dr. Orhan Oyar, radyasyon hakkında önemli bilgiler verdi. Radyasyonun hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini ve topraktan bile radyasyon alındığını ifade eden Oyar, "Hemen her yerde, bulunduğumuz ortamda, açıkta güneş ışığı altında, yaşadığımız evlerde, kapalı ortamda, toprakta hemen her yerde radyasyon var aslında. Tabii yeryüzünde güneşten, taştan, topraktan, mevcut yeryüzü zemininden alınan radyasyona biz doğal radyasyon diyoruz. Bunlardan kaçmak mümkün değil. Bir de yapay radyasyon dediğimiz insan eliyle üretilmiş ve daha çok tıpta kullandığımız bir takım cihazlarda kullandığımız radyasyon var. Bunların başında da x ışınlarıyla kullanılan röntgen, bilgisayarlı tomografi, mamografi gibi tetkiklerden alınan radyasyon gelmektedir. Yaşadığımız ortamdaki radyasyon kaçmak mümkün değil. Hele cep telefonları belki de elektromanyetik radyasyon olarak tanımlanabilecek en tehlikeli unsurlardan bir tanesidir. Her ne kadar elektromanyetik dalgaların radyo dalgaları olsun, televizyon dalgaları olsun, cep telefonu dalgaları olsun bunlar iyonlaştırıcı etkiye sahip olmayan cinsten radyasyonlar olduğu için zararının olmayacağı söylense de son araştırmalar özellikle gençlerde ve çocuklarda kullanımının ciddi sağlık problemleri oluşturabileceği yönünde. Onun için dikkatli olmakta fayda var. Ama bizim için önemli olan mesleğimiz icabı yapmış olduğumuz röntgen, tomografi gibi inceleme yöntemlerinden alınan radyasyonu mümkün olduğu kadar düşük seviyelerde tutarak hastaların yaşamları boyunca karşılaşabileceği, ilerde ortaya çıkabilecek beklenmeyen, kanser gibi etkileri ya da genetik gibi bir takım bozuklukları çözümleyebilecek yollar ve çabalar içerisinde olmak. Bunun için uygulamalarımızı bunlar üzerinde hassaslaştırıyoruz. Daha az dozlarda, daha uygun çekim teknikleriyle hastalarımıza daha az radyasyon vererek incelemeler yapmayı ve bununla ilgili uygulamalar geliştirmeye çalışıyoruz" dedi.
"Çocukların radyasyona bağlı istenmeyen kanser gelişim riski 2 ila 5 kez daha yüksektir"
Çocukların yetişkinlere göre radyasyondan daha fazla etkilendiğini sözlerine ekleyen İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Oyar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çocuklar bizler için daha hassas bir konu. Çünkü hücreleri henüz çoğalmaya devam etmekte ve gelişimlerini bizler kadar tamamlamamış olmaları dolayısıyla bütün radyasyonlardan çok daha fazla etkilenmektedirler. Ayrıca önlerinde çok uzun bir yaşam süresi olduğuna göre bizlere göre bu yaşam süresi içerisinde daha hastalıksız ve daha sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmek için biz onlara çok daha az da olsa radyasyon vermek ya da mümkünse hiç vermemek durumundayız. Hayatı boyunca iyonizan radyasyona bağlı istenmeyen kanser gelişim riski 2 ila 5 kez daha yüksektir. Bu nedenlerle çocukları tetkik ederken iyonlaştırıcı radyasyon içermeyen ultrasonografi ve/veya manyetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerini tercih etmeliyiz. O bakımdan amacımız çocuklarımızın özellikle tıpta radyasyonsuz incelemelerle incelemeye yönlendirmek. Bunun için bir takım gerekçelendirmeler üzerinde duruyoruz. Çabalarımız daha az dozlarda hatta en iyi doz hiç alınmayan doz prensibinden yola çıkarak mümkün olduğunca radyasyondan uzak tutmaya çalışıyoruz."
İHA