Uşak'ta özel bir kişisel gelişim ve yaşam koçluğu merkezi işleten Psikolog ve Aile Danışmanı Sultan Karahan, çocukların 8-10 yaşlarında kadar maruz kaldıkları bazı oyunların olumsuz davranışlara yol açabildiğini savundu.
Subliminal veya bilinçaltı mesajın başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret, sembol ya da mesaj olarak nitelendirildiğini söyleyen Psikolog Karahan; "Subliminal mesajlar bizim normal algı limitimizin altında kalarak baktığımız anda fark edilemeyecek şekilde tasarlandığı için "bilinçaltı mesaj" olarak tanımlanır. Bizler baktığımız herhangi bir şeyde saniyede sadece 24 kareyi algılayabilir ve bunları bir araya getirerek görüntüyü ortaya çıkartırız. Fakat film, reklam yada oyunlar tasarlanırken teknolojinin yardımıyla 25. kareyi de kullanarak bizlerin bilinçaltına gizli mesajlar gönderebilirler. Çünkü gözümüz 25.kareyi görür ama algılamaz ve bu sebeple o kare sadece bilinçaltımızda yer eder. Bilinç düzeyinde kolay fark edilemeyen bu mesajlar sadece bilinç altında yer ettikleri için bizler ne tür bir gizli mesaj aldığımızı fark edemeyiz. Fakat bilinç altının kaydettiği bu gizli mesajlar insanların duygu ve düşüncelerini ve hatta karar verme süreçlerini etkilemektedir" dedi.
Subliminal mesajlar kanunen yasak olmasına karşın denetleyici ve engelleyici bir kurumun olmaması nedeniyle görsel ve işitsel yayınlara konulmasına engel olunamadığını vurgulayan Karahan konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi; "Subliminal mesajlar oyunlara, çizgi filmlere, şarkılara ve reklamlara yoğun bir şeklide koyulmaktadır. Çocuklarımızın izlediği masum görünen birçok çizgi film ve oyunlarda aslında pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknoloji ile gizlenebilmektedir. Kişiliğin oluştuğu en önemli yaş dönemlerinde (0-7) çocuklar farkında olmadan beyinlerine bu görüntüleri kayıt ediyorlar. Her yapım kendi kültür yapısını ve değerlerini içerir. Kim tarafında hangi ideoloji için yapılmış olduğu ve ne için hizmet ettiği bilinmeyen ürünler, hiçbir denetleme ve engellenme kullanılmadan tertemiz beyinleri olan çocuklarımıza enjekte edilmemelidir.21. yüzyılın ileri teknolojisi ile donatılmış hayatımızda maalesef çocuklar çok katlı apartman dairelerinde yeşili, toprağı görmeden yetişmekte, geleneksel çocuk oyunlarını oynayabilecekleri bir alana sahip olamamaktadırlar. Ev ortamına sığdırılmaya çalışılan enerji ise genelde televizyon, bilgisayar, tablet, ipad hatta cep telefonu gibi çeşitli elektronik araçlara kaymaktadır.Çocuklarımız bu yüzden büyük tehdit altındadırlar."
Çocukları televizyon yayınlarının zararlı etkilerinden korumak için ebeveynlere, eğitimcilere, medya kuruluşlarına ve devlete düşen görevler olduğunu vurgulayan Karahan ; "Aileye Düşen Görevler Televizyonu evden uzaklaştırmak ya da çocuklara televizyon izlemeyi yasaklamak çözüm değildir. Televizyon izlemeyi sınırlandırma hususunu önce ebeveynler, kendilerine prensip edinmelidir. Açıkça ortadadır ki çocuk önce ailesini örnek alır. Bunun için ebeveynlerin topluca okumayı, tartışmayı, sohbet etmeyi alışkanlık haline getirmeleri, çeşitli yararlı boş zaman uğraşıları bulmaları, geleneksel çocuk oyunları oynamaları, birbirleriyle özellikle de çocuklarıyla daha çok ilgilenmeleri gerekir. Özellikle anne, ister çalışan olsun ister ev hanımı, çocukları ile nitelikli vakit geçirmelidir. Ayrıca anne babalar, televizyon programlarında, çizgi filmlerde ve reklamlarda yer alan bilgileri, mesajları nasıl değerlendirebileceklerini çocuklara öğretebilirler. " ifadelerini kullandı.
Medyanın bu konudaki en önemli görevinin çocuk haklarını ve onun bilgi edinmesini yaygınlaştırmak ve geliştirmek, çocuğu zararlı yayın ve medya programlarına karşı korumak olduğunu söyleyen Karahan konuyla ilgili olarak şu ayrıntıları paylaştı; " Medya kuruluşları sadece tecimsel düşünmemeli milli kültürümüze uymayan, çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimlerini olumsuz etkileyecek yayınları yapmamalıdırlar. Ticari kaygıdan ziyade milliyetçilik ve etik düşüncesi olmalıdır. Özellikle başka kültürlere ait yabancı yapımların dilimize ve kültürümüze uymadığı ve etik olmayan mesajlar içerdiği düşünülürse medya kuruluşlarının yayın politikasıyla bu tür yabancı ürünlere karşı önlemler almaları gerekir. Bir çizgi filmde ya da reklamda subliminal mesajın varlığını tespit etmek için özel analiz cihazları ya da laboratuar çalışmaları gerekir. Kişiler kendi başlarına çok hızlı bir şekilde karelerinin sıralandığı böylece çizimlerin hareket kazandığı çizgi filmin hangi karesinde, neyin gizli olduğunu tespit edemez. Nasıl her gıda fabrikasında bir gıda mühendisi bulunuyor ve ürünleri sağlık açısından denetliyorsa aynen öyle de medya kuruluşlarında subliminal mesajların tespiti ve ayıklanması için özel yetişmiş, bu işin eğitimini almış mühendislerin çalıştırılması gerekir."
İHA