Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastaları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ve aşılama çalışmaları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal’ın açıklaması şöyle: “Pandemiyi yakın zamanda durdurmak pek mümkün gözükmese de en azından günlük yaşama dönmek için ülkeler bazında kontrolünün sağlanması ulaşılabilir bir hedeftir. Salgını kontrol altına almak için önemli bir silah olan Covid-19 aşıları ile umutlandık.
Öte yandan virüs cephesinde de değişimler oldu. Bu virüslerin doğaları gereği çoğalma sırasında uğradıkları mutasyonlar şu ana kadar sorun açmamakla birlikte, son aylarda daha önemli mutasyonlar nedeniyle ana virüsten çeşitli davranış özellikleri ile ayrışabilen ve ilk saptandıkları ülke adları ile anılan varyantlar ortaya çıkmıştır. En yaygın olan İngiltere varyantı artık ülkemizde de olguların %85’ini oluşturmaktadır. Bu varyantın en önemli özelliği daha kolay bulaşabilmesidir. Daha kolay bulaşan da daha çok bulaşır. Hastalığın semptomsuz geçirenlere test yapılmadığı için saptanamadığını, dolayısıyla kontrol edilemeyen gizli bulaştırıcılar olduğunu daima hatırlamak gerekir.
Bu dönemde maske, mesafe ve el hijyenine uyum eskisinden çok daha önemli olmaktadır. Daha çok hasta sağlık sistemine olan yükü artırır ve başka sağlık sorunu olanların hizmet almasını önler. Özellikle yoğun bakım gereksiniminde bu durum daha fazla hissedilir.
Bu aşamada salgının kontrol altına alınabilmesi; insan hareketliliği ve temasın azaltılması yönündeki tedbirlerin tekrar gözden geçirilerek güncellenmesi, sıkı bir şekilde uygulanması ve eş zamanlı aşılamanın hızlanması ile sağlanabilir. Hiçbir ülkede ne aşılama ne de tedbirler tek başına yeterli olamamıştır.
Salgının toplumun en az %70’inin bağışıklık kazanmasıyla ortadan kalkacağı konusunda hemfikiriz. Bu da ancak aşı ile sağlanabilir. Aşı programları birçok ülkede başlamış ancak arz ve talep arasındaki uyuşmazlık henüz giderilememiştir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yüksek gelire sahip ülkelerde ortalama her dört kişiden biri, düşük gelirli ülkelerde ise her 500 kişiden sadece biri korona virüsü aşısına erişebilmektedir. Aşılama konusunda hızlı hareket edebilen İsrail ve İngiltere gibi nüfusunun büyük kısmına en az bir doz aşı yapılan ülkelerde, aşıların hastaneye başvurma ve ölüm sayılarını düşürdüğü, hatta virüsün yayılmasını engellediği gösterilmiştir.
Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı verilerine göre ilk planda aşılanmış olan sağlık çalışanları ve 65 yaş üstü kişilerin aşılanma sonrası hasta olmaları, hastaneye yatış ve ölüm sayılarının çok önemli oranda azaldığı bildirilmiştir. Hal böyle iken ülkemizde 65 yaş üstü grupta aşı tanımlaması yapılanların %76’sı, sağlık çalışanlarının ise %86’sı aşı olmuştur. Şu anda ülkemizde 2 farklı aşı seçeneği mevcuttur. Önümüzdeki günlerde çeşitlilik artabilir. Aşı olma konusunda kişilerin ‘hangi aşı iyi?’ gibi bilim insanlarının bile tam cevap veremediği sorularla meşgul olmaları ise olsa olsa süreci yıpratır. Şu anda kullanımda olan tüm aşılar, İngiltere varyantı da dâhil olmak üzere hastaneye yatış ve ölümleri önleme konusunda etkin ve güvenilir durumdadır. Kaldı ki salgın döneminde ‘En iyi aşı ulaşılabilen aşıdır’ diyoruz. Aslında salgın döneminde tanımlanan herkesin hiç eksiksiz aşılanması da tercih değil bir zorunluluktur.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)