Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin uluslararası alandaki başarıları, ülke içinde yaşadığı değişim ne yazık ki dışarıya yeterince anlatılmıyor. Çoğu zaman başarılarımız yok sayılıyor. Yaşanan hadiseler olduğundan çok farklı gösteriliyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT Word kanalının açılış programına katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki programda konuşma yapan Erdoğan, "Türkiye tarih boyunca çağ açıp, çağ kapatan hadiselerin yaşandığı dünya siyasetine yön vermiş medeniyetlere beşiklik etmiş bir coğrafyada yaşıyor. Bugün de aynı şekilde dünya siyasetinin ticari ve ekonomik ilişkilerine yön veren önemli olaylar Türkiye'nin çevresinde yaşanıyor. Suriye, Irak, Yemen, Ukrayna gibi çatışma alanları Kafkaslar, Balkanlar, Kuzey Afrika gibi potansiyel kriz bölgeleriyle köklü bağlantılara sahibiz. Orta Doğu'dan Asya'ya, Kuzey Afrika'dan Avrupa'ya kadar birçok yerde akrabalarımız, vatandaşlarımız var. Tarihi, kültürel ve coğrafi bakımdan bu derece güçlü bir ülkenin etrafında yaşanan hadiselere yaşanan hadiselere kayıtsız kalması, gözünü kapatması, sırtını dönmesi mümkün değildir. Türkiye 2002'den beri dış politikasını bu gerçeğin idrakında olarak şekillendiriyor, adımlarını da bu çerçevede atıyor. Ülkemizin son 14 yılda yaşadığı sessiz devrimin görünür olduğu alanların başında dış politika geliyor" şeklinde konuştu.
"Türkiye bizim dönemimiz de dış politikada ciddi bir paradigma değişikliğine gitmiştir"
AK Parti iktidarında Türkiye'nin dış politikada ciddi değişime gittiğini kaydeden Erdoğan, "Türkiye bizim dönemimiz de dış politikada ciddi bir paradigma değişikliğine gitmiştir. Türk dış politikasının ana ekseni insani değerler bunun yanında milli çıkarların tam uyumu üzerine kuruludur. Ne ülkemizin menfaatlerinden, ne de bizi biz kılan insani değerlerden asla taviz vermedik, vermiyoruz ve vermeyeceğiz. Mazlumun ve mağdurun inancına, kökenine bakmadığımız gibi zalimin kimliğini dikkate almıyoruz. Mevlana hazretlerinin pergel benzetmesinde olduğu gibi bir ayağımızı Türkiye'ye milletimizin hassasiyetlerine sabitliyor, diğerine de küresel barış ve huzura katkıda bulunmaya, çatışmaların, gerilimlerin önüne görmeye çalışıyoruz. Bölgemiz huzura ermeden Türkiye'nin huzurun olmayacağını gayet iyi biliyoruz. Medeniyetler arası çatışma teorilerinin tedavüle sürüldüğü 11 Eylül sonrası kesif atmosferinde Birleşmiş Milletler çatısı altında İspanya ile başlattığımız Medeniyetler İttifakının arksındaki sebep budur. Aynı şeklide Finlandiya ile Eş Başkanlığını yaptığımız Barış için Arabuluculuk Girişimi'nin de bu anlayış vardır. Dünya beşten büyük derken de Gazze sahili uçurtma uçuran top oynayan çocuklara mezar olamasın diye haykırırken de meseleye tamamen insan ve adalet odaklı baktık. Kudüs'ü sadece kendi inancımızın gereği olarak değil, diğer inançlara olan saygımız gereği savunuyoruz. Kardeşlerimizin yaralarına merhem olmaya çalışıyoruz. Tüm bunları da yalnızca insanlığımızın, inancımızın bu topraklarda tevarüs ettiğimiz kadim değerlerimizin bir gereği olarak yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin uluslar arası alandaki başarıları, ülke içinde yaşadığı değişim ne yazık ki dışarıya yeterince anlatılmıyor"
Uluslar arası medya kuruluşlarının Türkiye'ye karşı ikiyüzlü tavır takındıklarının altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapılanlar kadar yapılanların hakkıyla anlatılması da önemlidir. Bu konuda uzun yıllardır çok sıkıntı çekiyoruz. Türkiye'nin uluslar arası alandaki başarıları, ülke içinde yaşadığı değişim ne yazık ki dışarıya yeterince anlatılmıyor. Çoğu zaman başarılarımız yok sayılıyor. Yaşanan hadiseler olduğundan çok farklı gösteriliyor. Medya organları aracılıyla oluşturulan algı hakikatin önüne geçiyor. Son üç yılda bu acı gerçeği defaatle tecrübe ettik. Gezi olayları sırasında uluslar arası basın yayın kuruluşlarının nasıl bir dil kullanıldığını, adeta olayları provoke etmek için nasıl yanlı davrandığını gayet iyi biliyoruz. Küresel medya kuruluşları İstanbul'da ve Ankara'da sokakları yağmayan, Molotof ve hatta silahla polisimize saldıran… Son olarak kaymakamımızı şehit eden vandalların, alçakların kahramanlaştırılması başta olmak üzere ne kadar ilkesizlik varsa yapmaktan çekinmediler. Benzer şekilde Almanya'da, Fransa'da, Amerika'da yaşanınca üç maymunu oynadılar çünkü cibilliyetlerinde o var. Alman veya Amerikan polisinin göstericileri yerde sürüklemesi en sert şekilde müdahale etmesi hiçbir zaman polis şiddeti olarak tanımlanmadı. Sokakları işgal edenlere cici ve zeki çocuklar güzellemesi de yapılmadı. Mısır'da demokrasi katledilirken, darbeyle yüzde 52 ile gelmiş bir cumhurbaşkanı veya başkan indirilirken binlerce insan sırf iradelerine sahip çıktıkları için meydanlarda öldürürken bu medya organları sırra kadem basmıştı."
İHA