Darbe girişimine karşı koymak için Ankara'da Emniyet Müdürlüğü'ne giden ve bu sırada açılan ateş sonucu bacağından yaralanan Mustafa Ulu, o anları anlattı.
Gençlik ve Spor Bakanlığı'nda "gençlik lideri" olarak çalışan 31 yaşındaki Mustafa Ulu, 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın meydanlara çıkın çağrısına uyarak sokağa çıktı. Yüz binlerce kişi gibi ellinde Türk bayrağı ile darbe girişiminde bulunan askerlere karşı müdahale etmeye çalışan Ulu ve arkadaşlarının Ankara Emniyet Müdürlüğü yakınlarındaki köprüde önü kesildi. Yaklaşık 10 metre mesafeden darbeci askerler tarafından açılan ateş sonucu bacağından yaralanan Ulu, yakınlardaki bir hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Memleketi Tokat'a baba ocağına dönen Ulu, yaşadığı o anları anlattı.
"Tereddüt etmeden bizlere kurşun sıktılar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı sonrasında binlerce insanla birlikte meydanlara inmek için yola çıktıklarında önlerinin kesildiğini ifade eden Mustafa Ulu, "Darbe girişimi nedeni ile askerlerin yakınına giderek teslim olmaları gerektiğini, bu vatanda beraber yaşadığımızı, bir olduğumuzu ayrı gayrımızın olmadığını, bu işi sonlandırmaları gerektiğini defaatle söyledik. Yalnız askerlerden aldığımız karşılık "buradan dağılın yoksa sizleri vururuz" oldu. Bu arada bize korkutma amaçlı ateş ettiler. Biz de vatan savunması, içimizdeki yaşadığımız hissiyatın vermiş olduğu duygu ile beraber köprünün üzerine çıktık. Köprünün başına gittiğimde bir Fatiha ve İhlas okudum. Vatanımızın birlik ve beraberliğinin bozulmaması için oradaki vatandaşlarla dua ettik. Sonra kollarımızı açıp köprünün üzerinde barikat kuran askerlerin, zırhlı aracın önüne doğru yürüdük. Yaklaşık 10 metre kala dışarıda bulunan iki askerin yanı sıra zırhlı aracın içerisinden inen asker bize nişan aldı. Askerlerin her biri birimize nişan alarak bizleri vurdular. Bizim askerlere karşı bile o anda dilimizde dökülen ne küfür ne de hakaret oldu. Dilimizden dökülen asker elbisesi giymiş teröristlere "Aynı toprak, vatan, bayrak altında yaşıyoruz teslim olun. Eğer annenize, bacınıza, babanıza kurşun sıkıyorsanız bizi de öldürün" dedik. Onlar da tereddüt etmeden bizlere de kurşun sıktı. Vurulmak bir yana, şehit olmak, gazi olmak bir yana. İnsanın zoruna giden şey peygamber ocağında bulunan o insanların asker kıyafeti giyerek vatandaşa kurşun sıkmasını görmek insanın yüreğini acıtıyor. İnsanın yüreği acıyor, burkuluyor" dedi.
"Ağlamadım, tek zoruma giden şey onların bize ateş etmesi oldu"
Ulu, açılan ateş sonucu sağ bacağından yaralandığını ve çevredekilerin yardımı ile yakındaki bir hastaneye kaldırıldığını ifade ederek, "Nasibime düşen bacağımdan yaralanmak oldu. Kemiğimin alt kısmından giren kurşun diğer taraftan çıktı. O an ilk hissettiğim tek şey üzüntü oldu. Oraya asker olarak gönderdiğimiz kardeşimiz, ağabeyimiz, kimin evladının kendi kardeşine kurşun sıktığını görmek, o kurşunun acısından çok yüreğindeki huzursuzluk, vicdanındaki rahatsızlık insanı çok üzüyor. Ağlamadım, tek zoruma giden şey onların bize ateş etmesi oldu. Biz onları vatanımızı savunsun, ülkemizin huzurunu sağlasın diye askere gönderdik. Biz onlara her şeyimizi emanet ettik. Onlar bize gelip kurşun sıktı. İnsanın zoruna giden tek şey bu" diye konuştu.
"Şehit babası olmadık ama Allah'a şükürler olsun gazi babası, gazi ailesi olduk"
Darbe girişimi sonrasında çıkan olaylarda oğlunun yaralandığını yaklaşık 20 saat sonra öğrendiğini ifade eden eski Çevreli Belde Belediye Başkanı Hüseyin Ulu, "Buradaki övünç kaynağımız biz askere gönderirken oğlum şehitlik mertebesine ulaştığında üzülmeyiz, seviniriz dedik. Şehit babası olmadık ama Allah'a şükürler olsun gazi babası, gazi ailesi olduk. Bu bizler için övünç, gurur kaynağıdır. Çünkü demokrasi mücadelesinde sivil toplumun önemli bir gücünün olduğuna bugün Batı ve bütün dünya şahit oldu. Allah'ın izni ile Türkiye Cumhuriyeti'nde ezanlar susmayacak, bayraklar gönderden inmeyecek" ifadelerini kullandı.
İHA