Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, son dönemde çok tartışılan ‘Sarı Sendikacılık’ ve ‘Liyakat’ konuları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
“Sağlık çalışanları kendilerinden on kat fazla maaş alan temsil kabiliyetini yitirmiş sendika
temsilcilerinden medet umuyor” diye Demircan, “Çok ilginç metropol kentlerde resmen geçim mücadelesi veren, bir şekilde alt bölge tayin dönemlerinde büyük kentlerden ayrılmanın yolunu arayan kamu görevlileri sarı sendikalara olan desteklerinden de vazgeçmiyor. Geçtiğimiz toplu sözleşmeden tam bir fiyasko ile kalkan, daha önceki toplu sözleşmeyi tarihi kazanımlar (!) olarak ilan eden; Ağustos ayındaki toplu sözleşme görüşmelerine bir önceki taleplerini içeren ve harfi harfiyen aynı talepleri, kendilerine yakın buldukları haber ajansları aracılığı ile “memura % 85 zam” gibi haberler servis eden sözde sivil toplum örgütlerini anlamakta zorlanıyoruz” dedi.
Memur İçin Ev, Otomobil Almak Koca Bir Hayal
Demircan şunları söyledi, “Bundan on yıl önce konut edinebilen, otomobil satın alabilen arkadaşlarımız için bugün ev, otomobil satın almak koca bir hayalden ibaret. Yıllardır kamu görevlilerinin kredi, kredi kartı batağında olduğunu geçimini sürdürebilmek için muhakkak ek iş yapmak zorunda olduğunu dile getirmiştik, dile getirmeye de devam edeceğiz.Bizim dile getirdiklerimizi yetkili sendikanın dile getirmesi gerekirken onlar Aile Sosyal Politikalar Bakanlığında ek ders karşılığı çalışanlar için “fiilen çalışılan her dört saat için bir saat fazla ödeme” yapılmasını bir kazanım (!) olarak görüyorlar. Dikkatinizi çekerim “ek ders karşılığı çalışanlar” yani kadro yok, sözleşme yok, atama yok lakin yetkili sendika için övünç duyacağı bir saatlik kaynak var. Hatta yetkili sendika aslında kamu görevlilerinin muhtaçlıklarını, “ücretsiz taksi” hizmetleri (!) ile de tescil etti. Biz bunu bir hakaret olarak görüyoruz, onlar hizmet olarak görüyor, üyeleri de sanki kendilerine reva gibi görüyor. Defalarca müjdelediği “kreş” sorununa yasalarla, toplu sözleşmeyle çözüm bulamayan sendika işi ticarete dökmüş “sağlık sen kreşlerini” diline pelesenk etmiş, bunu da bir hizmet olarak görüyor. Soruyorum size kamu çalışanlarının cebinde çocuğunu kreşe verebilecek parası var mı?”
Kamu İdarelerine Liyakat Çağrısı
Demircan sözlerine şöyle devam etti, “Toplu sözleşme masasında öngörüsüz bir şekilde talep ettikleri oranı kazanım olarak kamu görevlilerine yansıtamadıkları gibi o günden bu güne kamu görevlisinin cebindeki yüz lira da altmış liraya düştü. Tabi bu oran da TÜİK verilerine göre. Yetkili sendika; Refah payı nerede? Beş yıl da size enflasyon farkının bir zam olmadığını öğrettik, enflasyon farkı niçin her ay ödenmiyor? Kendisini kabine üyesi zanneden sendika temsilcileri ile kamu görevlileri ancak bu kadar temsil edilebiliyor. Madem kabine üyesi gibi konuşuyorsunuz o şekilde davranıyorsunuz, burada kazanan kim? Onu da açıklayın da tüm muhataplarımız öğrensin. Hangi siyasi partiye olursa olsun kamu görevlilerinin menfaatlerini yerel yönetim kadrolarına veya milletvekilliği adaylığına değişmeyin, hak’kı hak sahiplerine teslim edin. Menzilinizi kamu görevlilerine çevirin. Buradan kamu idarelerine de liyakat çağrımız olacak. Bir vatandaş, bir kamu görevlisi ve yeri geldiğinde hizmet alan bir birey olarak liyakatin esas almanızı istiyoruz” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)