Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye, Irak ve Yemen'in durumunun ortada olduğunu belirterek, "Oradaki insanlar çatışmalardan, kargaşalardan, zalim rejimden kaçarak buralara geldiler. Bizim Diyarbakır'dan, İstanbul'dan, Hakkari'den Edirne'den başka bir vatanımız yok. Bu vatana hep birlikte sahip çıkacağız" dedi.
AK Parti İstanbul ve Diyarbakır Teşkilatlarınca, Sur ilçesinde bulunan tarihi Ulucami önünde, "Gönlümüz bir, soframız bir" sloganıyla iftar programı düzenlendi. Programa, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehdi Eker, AK Parti Milletvekilleri Galip Ensarioğlu ve Ebubekir Bal, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla, Sur Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Bilal Özkan, AK Parti İl Başkanı Muhammed Dara Akar ile çok sayıda vatandaş katıldı. Program, Kur'an-ı Kerim tilavetinin okunmasıyla başladı.
Programda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Diyarbakır'ın yeryüzünde çoğulculuğun, yani farklı inanç, kültür ve etnik unsurların birlikte barış içerisinde en uzun süre yaşadığı önemli bir şehir olduğunu belirterek, "Bütün hemşerilerimizin, bütün mümin kardeşlerimizin Ramazan'ını ve Kadir Gecesini tebrik ediyorum. İslam aleminin çok zorlu bir süreçten geçtiği, Ortadoğu'da yangınların çıkarıldığı, Müslümanların birbirine düşürülmeye çalışıldığı bir dönemde, bizim burada birlikte olmamız, bütün kardeşlerimiz, bütün vatandaşlarımız ve bütün İslam alemi için yapacağımız dualar inşallah birliğe, beraberliği, kardeşliğe ve huzura vesile olur" dedi.
"Birlik ve beraberlik duaları yapacağız"
Ardından konuşma yapmak üzere platforma davet edilen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise, programda birlik, beraberlik ve dirlik duaları yapacaklarını belirterek, "Ve hep beraber bu ülkenin, bu şehrin, bu coğrafyanın ve İslam ümmetinin geleceği için dualar edeceğiz. Bugün burada Diyarbakır'da sizlerle birlikte olmaktan, bu şehrin maneviyatını bir kez daha solumaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bugün öncelikle Eğil'e gittik, arkasından Suriçini ziyaret ettik, şehit sahabeleri ziyaret ettik, onların geçtiği dolaştığı yerlerde o manevi havanın nakşedilmiş olduğunu gördük. Suriçinin kısa süre önce yaşamış olduğu o yanlışlıkları, her tarafının yakılıp, yıkılmasının geride kaldığını ve halkımızın huzurla, güvenle sokakları doldurduğunu gördük" diye konuştu.
"Ramazan şuurları yenileme ayıdır"
Ramazan'ın sadece oruç tutmak, yemekten ve içmekten kesilmek olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Nihayetinde sofrada bir tas çorba içtiğimiz zaman doyuyoruz. Ramazan bizim muhasebe yapmamız açısından, toplumumuzu, milletimizi, Müslüman toplulukları gözden geçirmemiz açısından büyük bir fırsattır. Ramazan'da hep beraber bu imkanı yakalıyor, hem bireysel olarak ibadetlerimizde Allah'a daha fazla yakınlaşıyor hem de kendi kendimizi hesaba çekiyoruz. Neyi eksik, neyi fazla yapıyoruz, nerede hatamız, nerede noksanımız var. Aynı şekilde millet olarak, ümmet olarak hangi seviyedeyiz, onun hesabını yapıyoruz. Ramazan bu hesabı en güzel şekilde yapanlardan eylesin bizi. Ramazan yürekleri, zihinleri temizlemek ayıdır, şuurlarımızı yenilemek ayıdır."
"Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur"
Müslümanlığın esası olan Allah'ın varlığına, birliğine ve tek olduğuna yürekten inandıklarını anlatan Kurtulmuş, şu ifadelerde bulundu:
"Ayrıca Cenab-ı Allah'ın kainatı bir düzen ve birlik içerisinde yarattığına da inanıyoruz. Cenab-ı Allah bize ibadetlerimizi, Müslümanlıkta karşı karşıya kaldığımız sorumluluklarımızı hatırlatırken aslında tevhidin güzelliklerini bize gösteriyor. Bir Müslüman olarak neye bakarsak bakın Allah bize bir olmayı, beraber olmayı emrediyor. Aynı hedefleri gösteriyor. Fakirin, yoksulun, kimsesizin elinden tutmayı söylüyor. O zaman İslam'ın ibadetlerle bize gösterdiği bu tevhidi İslam'ın şuurlarımıza kazılmasıyla biz de kardeşlik, birlik ve beraberlik olarak göstereceğiz. Bu topraklar birlikte barış içerisinde yaşamanın sembol şehirlerinden biri olan Diyarbekir'e sahiptir. Ayrılık diye insanları birbirinden ayıran ne var. Cenab-ı Allah ayeti kerimede buyuruyor, "Allah sizleri bir ana babadan yarattı, bilişip tanışasınız diye. Kabilelere, etnik kökenlere, farklı halklara böldü. Ama hiçbirinizin mensup olduğunuz hüviyetiniz dolayısıyla birbirinden üstünlüğü yoktur. Türk'ün Kürt'e, Arap'ın Acem'e, zenginin fakire, beyaz tenlinin siyah tenliye hiç kimsenin birbirine üstünlüğü yoktur." Bu ayeti buradaki herkes biliyor. Müslüman olmanın şartı Kur'an'daki bütün ayetlere inanmak mıdır. Buna da inanıyoruz. Onun için üstünlük yok, ırkçılık yok, ırklara göre insanları bölmek yok. Hazreti Resul bir hadisinde buyuruyor ki, "Kim ırkçılık davası güderse benden değildir. Kim ırkçılık davası güderse ve onun için savaşırsa benden değildir." İşte sevgili kardeşlerim, böyle bir bilince sahip olan 1 milyar 700 milyon Müslümanın içinden bir grup olarak buradayız. Kimimiz Türk, kimimiz Kürt. Anadillerimizi etnik kökenlerimizi seçerek bugünlere gelmedik. Anadil ana sütü kadar helaldir. Biz insanların arasında dilleri, etnik kökenleri, tenlerinin renkleri dolayısıyla asla ayrım yapamayız. Eğer yaparsak Müslümanlığın dışına çıkmış oluruz. Yine bir ayeti kerimede Cenab-ı Allah buyuruyor ki, "Renklerinizin ve dillerinizin farklı farklı yaratılması Allah'ın varlığının, birliğinin işaretlerindendir." İşte Ramazan'da bunu bir kere daha anlıyor ve kavrıyoruz. İslam'ın gerçeği bu. Bu topraklardaki 80 milyon insanın inandığı bu. Ama maalesef pratiğe geldiğimizde İslam dünyası kan ağlıyor. Şöyle bir bakın, Fas'tan Endonezya'ya kadar çok geniş bir coğrafyada hep beraber yaşıyoruz. Allah'ın bütün nimetleri bu coğrafyada. Müslümanların olduğu yerde, yer altı yer üstü kaynakları var. Açlıkla, kıtlıkla boğuşmaktan maalesef ayakta duramıyorlar. Geçtik onu paylaşmayı ve yardımlaşmayı maalesef beceremiyoruz. Allah bize birliği, dirliği, kardeş olmayı öğretmişken, maalesef bakıyorsunuz İslam coğrafyasındaki insanlar etnik kabileler, ayrımlar üzerinden savaşlar yapıyor. Mezheplerini ve meşreplerini ayrıştırma vesilesi olarak kılıyor. Kültürlerini, etnik yapılarını ayrıştırma vesilesi olarak kullanıyorlar. Bunlardan tam da arınma mevsimi bu mevsimdir, Ramazan mevsimidir. Allah'a çok şükür sonuna geliyoruz. Her akşam sofralarımızda dua ettik, şimdi Kadir Gecesi geliyor. Dua edeceğiz. Bayramı da inşallah bayram gibi kutlayacağız. Allah birliğimizi, dirliğimizi, varlığımız, huzurumuzu ve en önemlisi onurumuzu korusun. Müslüman izzet yakışır, birlik yakışır, ayrışmak yakışmaz."
"Kardeşliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz"
Türkiye'de yaşayan hiç kimsenin, bu topraklar dışında gidecek başka bir yerinin olmadığına işaret eden Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'yi, Irak'ı görüyorsunuz, Yemen'i görüyorsunuz. Oradaki insanlar, oradaki çatışmalardan kargaşalardan, zalim rejimden kaçarak buralara geldiler. Bizim Diyarbakır'dan, İstanbul'dan, Hakkari'den Edirne'den başka bir vatanımız yok. Bu vatana sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Bu vatanın her köşesi hepimizindir. Hep beraber bu kardeşliği yaşayacağız ve bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Fitnecileri aramıza sokmayacağız. Sorunlarımızı konuşarak, kardeşçe, dostça çözerek yolumuza devam edeceğiz. İşte şu arkamızdaki Sur aylarca yakıldı, yıkıldı. Değer miydi, bunu yapanlar kendilerinden mi bunu yaptılar. Maalesef bu memlekette 40 senedir devam eden bu terör kimsenin hayrına olmadı. Yaklaşık 40 yılda bu ülke 1,5 milyon dolar maliyete katlandı. Bu maliyet olmasaydı bugün Türkiye'de hiçbir yoksul ve işsiz kalmayacaktı. Bu ağır faturayı artık ödemeyeceğiz. Bu ülkedeki 80 milyon birliğin, beraberliğin, kardeşliğin tadını almıştır. Bu tadı bozmayacağız. Kimse bir diğerine üstünlük taslamayacak, kimse bir diğerinin yanlışını bir şekilde kullanarak, fitneyi fesadı ortaya koymayacak. Kimse kardeşinin burnunun kanamasına müsaade etmeyecek. İnşallah bir müddet sonra şu Diyarbakır'ın sokaklarında herkes geçenin geç saatlerine kadar huzur içinde yaşayacak. İslam dünyasındaki bu harpler geride kalacak ve İslam dünyası huzur ve esenlik içerisinde olacak."
Konuşmaların ardından ezan okunmasıyla binlerce kişi hep birlikte iftar açtı. Program, İl Müftüsü Burhan İşliyen tarafından dua okunmasıyla sona erdi.
İHA