Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından organize edilen Suriyeli ve Iraklı kadın katılımcılara yönelik "Çocuk Yaşta Erken Evlilikler" konulu panel yoğun katılımla gerçekleştirildi.
Konya Ticaret Odası Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak katılan KTO Karatay Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kamil Alptekin, erken yaşta evliliklerin giderek azalsa da halen önemli bir toplumsal sorun olduğunu söyledi. Erken yaşta evliliği en az biri 18 yaşından küçük olan iki kişinin yasal ya da resmi olmayan bir şekilde evlilik bağıyla birleşmesi şeklinde tanımlayan Doç. Dr. Alptekin, erken yaştaki evliliklerin bedensel, ruhsal, ekonomik, hukuki, sosyal pek çok soruna neden olduğunu, karmaşık görüntüsüyle toplumu kısa ve uzun vadeli sonuçlarıyla etkilediğini öne sürdü. Ayrıca Doç. Dr. Alptekin, erken yaşta evliliklerin sağlıklı bir toplum için tehdit unsuru olduğunu, tarafların biyo-psiko-sosyal gelişimlerini tamamlamadan önce evlendikleri için eğitim ve istihdam olanaklarından mahrum kaldığını da belirtti.
Doç. Dr. Alptekin yaptığı sunmuda, "Türkiye'de TÜİK verileri ortalama her 5 evlilikten birinin erken yaş evliliği olduğuna işaret etmektedir. Erken yaşta evlilikler özellikle Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerimizin bazı kesimlerinde hâlen meşru bir sosyal olgu olarak görülmektedir. Ataerkil anlayışın, bu anlayış içerisinde eşitsizliğe dayanan toplumsal cinsiyet rolleri ile töre ve geleneklerin yaşamı biçimlendirdiği, akraba evliliklerinin yaygın olduğu eğitim ve refah düzeyinin düştüğü kapalı toplumsal yapılarda erken evlilikler daha çok boy göstermektedir. Toplumların erken yaş evlilikler için her zaman kendini sözde haklı gösterecek mazeretleri vardır. Türü ne olursa olsun erken evliliklerde aile yaşamı, eğitim durumu, ekonomik durum ve ataerkil toplum yapısının göz önünde bulundurulması gerekir. Erken yaş evliliklerinde her ne kadar her iki cinsin mağduriyet yaşasa da kızların yaşadıkları mağduriyetle daha fazladır. Halk arasında geçen "kız beşikte, çeyizi sandıkta', "demir tavında, dilber çağında', "15'inde kız ya erdedir ya yerde" gibi deyimler bir yönüyle kız çocuklarına göndermede bulunurken diğer yönüyle erken yaşta evliliklere de çanak tutmaktadır" dedi.
Erken yaşta evlilikler sonucunda bu çocukların en temel haklarından olan yaşama, eğitim, oyun, sağlık, barınma, güvenlik gibi haklarından mahrum bırakılmasının söz konusu olduğunu belirten Alptekin, sorunun genelde insan hakları, özelde ise çocuk ve kadın hakları sorunu olduğunu, temel hak ve özgürlüklerden doğan mahrumiyetlerin eğitimin tamamlanamayışı ile döngüsel bir özellik taşıyan yoksulluğu ürettiğini öne sürdü.
Doç. Dr. Kamil Alptekin, erken yaşta evliliklerin önüne geçebilmek için şu önerilerde bulundu:
"Töre ve geleneklerin yaptırım gücünün yüksek olduğu, ataerkil yaşamın hüküm sürdüğü toplumsal yapılar değişime, dönüşüme uğratılmadığı sürece soruna köklü çözümler üretilemeyeceği açıktır. Sorunun çok boyutlu yapısı çözümün de çok boyutlu ve çok sektörlü olmasını beraberinde getirmektedir. Erken evliliklerin önlenmesinde sosyal adaleti ve hak temelli yaklaşımları temele alan sosyal politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Kadınların eğitim olanakları artırılmalı, eğitime devam etmeleri yönündeki engellerle mücadele edilmelidir. Özellikle okul devamsızlığı olan veya zorunlu eğitime devam etmeyen okuldan ayrılan çocuklar yakın takibe alınmalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, aile planlaması ve erken evlilikler konusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi kaçınılmazdır. Bu faaliyetlere din görevlileri de katkı vermeli, medyadan azami ölçüde yararlanılmalıdır. Sorun görsel medyada kamu spotlarına taşınabilir; yasal olmadığı, tarafların suç işlediği ve bu işin bir cezasının olduğu görsel motiflerle işlenebilir.Erken evlilikleri önlemede başarılı olmanın yollarında birisi de elbette konunun muhatabı olan tüm kamu, yerel ve gönüllü kuruluşların iş birliği içerisinde olmasıdır."
İHA