Akademik çalışmalarını Din Sosyolojisi konusunda sürdüren Başbakanlık Başdanımanı Dr. Necdet Subaşı, Abant İzzet Baysal Üniversitesinde verdiği "İlahiyatçının Dünyası" isimli konferansta, Türkiye'nin en çok ötelenen bir konusu olarak İlahiyat meselesinin Türkiye'nin modernleşmesi meselesi ile doğrudan bağlantılı bir konu olduğunu belirtti.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Akşemseddin İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde Başbakanlık Başdanışmanı Dr. Necdet Subaşı'nın konuk olduğu "İlahiyatçının Dünyası" konulu konferans düzenledi. Konferansa AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hayrettin Öztürk, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Mollaibrahimoğlu'nun yanı sıra İlahiyat Fakültesi Öğretim üyeleri ile çok sayıda öğrenci katıldı.
Konferansta yaptığı konuşmada, Osmanlı siyasi yönetiminin dine bakış açısının kaynağını üç kriterin oluşturduğunu ifade eden Subaşı, "Meşruiyet, yani kararlar dini bir gerekçeye dayandırılırdı. Atıf zinciri, dini gerekçelerin referansları önemliydi. Kuşatıcı çerçeve yani anlam dünyası, toplumun en üst kesiminden en alt kesimine kadar olup bitenleri kavrama ve değerlendirme, din ile kuvvetli bir bağa sahipti" dedi.
Konuyu kapsamlı olarak analiz eden Niyazi Berkes, Kemal Karpat, Bernard Lewis, Şerif Mardin gibi entelektüellerin, Türkiye'nin modernleşme sürecinde, din konusunda Osmanlı'daki bu üç temel kriterin, elitler tarafından değiştirilmeye çalışıldığını söylediklerini ifade eden Subaşı, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki İlahiyatçı tipolojisinin bu sebeple çok farklı olduğunu ifade etti.
Subaşı, "Bugün ise ülkenin dini gerçekliği oldukça parçalı bir görünüm arz ediyor. Dini karakterlerin bir 50 yıl öncesine nazaran çok değiştiğini gözlemliyoruz. İlahiyatçı denildiğinde tek tip bir eğilime dayanan bir analiz yapamıyoruz. Ancak toplumun ise ilahiyatçı dendiğinde din konusunda daha çok takva ve liyakat beklentisi taşıdığı da sosyolojik bir gerçek" şeklinde konuştu.
İHA