Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerimde: Bana duâ edin, kabul edeyim!” buyuruyor.
Bu ayeti okuyan bir kimse, “Birçok defa duâ ediyoruz, kabul olmuyor. Neden duâlarımız kabul olmuyor?” diye düşünebilir, hem vesveseye ve şüpheye düşebilir. Çocuğumuz bizden ağır, zararlı birçok şey ister. Ona cevap verilir, ama, istediğinin aynısıyla değil. Ya daha faydalısı veririz veya tehir erteleriz.
Bediüzzaman Sözler isimli eserinde:
“Eğer desen: “Bir çok defa duâ ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki, âyet umumîdir… her duâya cevap var ifade ediyor.”
“Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her duâ için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenâb-ı Hakk’ın hikmetine tâbidir. Meselâ: Hasta bir çocuk çağırır: ‘Ya Hekim! Bana bak.’ Hekim: ‘Lebbeyk!..’ der… ‘Ne istersin?’ cevap verir. Çocuk: ‘Şu ilâcı ver bana.’ der. Hekim ise; ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.
DULARIN KABULÜ İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Öyle vakit vardır ki Allah (c.c)'un kullarının dualarını asla geri çevirmediği bilakis kabul ettiği zamanlarda semanın kapıları açılır ve edilen dua Allah'a ulaşır. Bizlerde içten ve samimi bir şekilde Allah'tan isteyeceğimiz gerek dünyevi gerek ahiretlik isteklerimizin kabul olması için mübarek vakitleri ve günleri kollamalı, bol bol ibadetlere yoğunlaşarak duada bazı ön şartları yerine getirebiliriz.
-Abdestli olunabilir,
-Dua sırasında kıbleye dönük olunabilir,
-Dua ettikten sonra sünnet olan davranışı yani elleri yüzüne sürme gerçekleştirilebilir,
-Kısık sesle içten bir şekilde dua edilebilir,
-Korku ve ümit arasındaki bekleyişle dua edilebilir.
Dört yerde semânın kapıları açılır ve duâya icâbet olunur:
Allah yolunda saf bağlandığı zaman.
Yağmur yağarken.
Namaz kılınırken.
Kâ’be görüldüğü zaman. (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 3337)
DUALARIN KABULÜ İÇİN İSMİ AZAM DUASI:
Sahabeden Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlatıyor; Efendimiz (SAV), bir gün camiye girdi. Bir sahâbî namaz kılıyordu. Bu sahâbî namazdan sonra dua etmeye başladı ve duasında şöyle diyordu:
"Allah'ım! Her türlü övgü sana mahsustur. Senden başka ilâh yoktur. (Sen), mennânsın/çok nimet verensin, gökleri ve yeri yokken var edensin, celâl ve ikram sahibisin, ey yaşayan, diri, canlı, ölümsüz, ezelî ve ebedî olan; zatı ile kaim olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, uykusu ve uyuklaması olmayan, varlıkları yöneten, koruyan ve ihtiyaçlarını üstlenen Allah'ım! cümleleri ile sana dua ediyor, senden talepte bulunuyorum."
Bu duayı mübarek kulağı ile duyan Peygamber Efendimiz (sav);
"Bu kimse, Allah'ın ism-i a'zâm'ı ile dua etti ki ism-i a'zâm ile dua edildiğinde Allah bu duayı kabul eder ve bu isimle istenince Allah verir" (Hâkim, De'avât, I, 504; Ebû Ya'lâ, Zikir ve Dua, No:1124) buyurdu.
DUASI KABUL OLUNAN KİŞİLER
- Dönünceye kadar hacının duâsı.
- Evine gelinceye kadar gazinin duâsı.
- İyileşinceye kadar hastanın duâsı.
- Bir de kardeşin kardeşine gıyabında ettiği duâ.
Bunlardan en çabuk kabul olunan duâ kardeşin kardeşine gıyabında ettiği duâdır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağir, no: 915)