Uluslararası Bal Komisyonu Kongresi Eş Başkanı Aslı Elif Tanuğur Samancı, sahte bala yönelimin arttığını belirterek, "Dünyada üretilen balın yüzde 25-30'u sahte olarak uluslararası ticarette dolaşıyor. Bilimsel analizleri geçebilen sahte bal üretiliyor" dedi.
Türkiye'de ilk kez düzenlenen Uluslararası Bal Komisyonu Kongresi, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde, 10 farklı ülkeden gelen bilim insanının katılımıyla gerçekleştirildi. Kongrede, arı ürünleri ile ilgili kalite sorunları, hile, orijin değiştirme, veteriner ilacı ve pestisit kalıntılarının tespiti ilgili yasal düzenlemeler, kovandan sofraya iyi arıcılık uygulamaları, arı ürünlerinin özellikleri ve sağlık etkileri konuları tartışıldı.
Uluslararası Bal Komisyonu Kongresi Eş Başkanı Aslı Elif Tanuğur Samancı, Türkiye'de olduğu gibi dünya genelinde de arıların sayılarının azaldığına dikkati çekti.
Bu sorunun bal üretiminin düşmesine de neden olduğunun altını çizen Samancı, "Arıların ölmesinin ana nedeni yavaş yavaş hissetmeye başladığımız iklim değişiklikleridir. Bu değişiklik hem arının genetiğine zarar veriyor, bir de zirai ilaçlarda arılarda arılara ciddi zarar verebiliyor. Bu iki önemli faktör arılarımızın giderek yok olmasına yol açıyor. Böyle olunca ilk etkilenen şuan fazla hissetmediğimiz bal üretimidir. Bal üretimi ciddi anlamda düşüyor. Üretimin azalması da sahte balın daha fazla üretilmesi anlamına geliyor" dedi.
"Yüzde 25-30 sahte"
Şuanda dünyada ve Türkiye'de üretilen balın yüzde 25-30'unun sahte olarak uluslararası ticarette dolaştığının altını çizen Samancı, "Bu çok büyük bir problem. Her geçen gün oranı ve miktarı artıyor. Sahte bal üreticilerinin amacı bilimi yanıltmak. O nedenle bilimsel analizleri bile geçebilecek yöntemleri uyguluyorlar. Öyle firmalar var ki istenilen renk ve kokuda ballar üretip satabiliriz iddiasındalar. Orijin değiştirme büyük sorun. Çin ballarında çok büyük sahtecilik ve problem var. Ama Çin ballarının bazı ülkelere girişi yasak. Ama bu ballar farklı ülkeler üzerinden girebiliyor. Sonuçta bu sahte bal bir şekilde tüketime giriyor, raflara ulaşıyor. Bal olmayan ürünler bal adı altında satılıyor. Bu da arıcılığa büyük bir zarar veriyor" ifadelerine yer verdi.
"Sahte balı analizle anlamak zorlaştı"
Sahte balda bilimin bile yanıltılmaya çalışıldığına değinen Samancı, "Tüketici nasıl anlayacak derseniz, maalesef bunun bir yöntemi var. Bilim bile bugün bunu anlamakta zorlanıyor. Sadece analiz yaparak balın sahte olup olmadığını anlamak, neredeyse imkansız hale geldi. Balın içinde doğal olarak bulunan enzimlerin bile dışarıdan katıldığı, renk ve tadın verildiği dönemdeyiz. En doğru ve sağlıklı yöntem kovandan itibaren üretimi takip etmektir. Yani sözleşmeli arıcılık modeline geçmektir. Aksi halde analizle işin içinden çıkmak günümüzde imkansız hale geldi" dedi.
"İngiltere'de satılan balın yüzde 60'ı sahte"
Kongrede arı ölümü ve sahte bal üzerinde önemle durduklarını aktaran Samancı, "Geçen yıl İngiltere'de satılan balın yüzde 60'ının sahte bal olduğu ifade edildi. Ciddi bir oran. Avrupa ürünleri en fazla denetleyen, en fazla analiz yapan bir bölge. Buna rağmen bu sorunun yaşanıyor olması, sorunlarımızın olduğunu ve olacağını gösteriyor" diye konuştu.
"Yüzde 95'inde propolis çıkmadı"
İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Ürünleri Mükemmeliyet Merkezi'nde yaptıkları bir test çalışmasından bilgiler veren Samancı, "2013 yılından beri dünyanın çeşitli ülkelerinde raflarda propolis (arıların ürettiği yapışkan, reçinemsi bir madde) adıyla satılan ürünleri toplayıp analiz ettik. 60 ülkeden alınan 60 numunelerin yüzde 95'inde ya hiç propolis çıkmadı, ya da çok az miktarda çıktı. Yüksek oranda propolis içren ürünler gibi raflarda satılıyor. Gerçekte sadece 3 üründe propolis tespit edebildik. Sadece balda değil, arı sütü, polen ve propoliste de bu sahtekarlık yoğun oranda devam ediyor. 23 numunede ülkemizden alındı ve analiz edildi" dedi.
Samancı, arı ürünlerinin üretiminde yasal bir boşluk olduğunun altını çizerek, mevzuat ve denetim gerekliliğini vurguladı.
"Türkiye'de arıcılık yaşlanıyor"
Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Ziya Şahin, baldaki kalite kriterlerinin çok önemli olduğunu belirterek, arıların sayısının artmasına rağmen flora sayısının azaldığından yakındı.
Kırsalı güçlü tutabilmek için her bir kovan sayısı kadar bal alanlarının arttırılması gerektiğinin altını çizen Şahin, "Arıcılığa ilgi azalmıyor ama arıcılık yaşlanıyor. Gençler para kazanamıyor. 14 liraya mal ettiğiniz malı 9 liraya piyasaya satarsanız gençler bu işi yapmaz. Gençleri arı kovanı anlamında destekleme kadar, flora alanı da arttırmalıyız" diye konuştu.
"Balın yüzde 80'i orman alanından"
Türkiye'de kayıtlı ve kayıtsız yaklaşık 80 bin arıcı olduğunu kaydeden Şahin, "400 bin insan bu işten ekmek yiyor. Koloni sayımız 7 milyon 900 bin. Dünyadaki kilometrekareye en fazla kovan düşen Türkiye'dir. Geleceğimizi tehlikede değil ama önlemlerimizi almalıyız. Biz balımızın yüzde 75-80'ini orman alanlarından elde ediyoruz. Bu alanların sayısı arttırılmalı. Çam, kekik ve geven dikiliş alanı arttırılmalıdır" ifadelerine yer verdi.
İHA