İstanbul'da düzenlenen 2. Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı'nda (Breastanbul 2016) dünyanın önde gelen kanser uzmanları bir araya geldi.
10-12 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenen Breastanbul 2016'ya Amerikan Meme Cerrahları Derneği, Uluslararası (Dünya) Meme Bilimi Derneği, Uluslararası Kanser Kontrol Birliği, Uluslararası (Dünya) Meme Cerrahi Derneği, Afrika Meme Kanseri Vakfı, Avrupa Meme Cerrahları Yeterlik Kurulu, Yunan Meme Bilimi Akademisi, Yunan Meme Cerrahisi Derneği, Romanya Meme Cerrahisi ve Onkolojisi Derneği, İsrail Meme Cerrahisi Derneği, Avrupa Onkoloji Enstitüsü, Avrupa Meme Bilimleri Akademisi, Avrupa Parlamentosu Sağlığa Eşit Erişim Komisyonu, Avrupa Meme Uzmanları Derneği ile Avrupa Cerrahi Onkoloji Derneği yetkilileri katılıyor. Kongrede yurt dışından yollanan 200'e yakın tebliğ sunuluyor ve tartışılıyor.
'Ülkemizde 12 kadından 1'inin yaşamları boyunca meme kanseri ile karşılaşma riski var'
Prof. Dr. Cihan Uras, Prof. Dr. M. Bahadır Güllüoğlu, Prof. Dr. Gül Başaran,Uzman Hemşire Violet Aroyo, Prof. Dr. Alexander Mundinger ve Prof. Dr. Mahdi Rezai, düzenledikleri basın toplantısı ile kongre hakkında bilgi verdi. Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu söyleyen Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Cihan Uras, "ABD'de 8 kadından 1'i, ülkemizde 12 kadından 1'inin yaşamları boyunca meme kanseri ile karşılaşma riski var. Bu konuda farkındalık çok önemli. Kadınların bunun farkında olması ve bu nedenle meme kontrolüne düzenli olarak gelmelerinin altını çiziyoruz. Kendi kendini muayene, hekim tarafından muayene ve belli yaştan sonra tarama tenkitlerine girmeleri erken tanının olmasını sağlıyor. Erken tanı bu hastalıktan kurtulmalarını sağlıyor. Bugün meme kanseri tedavisinde çok önemli gelişmeler var. Özellikle hem tanısı hem de tedavisinde gelişmeler var. Bunun sayesinde kadınlara erken teşhis koyuyoruz ya da erken teşhis olmasa bile en iyi tedavi şekillerini uygulayarak bu hastalıktan ölmelerini engelliyoruz" dedi.
Meme kanserinin ortaya çıkma sebeplerini sıralayan Prof. Dr. Uras, "Meme kanserinde çok faktörler var. Bunlardan birisi genetik faktörler. Bu çok önemli. Tümünde henüz ispatlanmış genetik faktörler yok. Sadece BRCA1 ve BRCA2 denen iki gen var. Bu genlerde mutasyon varsa kadınlar ciddi riskle karşı karşıya. Bu grup tüm meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor. Henüz yüzde 90'ı tespit edilmiş gen yok. Bu konuda ilerlemeler var. İleride belki daha farklı genler de bulunabilecek. Kadının ailesinde meme kanseri olmaması, meme kanseri olmayacağının göstergesi değildir. Ailesinde meme kanseri varsa artmış bir riskin göstergesidir. Risk faktörü olarak doğum yapmamış olmak, erken adet görmek, geç menopoza girmek, hormon ilaçları kullanmak, sigara içmek, alkol almak gibi birçok risk faktörü söz konusu. Kadınlar bu risklerden kurtulmak ve riski azaltmak için spor yapmaları ve kötü alışkanlıklardan kaçınmalarını öneriyoruz" dedi.
'Meme kanseri tedavisinde önemli ilerleme kaydedildi'
Meme kanseri tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedildiği bilgisini veren Prof. Dr. Uras, "Cerrahiler daha küçüldü. Özellikle estetik görünüme önem verildi. Onkoplastik cerrahi dediğimiz estetik ile kanser cerrahisini birleştiren cerrahiler ortaya çıktı. Memeye yeni meme yapma ameliyatlarının sayısında artış oldu. Kemoterapide de çok büyük ilerlemeler kaydedildi. Her hastaya mümkün olduğunca kemoterapi yapmıyoruz. Bir takım tümörün genetik yapılarını inceleyerek, kemoterapi gereken ve gerekmeyen durumu ayırt edebiliyoruz. Kemoterapi gerekmeyen gruba gereksiz yere bu tedaviyi yapmıyoruz ve diğer tedavi şekillerini uyguluyoruz. Hormon tedaviler uygulayabiliyoruz. Akıllı ilaç tedavileri uyguluyoruz. Her kadının tümörüne göre ayrı bir tedavi protokolü çiziyoruz. Eskisi gibi tek tip standart tedavi yapmıyoruz. Bu sayede de tedavide çok başarılı olarak bu kanserden ölümleri engelliyoruz" şeklinde konuştu.
"Tedavide iyi durumdayız"
Ülkemizin meme kanserinin tanısı ve tedavisi konusunda gerek ABD, gerek Avrupa'dan kesinlikle geri noktada olmadığını söyleyen Prof. Dr. Uras, birçok yerde daha ileri bir noktada olduğumuzu belirtti.
Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Bahadır Güllüoğlu ise, kongre hakkında şu bilgileri verdi:
'Kongre uluslararası bir kongre. 2014'de ilkini yaptık. Dünyada bu tarz uluslararası 3-4 tane kongre var. Bu kongrenin amacı; coğrafi olarak bu bölgenin insanları yani Kuzey Afrika, Orta Doğu, Balkanlar, Karadeniz ülkeleri olmak üzere yaklaşık 30-38 tane ülkeyi bir araya getirebilmek. Bu ülkelerin dernekleri, hastaları, hasta hakları dernekleri, toplum gönüllüleri ve hekimleri bir araya getirmek. Yaklaşık 3 gün boyunca çeşitli alanlarda yani meme kanserinin çeşitli alanlarında; cerrahi, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji, radyoloji gibi konularda tartışabilmek yeni bilgileri bir araya getirebilmek. Mottomuz ise, herkesin tecrübesini liderlerin fikirleriyle bir araya getirebilmek. Böylece en uygun tedavi modellerini kendi ülkelerine döndükleri zaman uygulayabilmelerini sağlamak. Bu sadece Türkiye için değil. Diğer amacımız kişiler arasında ilişkileri en iyi hale getirebilmek. Gelecekteki gelişmeler için üreticilik ve inovasyon için insanların birbirlerini tanıması çok önemli. Başka bir fırsatta tanıyamayacağınız insanları burada tanıyabilirsiniz.'
İHA