Milli mücadele döneminden bugüne kadar tarihin her döneminde kahramanlık destanı yazan Erzurum, demokrasi nöbetinin beşinci gününde meydanları ve sokağı yine boş bırakmadı. 15 Temmuz gecesi 97 yıl önce yaptığı gibi Anadolu'ya örnek olacak demokrasi direnişini başlatan Dadaşlar, seher vakti teheccüd ve hacet namazları kılarak, okunan 25 bin Yasin-i Şerifi şühedaya ulaşan kahramanlarımızın aziz ruhlarına hediye etti. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Yakutiye Kent Meydanı'nda halka hitaben yaptığı konuşmada, demokrasi nöbetlerinin milli iradeye adeta güç verdiğini ifade etti. Başkan Sekmen, şunları kaydetti: "Erzurumlu kardeşlerime cefakâr, vefakâr ve kadirşinas gayretinden ötürü şükran ve minnetlerimi sunuyorum. Dadaş zor günlerin adamıdır, dadaş nöbet adamıdır. Dadaş vatan deyince, millet deyince, demokrasi deyince koşar. Ülkemiz büyük bir badire atlattı. Zor bir dönemden geçiyoruz. Bu milletin yeniden büyük Türkiye olmasını istemeyenler, yeniden milli ve manevi değerlere bağlı olmasını istemeyen dış güçler ve onların içerideki kuklaları bu milletin önünü kesmek için yoğun bir gayret gösteriyor. Ama bilmiyorlar ki, bu millet aynen Çanakkale'de olduğu gibi tek bir kişi bile kalsa o elindeki top mermisini "Ya Allah Bismillah" diyerek hazneye götürüp koyar, yedi düvelin gemilerini Çanakkale Boğazı'nda batırır ve yeniden bir milletin doğuşunu haykırır. Bu millet böyle bir millettir. Silahlı kuvvetlerimizin içerisindeki bir grup cunta bütün bu işleri planlarken şunu aklına getirmedi. Bu millet öyle bir millet ki, "Bedrin Aslanları" gibi bir şahlandı mı, "Ya Allah Bismillah" deyip bir kükredi mi onun önünde dağlar, taşlar bile duramaz. İşte o akşam 81 vilayetimizde bu hareket başladığı zaman, demokrasi nöbetinin öncülüğünü Erzurum'dan Dadaşlar yaptı. Yüz binlerce Dadaş bir anda Cumhuriyet Caddesi'nde toplandı. Dadaşlar Erzurum'dan Ankara'ya ve bütün Türkiye'ye seslendi. Dediler ki, "Bakın biz Doğu Anadolu'nun serhat şehrinde Dadaşlarız. Ya Allah Bismillah diyerek bir kükredik mi önümüzde kimse duramaz. Bu milletin öz parasıyla alınmış o tanklar, tüfekler bu milletin öz evladına asla doğrultulmaz." İşte biz böylesine asil ve necip bir milletiz."
"BİR OLACAĞIZ, DİRİ OLACAĞIZ, İRİ OLACAĞIZ…"
Başkan Sekmen, konuşmasında milli iradenin önemine vurgu yaptı. "Biz biliriz ki, bizim Mehmetçiğimiz silahını ancak düşmana doğrultur ve kahpece de yaklaşmaz. Ama bu kahpeler var ya bu kahpeler, içimizdeki bu hainler, bu uşaklar var ya bu satılmış uşaklar bu silahları benim Mehmetçiğime, benim Genelkurmay Başkanıma, benim Kuvvet Komutanlarıma, benim Türk Silahlı Kuvvetlerimin mensuplarına yönelttiler" diyen Sekmen, şöyle devam etti: "Emniyet mensuplarımızın kurumlarına bombaları bıraktılar. Milli iradenin karargâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bombalamaya cesaret ettiler. Bunlar böyle hain… Bunun için etrafınızda bunlara destek veren, bunlarla beraber olan kim varsa bunları güvenlik güçlerimize bildirin. Bu hainlerden ne kendilerine, ne vatana, ne millete bir hayır gelmez. Bir insan yaşadığı ülkenin kurumlarını, vatandaşlarını bombalıyor, onlara kurşun sıkıyorsa biz bunun adına "terörist" deriz, bunlar teröristtir. Bunun için siz meydanlarda demokrasi nöbeti tutan kıymetli kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum. Ne hazindir ki bir avuç hain azınlık maalesef bize bu günleri yaşattı. Ama biz biliriz ki, olan her şerde bir hayır vardır. Çünkü uyanmamıza, çünkü bu hainlerin tanınmasına fırsat verdiler. Şimdi bu hainler bir bir temizlenecek, bir bir ayıklanacak ve gerekli cezayı devletimizin yasaları, devletimizin kurumları verecektir. Tabi bizler de uyanık olacağız, uyanık olacağız. "İdam istiyoruz" diye haykırıyorsunuz. Elbette ki bizler biliriz ki demokrasilerde halkın talepleri önemlidir. Halkın isteklerine, arzularına kulak verilir. Biz sizlerin bu arzularını mutlaka ilgili yerlere ulaştıracağız. Cumhurbaşkanımız Başkumandanımız, "Türkiye Büyük Millet Meclisi benim önüme bu kararı getirirse, ben de altına imzayı atarım" dedi. İnanıyorum ki Cumhurbaşkanımız Başkumandanımız önüne gelecek böyle bir kararı onaylayacak ve bu hainler gerekli cezaya çarpıtılacaklardır. Elbette ki devlet bu hainlere karşı hukuk ve yasalar içerisinde hareket edecektir. Bu hainler, üzerlerine benim Mehmetçiğimin, benim gözbebeğim olan Türk Silahlı Kuvvetlerimin elbiselerini giyerek, ekmeğini yiyerek bu vatana ihanet ettiler. Bunun için bu hainlerden bunun hesabını soracağız. Bu hainler yıllarca bu milletin zekâtını, sadakasını, yardımını topladılar ve bunları da oralara aktardılar. "Biz devlete bağlı, millete bağlı hayırlı evlat yetiştireceğiz" dediler ama milletin evlatlarını yine milletin evlatlarıyla, milletle karşı karşıya getirdiler. Bu hainlerden ihanetlerinin hesabını sizlerle beraber mutlaka soracağız."
"HAİNLERİN KÖKTEN TEMİZLENMESİ İÇİN ADLİ KOLLUKLARA BAŞVURALIM"
Sekmen, vatan hainlerine gereken cezanın verileceğini ifade ederek, "Hainlere asla ve asla acımayacağız" dedi. Başkan Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnanıyorum ki bundan sonra daha iyi adımlar atılacak. Sizler de bunlardan olan tanıdıklarınızı, bildiklerinizi mutlaka ihbar edin. Belgeye dayandırarak mutlaka ilgili makamlara, valiliğimize, emniyetimize, adliyemize bildirin. Acımayın! Derler ki, "Acırsan, acınacak duruma düşersin." Artık bu millet bir daha oyuna gelmemeli. Bir daha bu millete ihanet eden, bu milletin canına kasteden, bu milletin göz bebeği kurumlarına kasteden hainlere asla acımayacaksınız, ilgili makamlara bildireceksiniz. Kurumlarımız bunları ayıklar, suçsuz olanları serbest bırakır, suçlu olan hainlere de gerekli cezayı verir. Sakın asla, "Ban yapmayayım, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" demeyelim ve bu hainlerin temizlenmesi için gerekli çabayı, gayreti hep beraber gösterelim. Biz bayrağımız için, vatanımız için, milletimiz için, devletimiz için mutlaka canımızı seve seve veririz. Diyor ki şair, "Bu ezanlar ki, şahadetlerin dinin temeli / Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli" Bu ezanları susturmak isteyenler var. Bu tip hainler ülkemizi peşkeş çekecekler. Aziz milletimiz, Mehmetlerimiz, Ahmetlerimiz, Ayşelerimiz, Fatmalarımız bu oyuna gelir mi? Nene Hatun, düşmanın Erzurum'a yaklaştığını duyunca kundaktaki üç aylık bebeğini evde yalnız bırakıyor, "Ya Allah Bismillah" diyerek düşmanla savaşmak için Aziziye Tabyaları'na koşuyor. Biz böyle bir milletiz. İnanıyorum ki Erzurumlu Dadaşlar, bu iş rayına oturuncaya, bu hainler tamamen temizleninceye kadar meydanları terk etmeyecek, uyumayacak ve hep beraber bu nöbeti devam ettireceğiz. Siz aziz hemşerilerime, kahraman Dadaşlara şükranlarımı sunuyorum, tebriklerimi sunuyorum. Siz asil insanlarsınız. Siz öyle arif insanlarsınız ki, oynanan oyunların hemen farkına varıp, gereğini en iyi şekilde yerine getirdiniz. Cumhurbaşkanımıza Başkumandanımıza sesleniyorum. Diyorum ki, "Sizin canınıza kastetmek isteyen hainler vardı. Allah o hainlere fırsat vermedi. Biz de bunun için, gerek sizlere gerekse de vatanımıza ihanet etmek isteyen hainlere ve destekçilerine fırsat vermeyeceğiz. Erzurum Başkomutanının izindedir."