Erzurum Sivil Toplum Platformu (ESTP) Başkanı A. Mustafa Güvenli, "Biz gözümüzü batılı ülkelere çeviriyoruz ama Arakan'daki vahşet karşısında sorulması gereken asıl soru: "İslam coğrafyası nerede?" olmalıdır" dedi.
Arakanlı Müslümanların karşı karşıya kaldıkları vahşete STK'lardan tepki yağmaya devam ediyor. Erzurum Sivil Toplum Platformu Başkanı A. Mustafa Güvenli de, konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. Güvenli, uluslararası topluma sık sık yapılan çağrılarla hiçbir sonuç elde edilemediğine vurgu yaparak, "Bütün bu sorunların esas müsebbibi İslam coğrafyasının kendisidir. İslam coğrafyası Arakan'la ilgili ne yapıyor, Myanmar'la ilgili ne yapıyor? Maalesef böyle bir dağınıklığın neticesinde kenarda köşede kalmış Müslümanlar katlediliyor. Bizim esas tepkimiz İslam coğrafyasınadır. Batı zaten bunu planlı şekilde işletiyor. Biz hala diyoruz ki "Uluslararası toplum nerede?" Daha kaç çocuğun katledilmesi gerekiyor? Arakan'da kayıplar 3 bini aştı. İslam coğrafyasından hiç ses yok. Bu iş çözülecekse İslam coğrafyasının kendisine çeki düzen vermesiyle çözülecektir." diye konuştu.
Asıl sorgulanması gereken İslam coğrafyasıdır
Batılı ülkelerin İslamofobi adı altında yıllardır Müslümanlara karşı kin ve nefret ortamı oluşturmaya çalıştığını dile getiren Güvenli, "Bunu bizzat batılı ülkeler yapıyor, batılı yöneticiler yapıyor. Hatta bu yöndeki çabalar öylesine abartılıyor ki; Venedik'te bir belediye başkanı çıkıyor ve "meydanda Allahü Ekber" diyeni indirin!" diye emir veriyor. Bu yaklaşım bile batının ve batılıların İslam'a ve Müslümanlara karşı bakış açısını ortaya koymaya ziyadesiyle yetiyor. Ve manzara böyleyken biz kalkıyoruz, Arakanlı Müslümanlar için uluslararası topluma sesleniyoruz, batılı ülkelere sesleniyoruz. Esasen sorgulanması gereken İslam coğrafyasıdır. Katledilenler mazlum Müslüman çocukları. Suriye'nin geldiği noktada yüz binlerce masum çocuğun katledilmesini aynı cenah büyük bir keyifle izliyor. Maalesef Arakan konusunda da asıl soru "İslam coğrafyası nerede, ne iş yapıyor'dur. Biz hala Batı'ya bakıyoruz. Filistin bir Arap ülkesi. Dili, dini, ırkı aynı olan 22 Arap ülkesinden birisi, peki diğer 21'i nerede?" şeklinde konuştu.
Myanmar'daki vahşete sessiz kalanların dili, dini ve ırkı ne olursa olsun bu insanlık suçuna ortak olduklarını kaydeden Güvenli, "Bölgede yaşayan Müslüman halk zorunlu göçe tabi tutulmakta, işkenceler, tecavüzler ve katliamın sonuçları yürekleri dağlamaktadır. Üstelik bu katliam, zulüm ve işkenceler, uluslararası kuruluşların gözleri önünde cereyan etmektedir. Ancak sözde gelişmiş ülkeler ve uluslararası kuruluşlar, yaşanan insanlık dışı saldırılara karşı etkili bir yaptırım getirmemekte direnmektedirler. Bunun sebebi gayet açıktır; çünkü katledilenler Müslümandır ve aslında bu İslam'a karşı verilen bir savaştır. Müslümanlar olarak bizlerin bu vahşete müdahale etmelerini batılı ülkelerden ve uluslararası kuruluşlardan bekliyor olmamız ise, işin en garip tarafıdır. Zira bu yangını çıkaran ve tüm İslam coğrafyasını sarmasını arzulayanlar zaten batılılar ve batılı ülkelerdir. Biz ise, yangını çıkaranlardan bu ateşi söndürmelerini bekliyoruz. Bu akıl alır bir iş değildir. Dolayısıyla İslam ülkeleri olarak toplarlanmanın ve kendimize çekidüzen vermemizin vakti gelmiştir. Biz bunu başaramazsak, Arakan'da akan kan durmayacağı gibi, İslam coğrafyasını saran ateş de dinmeyecektir." ifadelerini kullandı.
İHA