Fazla Üzüntü Gibi Fazla Mutluluk Da Kalbe Zararlı

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Aydoğdu, ani ve aşırı üzüntü gibi ani ve aşırı mutluluğun kalbe zarar verdiğini...

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Aydoğdu, ani ve aşırı üzüntü gibi ani ve aşırı mutluluğun kalbe zarar verdiğini söyledi.

TKD'nin 32'nci Uluslararası Katılımlı Türk Kardiyoloji Kongresi, Antalya'nın Turizm beldesi Belek'te başladı. Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC), Amerikan Kardiyoloji Koleji (ACC), Avrupa Kalp Yetersizliği Birliği (HFA), Avrupa Aritmi Birliği (EHRA) gibi uluslararası dernekler, Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği, Türk Pediyatrik Kardiyoloji Derneği, Türki Cumhuriyetler, Balkanlardan ve dünyanın birçok ülkesinden gelen kardiyologlar TKD'nin 32'nci Uluslararası Katılımlı Türk Kardiyoloji Kongresi için Antalya'da buluştu.

32'nci Uluslararası Katılımlı Türk Kardiyoloji Kongresi'nin basın toplantısı, TKD Gelecek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, TKD eski Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, TKD Yönetim Kurulu üyeleri, Prof. Dr. Adnan Abacı, Prof. Dr. Engin Bozkurt, Prof. Dr. Sinan Aydoğdu, Prof. Dr. Necla Özer, Prof. Dr. Meral Kayıkçıoğlu, Prof. Dr. Ömer Göktekin'in katılımıyla gerçekleştirildi.

"Türklerin kalbi Avrupalılardan 10 yıl önce yaşlanıyor"

TKD ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Mahmut Şahin, kalp damar hastalıklarının dünya ve Türkiye'deki son durumu ile ilgili bilgiler paylaştı. 1963 yılında kurulan ve 53 yıllık birikimi olan Türk Kardiyoloji Derneği'nin misyonunun "Toplumsal mesleki eğitimi ve araştırmaları destekleyerek Türk halkının kalp damar sağlığını korumak" olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mahmut Şahin, "9 risk faktörü yani kolesterol yüksekliği, sigara, diyabet, hipertansiyon, karın tipi şişmanlık, psiko-sosyal stres, kötü beslenme, fiziksel hareketsizlik ve alkol ilk kalp krizi için riskin yüzde 90'ından fazlasından sorumludur. Bunlar önlenebilir veya düzeltilebilir durumlardır. Avrupa ülkelerine göre Türkiye'de kalp krizi erkek ve kadınlarda 10 yıl daha erken ortaya çıkmaktadır. Avrupa'da erkeklerde 55, kadınlarda 65 yaşında yoğunlaşan kalp krizi ile hastaneye yatışlar, bizde erkeklerde 45-55, kadınlarda 55-65 yaşlarında zirve yapıyor. Bu yüzden her bireyin kalp damar hastalığına yakalanmadan en az 65 yaşına gelmesi misyonumuz olmalıdır" dedi.

"Çay kalbe yararlı, kahve zararsız"

Uzun yıllardır çay ve kahve tüketiminin kalp ve damar sağlığına yararının tartışıldığını belirten Prof. Dr. Adnan Abacı da, çayın yararlı, kahvenin ise zararsız olduğunu söyledi. Abacı, "Kahve ve çay dünyada en çok tüketilen iki içecektir. Kahve ve çay tüketiminin kalp ve damar sağlığına yararı tartışmalıdır. Çalışmaların çoğu kahve ile yapılmıştır. Kahve bazı çalışmalarda kalp damar sağlığı için yararlı bulunurken, bazılarında yararsız bulunmuştur. Ancak çay ile ilgili çalışma azdır. American Journal of Medicine adlı dergide, çay ve kahve ile ilgili yeni yayınlanan bir çalışmada önemli bilgilere yer verildi. Çalışmada yaklaşık 6 bin 500 kişi 5 yıl takip edildi. Çalışma sonuçlarına göre, düzenli olarak günde en az bir bardak çay içenlerde kalp ve damar hastalığının daha az görüldüğü tespit edildi. Düzenli olarak günde en az bir bardak kahve içmenin ise kalp damar sağlığına bir yararı tespit edilmedi. Ancak kahvenin zararlı olduğu da söylenmedi. Çalışma sonuçlarına göre çay içmek yararlıdır, kahve içmek güvenlidir ancak yararlı değildir" diye konuştu.

"Yüksek kolesterol kalp krizi ve felce davetiye çıkarıyor"

Son günlerde yeniden gündeme gelen kolesterol tartışmalarıyla ilgili de açıklamada bulunan Prof. Dr. Adnan Abacı, kolesterolün vücudun en önemli yapı taşlarından biri olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Abacı, "Kolesterol yüksekliği çok önemli hastalıklara neden olmaktadır. Bu hastalıkların en başında ise damar tıkanıklıkları gelmektedir. Kalp damarları tıkanırsa kalp krizi, beyin damarları tıkanırsa felç geçiririz. Ne yazık ki son zamanlarda basında kolesterolün zararsız olduğu, kolesterol ilaçlarının gereksizliği yönünde yayınlar yapılmaktadır. Ama şu unutulmamalıdır ki, biz normal kolesterolü düşürmek için değil, yüksek kolesterolü düşürmek için ilaç veriyoruz. Şeker hastasının ilaç kullanmaması nasıl zararlıysa, kolesterolü yüksek olan kalp hastasının kolesterol düşürücü ilaç kullanmaması da zararlıdır" dedi.

"Aşırı mutluluk da kalbe zarar verebilir"

Kırık kalp sendromundan sonra mutlu kalp sendromunun olduğunu da ifade eden TKD Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Aydoğdu, "Birkaç ay öncesine kadar Takotsubo sendromuna sadece stres ve üzüntü oluşturan negatif duygusal koşulların zemin hazırladığı kabul edilirken ve hatta bu nedenle kırık kalp sendromu olarak tanımlanırken, European Heart Journal Dergisinde yayınlanan bir araştırmanın sonuçları çok mutlu ve eğlenceli olayların da benzer bulgularla Takotsubo sendromuna yol açabildiğini göstermiştir. Kırık kalp sendromu tanısı alan 485 hastanın yüzde 96'sında aşırı üzüntü veya stres tetikleyici etkenken, 20 hastada yani yaklaşık yüzde 4'ünde aşırı sevinç ve mutluluk bu sendromu tetiklemiştir. Araştırmacılar aşırı mutluluk ve sevinçle tetiklenen bu durumu mutlu kalp sendromu olarak adlandırmışlardır. Mutlu kalp sendromunda doğum günü partisi, evlilik, torun sahibi olma, spor galibiyetleri gibi mutluluk verici olaylar süreci tetiklemiştir. Mutlu kalp sendromu ve kırık kalp sendromu benzer bulgularla seyretmektedir. Aslında stres ve üzüntü gibi negatif duygusal durumlarla karşılaştırıldığında, mutlulukla yani pozitif duygusal durumlarla tetiklenen Takatsubo sendromu oranı oldukça düşüktür. Ancak burada dikkat çeken nokta hem aşırı heyecan ve mutluluk hem de aşırı üzüntü durumlarında sinir sisteminin benzer tepki verdiği ve benzer stres hormonları salgıladığıdır. Yani hem ani ve aşırı üzüntü, hem de ani ve aşırı mutluluk kalbe zarar verebilmektedir. Elbette bu mutluluk kalbe zararlı demek değildir. Dozunda mutluluk kalbe zarar değil fayda vermektedir" şeklinde konuştu.

"Günde 5 saatten az uyuyanlarda inme riski 2 kat daha fazla"

Erişkinlerde kalp hastalığı ve kanserden sonra en yaygın ölüm ve sakatlık nedeni olarak tanımlanan beyin krizi yani inme hakkında halkın farkındalığının artması gerektiğini dile getiren TKD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necla Özer "Sigara, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği, kilo fazlalığı inme oluşumu riskini de artırır. Bu risk faktörleri haricinde ayrıca atriyal fibrilasyon adını verdiğimiz kalpteki bir ritim problemi de inmeye neden olabilmektedir. Bu risk faktörleriyle mücadele edilmesi inme gelişimi riskini önemli oranda azaltabilir. Kalp sağlığı ve inme gelişimi ilişkili olduğu için inme riskini azaltmak için kalp sağlığının korunması oldukça önemlidir" dedi.

Uyku süresi ile inme arasında bir ilişki olduğunu belirten Prof. Dr. Necla Özer, "İnme riski, günde 5 saatten az uyuyanlarda yaklaşık 2 kat artmaktadır" diye konuştu.

"Kalp hastalıklarında ameliyatların yerini girişimsel işlemler alıyor"

Modern girişimsel kardiyoloji teknikleriyle her damara stent yapılabildiğini belirten Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ömer Göktekin, "Günümüzde sağlığın hemen her alanında teknolojinin ve bilimin bize sağladığı çok önemli yenilikler ve gelişmeler mevcut. Bu gelişme ve yeniliklerden en fazla nasiplenen kardiyoloji ve özellikle stent uygulamaları oldu. 2003 yılında uygulamaya giren ilaç kaplı stentler, stent sonrası daralma oranlarını yüzde 30'lardan yüzde 15'lere kadar düşürdü. Ayrıca ilaç kaplı stentlerde ilk çıktığı zamandan şu ana kadar çok önemli değişimler göstererek 3'üncü kuşak ilaç kaplı stentlere sahip olduk. Bu stentlerin avantajı çatallanma yerlerindeki tıkanıklara, çok kıvrımlı damarlardaki darlıklara, kireçli damarlara, ayrıca daha küçük damarlara stent uygulamasına fırsat vermesi oldu. Ayrıca bu yeni stentlerle tekrar damar tıkanıklığı yüzde 10 seviyelerine düşürmesi oldu. Stent uygulaması sırasında kullanıma giren damar içi ultrasound ve ışıklı görüntüleme teknikleriyle çok daha mükemmel sonuçlar almaya başladık. Bu gelişmelere son yıllarda tel, kateter ve balon alanlarındaki teknolojik ilerlemeler eklenince daha önce açmayı hayal edemediğimiz ve bypass önerdiğimiz tıkanıklıkları stent ile açmaya başladık. Bypass işlemi açık cerrahi bir işlem ve hastanın normal hayata dönmesi ortalama 1 ayı buluyor. Ancak stent işlemi sonrası ertesi gün hastayı taburcu edip 3 gün sonra işine dönmesine izin veriyoruz. İnanıyorum ki çok yakında stent uygulamaları bypass ameliyatlarının tedavideki yerini yüzde 5'in altına düşürecek" dedi.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri

Aile Hekimliği 20 Yılda Sağlıklı Bir İ̇şleyişe Kavuşamadı
Bronşektazi Hastalarına Önemli Uyarı
Protein Tozlarında Ağır Metal Riski !
Sağlıkta Çetelerin Olmadığı Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün
Dil Temizliği Nedir, Nasıl Yapılır?