Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine gelen felçli bir hasta, pıhtı eritici tedavi ile tamamen düzeldi.
Aniden konuşmada peltekleşme, sol kol ve bacakta güç kaybı gelişen 65 yaşındaki Muhsin Türedi, vakit kaybetmeden 112 acil yardım hizmetlerine haber verilerek inme ön tanısı ile SAÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisine getirildi. Burada hızla yapılan ön değerlendirme sonucu beyin damar tıkanıklığı olduğu anlaşılan hasta, uygulanan pıhtı eritici tedavi ile ilk dakikalarda iyileşmeye başladı ve de yarım saat içerisinde tamamen düzeldi.
"İlk saatler altın değerinde"
SAÜ Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bilgehan Atılgan Acar, 2015 yılından itibaren SAÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji kliniğinde pıhtı eritici tedavi vermeye başladıklarını belirterek, hastaneye geç gelen hastalarının çoğunlukta olduğunu, bu nedenle pek çok hastanın tedavi şansını yakalayamadığını dile getirdi. İnmenin hasta ve hasta yakınları tarafından tanınabilmesi ve zaman kaybının önemini vurgulamak için Sakarya Üniversitesi ve Sakarya Kamu Hastaneleri Kurumu destekleri ile birçok faaliyetin yürütüldüğünü ifade eden Yrd. Doç. Dr. Acar, "İnme, diğer adıyla felç, dünyada ölüm nedenleri arasında ilk üç sırada ayrıca erişkinlerde sakatlık nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Damar tıkanıklığı kaynaklı inmelerde, uygun hastalara ve zamanında yapılabilen pıhtı eritici (tıbbi adıyla trombolitik) tedavi, her sekiz hastadan birinde felcin tüm etkilerini ortadan kaldırabiliyor. Trombolitik tedavi günümüzde inmede sakatlığı önlediği bilinen tek tedavidir. Bu tedavinin önündeki en büyük engel zamandır. Özellikle damar tıkanıklığı kaynaklı inmelerde ilk 4,5 saat altın değerinde. Bunun bir kısmı hastaneye ulaşım ve yine yaklaşık 30-60 dakikalık kısmı hastanede yapılan tetkiklerin sonuçlarını almak için geçeceği göz önüne alındığında, belirtilerin dikkate alınıp hastanın hemen doğru merkeze ulaştırılması hayati önem taşımaktadır" dedi.
"Önemli olan belirtileri anlamak"
Çoğu kişinin ani başlayan inme belirtilerini bildiği halde önemsemeyebildiğini ve bunun düzelmesini beklediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Bilgehan Atılgan Acar, hasta veya hasta yakınının inme belirtilerini anlayıp hızla pıhtı eritici tedavi yapılan merkeze ulaşması sayesinde oluşabilecek sakatlığı önleme şansı yakalanabileceğine vurgu yaptı. Yrd. Doç. Dr. Acar, "İşin üzücü kısmı düzelme olması halinde bile bu kişilerde saatler veya günler içinde tekrarlayan daha ağır bir inme gözlenebiliyor. Yüz kol veya bacaklarda, genellikle sağ veya sol tek taraflı ani başlayan his kaybı, uyuşma, karıncalanma, iğnelenme, güç kaybı, ani ve şiddetli baş ağrısı, ani baş dönmesi ve dengesizlik, konuşmada peltekleşme veya konuşma güçlüğü, bir ya da iki gözde ani görme azlığı veya kaybı, bilinç bulanıklığı veya bilinç kaybı gibi durumlarda vakit kaybetmeden acil sağlık hizmetlerine haber verilmeli veya inme tedavisi yapabilen bir merkeze hasta götürülmelidir" diye konuştu.
"Hasta yakınlarının görevi"
Acar sözlerinin devamında, "Hastaların bilinç bulanıklığı nedeniyle ya da inme belirtilerini anlayıp önemsememeleri durumunda hasta yakınlarına büyük görev düşmektedir. Hasta yakını, inme şüphesi varlığında, hastanın onu anlayıp anlamadığını, kol ve bacağını kaldırıp kaldıramadığını konuşmasında bozulma olup olmadığını anlamaya çalışmalıdır. Bunlardan birini bile yapamıyorsa kesinlikle beklememeli, acil sağlık hizmetleri (ülkemizde 112) aranılarak hasta hemen en yakın, etkin tedavilerin kullanıldığı bir merkeze götürmelidir. Yakınmaların düzelmesi halinde bile bu prosedür uygulanmalıdır. Hastaların neredeyse yüzde 70-80'inde sorun beyin damar ya da damarlarının pıhtı ile tıkanmasıdır. Bu tıkanma sonrası kan dolaşımı duran beyin dokusu hücrelerinde hızla kayıp meydana geliyor. Hasta erken dönemde tedavi edilebilir ise beyin dokusunda fonksiyonunu kaybetmiş ama ölmemiş bölgelerin tekrar fonksiyon kazanması için toplardamar veya atardamar yoluyla pıhtı çözücü tedavi veriliyor. Kaybı engellemek için tedaviye mümkün olduğunca erken başlanması gerekiyor. Eğer tedavi ilk 1,5 saatte yapılırsa üç hastadan biri, 3 ile 4,5 saat arasında yapılırsa sekiz hastadan biri fayda görüyor. En geç 6 saate kadar ise anjiyografi ile beyin damarındaki tıkanıklığa ulaşılıp ilaç veya mekanik olarak pıhtı temizlenebiliyor. Uygun süre içerisinde hastaneye gelmenin dışında hastalarda bu tedavileri uygulayabilmek için bazı koşulların da olması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
İHA