Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve DİFAK tarafından 14-16 Ekim tarihleri arasında "Özgürlük" temasıyla düzenlenen 4. Diyarbakır Uluslararası Fotoğraf Günleri, sergiler, paneller ve sunumların ardından sona erdi.
Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Daire Başkanlığı ile Diyarbakır Fotoğraf Amatörleri Derneği (DİFAK) tarafından 14-16 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 4. Diyarbakır Uluslararası Fotoğraf Günleri sona erdi. Özgürlük temasıyla düzenlenen 4. Diyarbakır Fotoğraf Günleri kapsamında sunum yapan fotoğraf sanatçısı Berge Arabian, üç ayrı hikayeden oluşan sunumunda göçmenlik, evsizler ve babasının hikayesini anlatan "hasret" adlı çalışmasını paylaştı. Arabian, fotoğrafın sadece sanat değil bir dil olduğunu belirterek, "Hayatım hep öğrenmekle geçti. Ne kadar fotoğraf çekersen o kadar insan olursun. Her bir insandan yeni bir kelime öğreniyorsun. Sabırlı olmak gerek, sabrettikçe karşındaki insan oluşturulan güven ortamında kendini açıyor" dedi.
Babasının Diyarbakır'ın Lice ilçesinden Halep'e ardından Kamışlı'ya göç ettiğini, kendisinin de 9 yaşında Kamışlı'dan Kanada'ya gitmek zorunda kaldığını, bu nedenle göçmenlerin ne hissettiklerini çok iyi bildiğini anlatan Arabian, ilk hikayesinde İvan adlı göçmenin hikayesini fotoğraflarla anlattığını ifade etti. İvan'ı önce her yerde izlediğini ancak fotoğrafını çekmediğini ardından birbirlerini tanıdıktan sonra fotoğraflarını çekmeye başladığını söyleyen Arabian, her göçmen gibi İvan'ın da büyük hayallerle gittiğini, sonra gerçeğin acımasızlığıyla karşılaştığını kaydetti.
İkinci hikayenin ise Toronto'daki evsizler üzerine yapıldığını, 14 yaşında evlerini terk edip sokaklarda yaşayan genç insanların yaşam tarzını anlatmaya çalıştığını söyleyen Arabian, başkaları tarafından serseri olarak tanımlanan Sebastian adlı bir genci izlemeye başladığını, daha sonra tanıştığını anlattı. Arabian, "Bir süre sonra fotoğraflarını çekmeye başladım. Etrafındaki insanlara reklam yapmaya başladı. Hatta beni "fotoğrafçım" diye tanıtıyordu. Sonra o insanlar da kabul etti ve ben 7 ay onlarla birlikte yaşadım" diye konuştu.
Bir hasretlik hikayesi
Arabian, üçüncü hikayesinde ise babasının Hazro-Diyarbakır ve Halep'ten geçen 10 günlük yolculuğunu fonda Celal Güzelses'in sesiyle "Hasret-Bir Seyahat Günlüğü" adlı çalışmayla sundu. Babasının 9 yaşındayken çıktığı yolculukta bir çocuğun gözünden neler gördüğünü, ne hissettiğini anlayabilmek için fotoğraf sanatçısı Hüsamettin Bahçe ile arka yollardan Hazro'dan başlayıp Halep'e kadar 4 gün süren bir yolculuk gerçekleştirdiğini anlatan Arabian, yolculuk sırasında gördüklerini ve hissettiği duyguları gözyaşları içerisinde anlattı. Arabian, "Yola çıkarken ne göreceğimi, nasıl çekeceğimi bilmiyordum. Çok duygulandım, çok güldüm, çok ağladım, hüzünlendim. Babamın ölünceye kadar dilinde hep bir Diyarbekir hasreti vardı, tıpkı benim Qamışlo'ya olan hasretim gibi. Bu aslında babamdan çok benim hikayem. Bir göç ve hasretlik hikayesi. Artık ruhumun arındığını hissediyorum" ifadelerinde bulundu.
Bangladeş'ten Malezya'ya uzanan yolculuk
Fotoğraf Sanatçısı Shahidul Alam da Bangladeş'ten Malezya'ya denizleri aşarak geçmeye çalışan mültecilerin hikayesini anlattı. "Yolda giderken denizde boğularak ölenleri, sonrasında toplu mezarları öğrendim ve bu hikayelerin peşine düştüm" diyen Alam, Bangladeşlilerin havaalanında ve Malezya'da karşılaştıkları zorlukları, iş yaşamını, oradaki bakan, işadamları, insan tacirleri ve göçmenlerin yaşam şekli arasındaki uçurumu belgelediği fotoğrafları paylaştı.
Kürşat Bayhan da "Evden Uzakta" adlı çalışmasıyla çalıştığı projeleri kendi imkanlarıyla kitaplaştırma sürecini anlattı. İlk projesini 5-6 yılda tamamlayan Bayhan, şu an devam ettirdiği uzun soluklu bir çalışmasını da 2023'te kitaplaştıracağını söyledi.
Katılımcıların gelenekselleştirdiği hatıra fotoğrafı ve imza atarak not düştükleri Fotoğraf Günleri forum ve değerlendirmeyle sona erdi.
İHA