Gebelik dönemin de meme kanserine dikkat edilmesi konusun da uyarılar da bulunan Op.Dr. Betül Görgen, gecikmiş tanının gebelikteki meme kanserinin en büyük problemlerinden biri olduğunu söyledi.
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, "Gebelikte meme kanseri saptandığında sıklıkla bunun geç tanı konmuş ve gebelik olmadığı dönemde başlamış bir kanser olduğunu düşünürüz. Bu nedenle de lenf nodüllerine yayılım olasılığı daha fazla olabilir. Bu kısmen gebelikteki hormonal değişimlerin de sonucu olabilmektedir. Gebelikte rutin adet döngüsü sonlanır ve östrojen ve progesteron seviyesi artar. Aynı zamanda emzirme sürecine hazırlık olarak prolaktin hormonu da artar. Bu hormon etkisiyle göğüsler büyür, hassas ve düzensiz bir hale gelir. Bu da hem doktor hem hasta için boyutu büyüyene kadar bir kitlenin fark edilmesini geciktirir" dedi.
Gebeliğin erken döneminde meme kanseri tanısı koyamamanın diğer bir nedenin de genelde tarama yöntemlerinin gebelik sonrasına ertelenmesi olduğunu kaydeden Op.Dr. Görgen, "Gebelik ve emzirme dönemi meme dokusunun daha yoğun olmasına neden olur. Böylece erken dönemde meme kanserinin mamografik bulguları ile normal bulgular kolaylıkla birbirine karıştırılabilir. Gecikmiş tanı gebelikteki meme kanserinin en büyük problemlerinden biridir" ifadelerini kaydetti.
Gebelikte meme kanseri teşhisi hangi yöntemle yapılmalı?
Eğer göğüs de kitle veya herhangi bir değişiklik fark edildiğin de bunu önemseyerek doktora danışılması gerektiğini ifade eden Op.Dr. Görgen, "Doktorunuz muhtemelen mamografiyi gebelikte önermeyecektir. Bu durumda US ve MRI gibi görüntüleme testleri yapmak uygundur. Şüpheli bir değişiklik mutlaka dikkate alınmalı ve gebeliğe bağlı bir değişiklik olduğuna karar vermeden önce gerekirse biopsi uygulanmalıdır. Mamografi gebelik sırasında başlayan meme kanserlerinin çoğunu saptayabilir ve gebelikte bile oldukça güvenli olduğu düşünülür. Mamogramın yarattığı radyasyon miktarı da çok düşüktür. Radyasyon göğüslere fokus olduğu için vücudun diğer kısımlarına ulaşabilecek miktar çok düşüktür. Ekstra koruma için belin alt bölgesine koruyucu bir örtü konabilir. Ancak bazı bilim adamları radyasyonun doğmamış bebeğe etkisi konusunda hala hemfikir değildir. Ancak gebelik esnasında da olsa erken tanı çok önemlidir ve bunu unutmamak gerekir. Eğer memede kitle ele gelir ya da şüpheli bir lezyon saptanırsa biopsi düşünülmelidir. Meme biyopsileri genellikle iğne ile yapılır ve gebelik olsa da yatış gerektirmez. Biyopsi yapılacak alanın uyuşturulması fetüs için bir risk teşkil etmez. İğne biyopsisinden yanıt alınmadığı durumlarda cerrahi biyopsi sonraki adımdır. Burada şüpheli alandan küçük bir kesi yapılarak doku örneği alınır. Bu işlem genel anestezi altında yapılır ve gebelik açısından risk taşımaz" diye konuştu.
Meme kanseri bebeği etkiler mi?
Eğer meme kanseri saptanmışsa kanser hücrelerinin memenin içine ve vücudun diğer kısımlarına yayılıp yayılmadığına bakmanın gerekli olduğunu vurgulayan Op.Dr. Görgen, "Bu işleme evreleme diyoruz. Bu işlem gebelikte çok daha önemlidir çünkü gebelikte meme kanseri daha ileri aşamada olabilir. MRI ve US incelemesinde fetüsün radyasyona maruz kalmadığı akılda tutulmalıdır. Fakat bazen MRI esnasında kullanılan "boya" asla kullanılmamalıdır. Çünkü plasentayı geçerek anomalilere neden olabilir. Ac grafisi çok küçük dozda radyasyon içerdiğinden karnı koruyarak rahatlıkla çekilebilir. PET tarama, kemik taraması ve BT radyasyon nedeniyle tercih edilmez. Çok çok nadir olguda kanser plasentaya ulaşmış olabilir bu da fetusun beslenmesini etkileyebilir. Fakat meme kanserinin anneden fetuse geçişine rastlanmamıştır. Tümörün boyutuna, tümörün yerleşimine, yayılımına gebeliğin sonlanmasına ne kadar kaldığına, anne adayının tercihine göre değişir. Aslında amacımız gebe olmayan meme kanseri olgularında olduğu gibi "kanseri kontrol altına almak ve yayılımını önlemektir." Fakat fetüsün korunma endişesi durumu biraz karmaşık hale getirmektedir. Cerrahi genellikle güvenilir bir tedavidir. Kemoterapi, radyoterapi veya hormonal terapi fetüse zarar verebileceği için uygulanmaz. Ancak gebeliğin ileri aşamalarında kemoterapi düşünülebilir. Ancak inflamatuar kanser gibi tedavide gecikmenin hasta için önemli olduğu durumlarda, kemoterapi zorunlu olduğundan, gebeliğin sonlandırılması söz konusu olabilir" açıklamalarında bulundu.
"Tedavi sırasında emzirme yapılmamalı"
Eski dönemlerde yapılan bazı çalışmaların, kanser tedavisi için gebeliğin sonlandırılmasının hastalığın seyrinde çok etkili olmadığını gösterdiğini belirten Op.Dr. Görgen, "Yine de tedaviye hemen başlamak gerekiyorsa aileye gebelik sonlandırmanın taşıdığı durumun taşıdığı riskler ve faydalar açıkça anlatılmalı ve sonra karar netleştirilmelidir. Cerrahi: Kanserli göğsün ve lenf nodlarının alınması gebelikte güvenle uygulanabilen bir cerrahidir. Meme koruyucu cerrahi ise sonrasında radyoterapi gerektirdiği için tercih edilmez. Çünkü radyasyon anne karnındaki fetüsü etkileyebilir. Anestezi: Genel anestezi meme cerrahisi sırasında korkmadan uygulanabilir. Ancak cerrahinin uygulama zamanına kadın doğum uzmanı, cerrah ve anestezist beraberce karar vermelidir. Cerrahi sonrası tedavi: Kanserin evresine bağlı olarak, tekrarlamasını önlemek maksadıyla kemoterapi, radyoterapi ve hormonal terapi gerekebilir. Bazı durumlarda bu tedaviler doğum sonrasına ertelenebilir. Kemoterapi: Kemoterapi cerrahiyle beraber uygulandığı gibi erken dönem kanserlerde ve ileri evre kanserlerde tek başına da kullanılabilir. Gebeliğin ilk 3 ayında kullanılmaz. Kullanılırsa gebelik kaybı olasılığı çok yüksektir. Yapılan çalışmalar gebelikte 4-9. aylar boyunca bazı ilaçların fetüsü riske atmadan kullanılabildiğini, sadece erken doğum riskini artırdığını ileri sürmektedir. Yine de bu ilaçların uzun dönem etkileri bilinmemektedir. Kemoterapi 35 haftadan sonra da, annenin kan değerlerini düşürerek enfeksiyon ve kanamaya eğilimi artırdığından uygulanmaz. Hormon tedavisi ve ileri evredeki kanserler için tercih edilen hedef tedavinin uygulanması için de doğum sonrasının beklenmesi gerekir. Pek çok doktor tedavi sırasında emzirme yapılmasını istemez. Cerrahi planlandıysa emzirmenin kesilmesi memenin kan akımını azaltıp memenin küçülmesini sağlayacağından operasyon için kolaylaştırıcıdır. Aynı zamanda enfeksiyon riski de azalır. Ayrıca kemoterapi ilaçları anne sütüne ve dolayısıyla beslenirken bebeğe de geçer" şeklinde konuştu.
İHA