Yükseköğretim Kurumu’ndan (YÖK) yapılan açıklamada, bu yıl yükseköğretim tarihinde akademik kadro kullanımında yeni bir yöntemin hayata geçeceğini belirterek, “Bu yöntem, Yeni YÖK tarafından bir proje mantığı içinde kurgulanmıştır. Projenin adı “YÖK-GELECEK PROJESİ” dir” denildi.
YÖK’ten yeni proje hakkında şu açıklama yapıldı, “Akademide kadro kullanılmasında hedefin sadece istihdam sağlamak olmadığı, kamu yararı çerçevesinde bunun ancak bir sonuç olması gerektiği ortadadır. Konunun bir yönü, üniversitelerimizin vizyonu ve temel misyonu doğrultusunda nitelikli bilgi üretimi için gerekli olan nitelikli insan gücüne sahip olmasıdır. Akademik uzmanlık, zaman zaman geniş alandan ziyade hususi derinliğin de tanımlanmasını gerektirmektedir. Yükseköğretim kurumlarının bu konuda durumlarının, ihtiyaçlarının ve şartlarının farklı olabileceği kabul edilmelidir. Özellikle gelişmesini büyük ölçüde tamamlamış olan üniversitelerde, daha özel alanlarda uzman insan gücüne ihtiyaç duyulduğunu hesaba katmak durumundayız. Bununla birlikte bu ihtiyacın karşılanmasının ancak hakkaniyet ve fırsat eşitliği çerçevesinde olması gerektiği de aşikardır. Bu meselenin bir yönüdür. Meselenin diğer yönü ise üniversitelerimizin bilimsel faaliyetlerinin ve misyonlarının ülkemizin kalkınma yolundaki tercihleri ve öncelikleri ile uygun bir şekilde ilişkilendirilmesidir. Umumi olarak sistemdeki bütün üniversitelerin, fakat özellikle kadro rejimi itibariyle farklı statüde olan devlet üniversitelerimiz için kadro kullanımı konusunda ülkemizin kalkınma yolundaki yürüyüşüne uygun merkezi bir planlamaya ihtiyaç vardır. Bilindiği üzere üniversitelerimizde öğretim üyesi ve öğretim elemanı istihdamı, YÖK tarihi boyunca (a) merkezi sistemin yükseköğretim kurumlarına toplam kadro sayısı belirleyerek tahsis etmesi, (b) unvan bazında belirlenen kadroların kurumlarda kullanım izninin kamu yararı gözetilerek YÖK tarafından izne bağlanması, (c) üniversitelerimizin bu kadrolar için aradıkları özel şartları belirleyip ilana çıkarak atama süreçlerini kendi kararları ile sonlandırmaları şeklinde sürmüştür”
Projenin detayları hakkında ise şu bilgilere yer verildi:
1 Aşama
“ÖNCELİKLİ ALANLARDA ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ İSTİHDAMI”
– İlk kez “öncelikli alanlarda” araştırma görevlisi ilanına çıkılıyor
Uzun yıllardır var olan sistem, genel ve cari uygulama olarak yine devam edecektir. 2020 yılında merkezi olarak belirlenen toplam atama izin sayıları üniversitelerimize tahsis edilmiştir. Bunların ilan izinlerinin YÖK’ten alındıktan sonra şartları ilgili üniversiteler tarafından belirlenerek ilana çıkılmakta ve süreçler bütünüyle üniversiteler tarafından sürdürülmektedir.
Fakat bunun yanı sıra, yani devam etmekte olan bu ana yola ilave olarak, hacim itibariyle daha küçük/daha az sayıda kadronun tahsis edileceği farklı bir yol daha uygulamaya sokulmaktadır. İlk defa uygulanacak bu sistem -diğer projelerimizde olduğu gibi-, YÖK tarafından basit, sade ve yalın bir şekilde kurgulanmıştır. Bu yöntemin özellikleri şu şekildedir:
a) Ülkemizin öncelikli alanlarının belirlenmesi ve bu alanlarda doktora programlarına açılması,
b) İlave kadro tahsisi yapılacak (ilave atama izni verilecek) üniversitelerin YÖK tarafından belirlenen ülkemizin öncelikli alanlarda doktora eğitimi verebilme yetkinliğine sahip olması,
c) Tarif edilen kadro için belli bir kişinin değil, ihtiyaç duyulan profilin tanımlanması; hak ve adalet duygusunu zedelemeyecek, fırsat eşitliğini gözetmek üzere ilan edilen kadro için başvuru yapabilecek yeterince adayın sistemde bulunuyor olmasına dikkat edilmesi,
d) Adayların değerlendirilmesi ve seçiminin cari usule göre üniversitelerimiz tarafından yapılması. Asıl kadro kullanımı (a) üniversiteler tarafından sürdürülmekte iken (b) YÖK tarafından da kendisine tanınan yetki çerçevesinde belli sayıda araştırma görevlisi için ülkemizin önceliklerine odaklanılmakta, (c) fakat YÖK tarafından belirlenen şartların dışında şart koşmamak kaydıyla süreçlerin yürütülmesi yine üniversitelere bırakılmaktadır.
– Proje sayesinde yükseköğretimde hissedilebilir bir iyileşme hedefleniyor
Türk yükseköğretim sisteminin “liyakat ve ehliyet” çerçevesinde şekillendirilmesine ve üniversitelerimizin ihtisaslaşmasına katkı sağlayacak “Öncelikli Alan Araştırma Görevlisi” atamalarıyla, iki üç sene zarfında yükseköğretimde hissedilebilir bir iyileşme hedeflenmektedir.
– YÖK tarafından belirlenen şartların dışında özel şart koşulamayacak
Proje kapsamında, Türkiye’nin öncelikli alanları belirlenmiş ve “adrese teslim” olmamak kaydıyla bu alanlarda doktora eğitimi yapan öğrencilere araştırma görevlisi kadrolarına atanma imkânı tanınmıştır. Genel kadro kullanımı üniversiteler tarafından sürdürülmekte iken bu daha az sayıdaki araştırma görevlisinin atanmasında ülkemizin önceliklerine odaklanılmakta, fakat YÖK tarafından belirlenen şartların dışında şart koşmamak kaydıyla süreçlerin yürütülmesi yine üniversitelere bırakılmaktadır. Öncelikli alanlara araştırma görevlisi atanmasını hedefleyen ve “Yeni YÖK” tarafından sade ve yalın bir şekilde kurgulanan bu proje, diğer pek çok projemiz gibi Türk yükseköğretimi için bir ilktir.
– 2020 yılı için öncelikli alanlarda “ek” araştırma görevlisi kadro izinleri
2020 yılında “Yeni YÖK” anlayışı çerçevesinde ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlardaki nitelikli insan gücünü karşılayabilmek için “Öncelikli Alanlar Araştırma Görevlisi” kadrosu için “ek” atama izinleri verilmiştir.
Ek atama izni verilen öncelikli alanlardan bazıları: “Yapay Zeka, Veri Bilimi, Mikro ve Nanoteknoloji, Akıllı ve Yenilikçi Malzemeler, Gıda Üretimi, İşleme ve Teknolojisi, Gıda Biyoteknolojisi, Sürdürülebilir Tarım, Zootekni ve Hayvan Besleme, Moleküler Farmakoloji, İlaç Araştırmaları ve Aşı, Biyoteknoloji, Uluslararası Güvenlik ve Terör, Eğitimde Dijitalleşme, İnsan Beyni ve Nörobilim…”vb Yükseköğretim sisteminde 2200 öğrencimiz, çeşitli üniversitelerde, öncelikli alan olarak belirlenen bu alanlarda doktora eğitimlerine devam etmektedir. Diğer bir ifade ile hiçbir pozisyon/kadro ilanı belirlenmiş kişiler için olmayıp belirlenmiş alanlar içindir. Burada öncelenen “kişiler” değil, “öncelikli alanlar”dır. Bu proje ile ülkemizin öncelikli alanlarında nitelikli insan gücü ihtiyacını ve öğretim üyesi eksikliğini gidermek için önemli bir adım atılmaktadır. Bu kadrolara yapılacak atamaların tamamiyle “liyakat” çerçevesinde olması için, belli bir üniversitenin havuzundan değil, Türkiyenin havuzundan yararlanılarak gerçekleştirilecek olması, bu önemli adımı daha da değerli kılmaktadır”.