GENAR Araştırma Genel Müdürü İhsan Aktaş, "Kendini yenileyemeyen ve modernize edemeyen insanların nasıl ayakta kalması mümkün değilse devletler de insanlar gibidir ve kendini yenilemediği ve modernize olamadığı zamanda ayakta kalması mümkün değildir. Düzenlenen referandum da devletin devamlılığı ve yaşaması için yapılmış bir yenilenme ve yenileme adımlarıdır. Yapılan yeni sistem ve anayasa referandumunda yerli kültür ele alınarak yapılmış bir anayasadır" dedi
GENAR Araştırma Genel Müdürü İhsan Aktaş, Salı Grubu iş adamlarının haftalık toplantısına katıldı. Son referandumu değerlendiren Aktaş, "GENAR son 20 yıldır çok isabetli ve son derece doğru ve sağlam alınan sonuçların altına imza atmıştır. Son oylamada yüzde 1.5'luk farkla sonuca yakın bir araştırma analizi ortaya koyduk" ifadelerini kaydetti.
"Ülkemiz güçlü ve büyük"
Aktaş, "GENAR hiçbir şekilde ve hiçbir dönem ısmarlama ve yanıltıcı yüzde yükseltmesinde bulunmamıştır. Değerlerle oynamak haksızlık ve yaptığımız işe ters durumlardır. Hatalı iş isteyenle asla işimiz olmaz. Referandum araştırmamızda da bu sağduyuyu ortaya koyduk. Bir seçimle ülke değişmez. Böyle bir şeye asla inanılmamalıdır. Bir günde ne sistem değişir, ne rejim değişir. Ülkemizin güçlü ve büyük olduğuna inanmalıyız" diye konuştu.
"ABD'de daha seviyesiz seçim çalışması yapılıyor"
"Ülkemizde referandum ve seçimler sonrasında hiçbir şekilde toplumumuzda düşmanlık yok" diyen Aktaş, "ABD seçimlerine bakarsak bizim seçim çalışmaları ve yarışından çok daha ağır ve seviyesiz bir kampanya yürütülmektedir. Ülkemiz de yeni siyasi parti girişim ve çabalarına pek itibar edilmiyor. Emine Ülker Tarhan'ın ilk çıkışında yüzde 7'lerde bir ilgi ve yürüyüşü varken bugün 0.5 seviyesinde. Önceki parti kurma ve girişimlerinin sonucu da buna benzemektedir" dedi.
"İlk yerli yasa adımları"
Türkiye'nin 150 yıllık bir geleneği olduğunu belirten Aktaş, "150 yıldır bu siyaset ülke yönetimi konuları içerisinde bulunmuş vatandaşlarız. İlk yerli anayasa Osmanlı İmparatorluğu döneminde 2. Mahmut döneminde ortaya koyulmuştur. Tanzimat Fermanı öncesinde 16 ve 17'nci yüz yıllarda ekonomisi en güçlü ülke Osmanlı İmparatorluğuydu. Osmanlı İmparatorluğu Devletin gücünü ve kuvvetini yerinde tutmak için Asker ve Nizami Ordu'yu ayakta tutmanın organizasyonunda bulunmuştur. Tanzimat dönemine geçildiğin de ise Devlet idaresinde Avrupa tarzı olma reformları yapıldı. Bugünkü yasalar kadar olmasa da batı bürokrasisine göre düzeltme yapılmaya çalışıldı" açıklamasında bulundu.
Osmanlı'da yönetim
Osmanlı dönemi yönetiminden örnekler veren Aktaş, "Padişahlık vatandaşlık tanımını bu değişim dönemlerinde yaptı. Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde yaşayan herkesin ve tüm vatandaşların eşit olduğu ilan edildi. Ancak buna ilk karşı çıkan Rumlar oldu. Çünkü Türk ve ikinci sınıf vatandaş olarak sırada Rumlar geliyordu. Rumlar bu eşitlik konusunda rahatsız olduğunu ortaya koydu ve Osmanlının bu eşit anlayışını kabul etmeyen ülke insanları oldu" diye konuştu
"Osmanlı'da herkes eşit"
Batı tarz yönetime geçiş dönemlerinde bürokraside kademeler oluştuğunu kaydeden Aktaş, "O dönemin yazarlarından Namık Kemal, devletin ayakta olması ve ayakta kalması için bir seferberliğin olması gerektiğini ortaya koydu. O yıllardaki hissiyat ve duygu bugünde de var, sürüyor. Meşrutiyet ile Türkçe tek dil olması konusunda görüş belirtiliyor. O yıllarda 20 dilin konuşulduğu bir Osmanlı İmparatorluğunun yönetiminden söz ediyoruz. 19'uncu yüzyıldan bu yana konuşulan konular günümüze taşındı, üzerine de farkı bir şey koyulmadı. Osmanlı İmparatorluğunun meclisindeki katılım da geniş bir katılım yelpazesi hakimdir. İmparatorluğun yıkılmasından sonra ortaya milliyetçilik ve Türklük duyguları daha çok yükselmiştir" dedi.
"Türkiye ye yenilgi almış ülkelere uygulanan yasa monte edildi"
"1.Dünya Savaşı ve sonrasındaki savaşlar sonrasında Türkiye'nin bu kadar büyüyeceğini batı düşünmüş olsaydı o yıllarda parçalama ve ülkeyi bölmeye erken başlardı" diyen İhsan Aktaş, "2'nci Dünya Savaşı ülkemiz de tam bir kıtlık dönemi. Dünya savaşları bittikten sonra ABD öncülüğünde yeni dünya düzeni oluşturulmaya başlandı. Türkiye bu dünya da yer almak istiyor. Ancak o haliyle yer alması çok zor çünkü tek partili bir yönetim hakim. Bunun için çok partili bir dönem 1950-1960 yıllarda bu hareketlilik başladı. Ülkemize o dönemlerde yapılan yasa dünya da yapılan savaşlarda yenilgi almış ülkelere yapılan anayasa monte edildi. Oysa bizim hiçbir ülkeye yenilgimiz yok ve ülkemiz hiçbir zaman da bir ülkenin sömürüsü olmamıştır" ifadelerini kaydetti.
"Ülke 3 kez zafiyete uğratıldı"
Başkanlık Sistemi konusunu değerlendiren Aktaş, "Başkanlık sistemini ülkemizde başbakanlık yapmış tüm siyasetçiler istedi. Ancak AK Parti hayata geçirdi. AK Parti'nin referanduma sunduğu 18 madde tamamen yerel kültüre dayanan bir anlayışla hazırlanmış bir anayasayı oylamaya sundu" dedi.
Aktaş, Türkiye'nin 3 kez zafiyete uğratıldığını söyleyerek, "Bunlar 17-25 Aralık olayı, 7 Haziran seçimleri ve 15 Temmuz darbe girişimidir. 15 Temmuz sonrası Devlet Bahçeli de AK Parti'nin çift başlılığa son vermek için ve bu sorunun çözüme kavuşması için adım attı. AK Parti 2012'de attığı bu adımı sonuçlandırmış oldu. Devlet Bahçeli'nin ülkenin bekası ve millete sahip çıkma konusunda ise duruş sergiledi. Hatta devletin devamlılığı konusunda o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın rahatsızlığında iyileşip işinin başında olması yönünde çok önemli bir açıklama yaparak ülkenin çeşitli saldırılara karşı ayakta durması gerektiğine açıklık getirmişti" diye konuştu.
"Strateji oluşturulmadan evet anlatıldı"
Aktaş, "AK Parti Strateji oluşturmadan harekete geçti. Bu konular mecliste yeni yeni konuşulmaya başlandığında CHP kanadı televizyon kanallarında yaptıkları karşı açıklamalarda vatandaşlara kendilerince doğru ve yanlışları aktardı. Öte yandan AK Parti de hayır oyu verenlerin karşılaştırmasında yaptığı çıkış da etkili olduğunu düşünüyorum. Bu konular ortaya atılıp tartışma ortamı oluşturulduktan sonra hayır cephesinde STK'ların kendini gösterdiği görülmektedir" dedi.
Ayrıca Salı Grubu'nun bu haftaki toplantısına, Büyükelçilik Dışişler Antalya Temsilcisi Avni Aksoy, Litvanya Fahri Konsolosu Mine Okudur, KOSGEB Antalya İl Müdürü Kazım Akgün, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Mehmet Yiğit, Akdeniz Üniversitesi Sosyolog Prof.Dr. Suat Kolukırık konuk olarak katıldı.
İHA