Dünyada milyonlarca genç erkeğin her gün aynaya bakarak ve saçlarını kontrol ederek ileride kel kalıp kalmayacağını kendi kendine sorguladığını ve saatlerce buna kafa yorabildiğini belirte Op.Dr. İlhan Serdaroğlu, ergenlik çağında saç dökülmesinin, gençleri etkileyen önemli bir sağlık problemi olduğunu söyledi.
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. İlhan Serdaroğlu, "Gerçek şu ki bizler kabul edilmek, beğenilmek isteyen sosyal canlılarız ve fiziki görünümde oluşabilecek ve bizi normlardan uzaklaştıran herhangi bir negatif etkilenme, genci bunalıma sürükleyebiliyor. Günümüzde saç dökülmesi sadece orta yaşlı erkeklerin değil, 20'li yaşlardaki gençlerin de sorunu haline geldi. Klinik çalışmalar, erkeklerde 25 yaşa kadar ortalama yüzde 25 oranında saç dökülmesine rastlandığını bize göstermekte" dedi.
Son yıllarda çok erken yaşlarda görülmeye başlanan ergen saç dökülmesi/kelliğin başlıca nedenleri arasında ilk olarak genetik nedenler olduğunu ifade eden Op.Dr. Serdaroğlu, "Düzensiz ve sağlıksız beslenme, saç bakımı adına yaptırılan uygulamalar ve çevresel faktörler (elektromagnetik ve fiziksel çevre kirliliği) sayılabilir. İlk ve en önemli sebep tabii ki genetik yapımız. Ergenlikle birlikte genç erkekte hormonal değişimler başlar ve erkeklik hormonları dediğimiz testesteron (androjenik ) hormonların seviyeleri yükselir. Androgen hormonlarının artarak belli miktarlara ulaşmasıyla birlikte, eğer genç erkekte genetik yatkınlık da varsa, saç dökülmeleri başlayabilmekte. Burada kritik olan nokta genetik yatkınlığı olan bireylerde saç köklerinin androgen hormonlarına olan hassasiyeti ve duyarlılığıdır. Şöyle ki testesteron hormonu , dihidrotestesterona (DHT) dönüştüğünde kıl folikülleri üzerinde tesir ederek onların zamanla zayıflamasına, incelmesine yol açar. Kıl foliküllerinin bir kısmı etkisizleşir ve sağlıklı kıllar üretemeyecek ölçüde zayıflar: Bu saç köklerinden çıkan saç kıllar çap ve uzunluk itibariyle giderek daha küçük ve daha açık renkte kıllar haline gelirler (saç minyatürleşmesi). Genç erkekte başlayan dökülme tipini ve şiddetini tam olarak belirlemek olası değil, böyle bir test elimizde yok. Fakat genel olarak 20'li yaşlarda, yani çok erken olarak başlayan genetik saç dökülmelerinde, dökülme miktarı, kelleşme/saç kaybı daha şiddetli olmakta" diye konuştu.
"Streslere bağlı saç dökülmeleri ergenlik çağında ön planda olabiliyor"
Erkek tipi genetik saç dökülmesi problemi olanların öncelikle saçlarını tararken veya yıkarken dökülen saç miktarında bir artış olduğunu fark edebildiğini kaydeden Op.Dr. Serdaroğlu, "Beyaz ırkta erkeklerin yüzde 96'sında, ergenlik sonrasında şakaklarda açılma ve ön saç çizgisinde gerileme görülebilir ve bunu genetik tip saç dökülmesi ile karıştırmamak çok önemli. Fakat tepede seyrekleşme, saçların cılız hale gelmesi, uza(ya)maması ve önden bakıldığında saç derisinin görülebilir bir hal alması bizde genetik nedenli saç kaybını düşündürür. Tepe ve önlerdeki saçlarında incelmesi, minyatürleşmesi ve saçların yeterince hızlı uzayamıyor olması önemli bir gösterge. Streslere bağlı saç dökülmeleri ergenlik çağında ön planda olabiliyor. Dünya çılgın bir hızla dönüyor ve stresli bir yaşam tarzı içinde akıp gidiyor. Hangi meslek kolunda olursak olalım ki öğrencilik de buna dahil, işlerimizi yetiştiremiyoruz, yapacak çok iş var ve 24 saat bize yeterli gelmiyor. Yapılacak işleri mümkün olduğu kadar hızlı yapmak ve her şeyi yetiştirmeye çalışmak hepimiz üzerine ciddi bir stres yükü getirmekte. Yeni teknoloji ve keşifler hayatı kolaylaştırsa da stresimizi azaltmaktan uzak. Bütün bunların üzerine gençlerin her yaşta ve çeşitte karşılarına çıkan sınav stresleri de ekleniyor. Bu yaşam tarzı tüm sağlığımızı etkilediği gibi bizim bir parçamız olan saç sağlığımızı da tehdit altında bırakıyor" açıklamalarında bulundu.
Ergenlikte hızlı gelişmeye uyum sağlayamayacak şekilde eksik/yetersiz beslenmeler, fast food alışkanlıkların saçların büyümesi için gerekli besinlerin alımını zorlaştırabildiğini belirten Op.Dr. Serdaroğlu, "Alınan fazla kilolardan kurtulmak için yapılan ağır diyetlere bağlı olarak da ortaya çıkabilen vitamin ve mineral eksiklikleri saçlarda dökülmeye yol açabilir. Kuaförlük hizmeti alacağım ve daha yakışıklı görüneceğim diye saçlarına kimyasal ve ısıl işlemlerin (fön, düzleştirme, brezilya fönü, rasta vb) yaptırılması aslında gencin saç kılının fiziksel ve kimyasal yapısını bozar. Saçlarda kırılma, dökülme ve renginde solmaya neden olur. Saçı uzun süre geren ve üzerinde kuvvet uygulayan saç modelleri kalıcı saç kaybına; bazı kalitesiz saç boyaları saç dökülmesi ve cilt kanserine davetiye çıkarabilir" ifadelerini kullandı.
Op.Dr. İlhan Serdaroğlu, "Günümüz hayatında çevre kirliliği, her yaşta tüm yaşamı ve sağlığımızı olumsuz etkileyen faktörlerden. Aşırı sıcak havalar ve çevre kirliliği saç dökülmesine neden olabilir. Sadece araçların egzoz gazlarından çıkan ve havaya yayılan partikül şeklindeki kimyasallar değil, sigara ve yangın/açık ateş dumanından yayılan maddeler de başlıca hava kirleticileridir. Evlerimizde, iş yerlerinde ve restoranlarda daha çok sigara dumanından ya da sobadan, açık ateşten kirletici kimyasallar havaya yayılıyor ve cildimize, saçımıza siniyor. Sigara dumanındaki kanserojen maddeler ve ateş dumanındaki karbon saç köklerine hasar verir. Gençlerin hayatında çok fazla yer ve zaman işgal eden, ellerinden bırakamadıkları bazı elektronik aletler var ki bunlar da saçlara pek faydalı değil. Radyasyon yayan cihazlar, cep telefonları, bilgisayarlar vs. elektromanyetik kirlilik nedeniyle sağlığımızı bozuyor ve saç dökülmelerini tetikleyebiliyor" şeklinde konuştu.
İHA