Türkiye’nin 7 bölgesindeki devlet ve vakıf üniversitelerinde öğrenim gören 3 bin 266 öğrencinin katılımıyla gerçekleşen çalışma sonucunda; gençlerin %58.4’ü evlilik kurumunu “Mutlu bir beraberlik” olarak tanımladı.
Araştırmada “Evlilik niçin önemlidir?” şeklindeki soruya %89,2 oranında “Hayatı sevdiğimle paylaşmak için” yanıtı verildi. Katılımcılar “Eş seçerken nelere dikkat edersiniz?” sorusunda da %80,5 oranla “İyi huylu olması” yanıtını verdi.
Tahsilli olması, iyi bir meslek ve iş sahibi olması ise daha az tercih edildi. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise araştırma sonuçlarının iyi okunması ve anlaşılması gerektiğini belirterek “Z kuşağının kayıp kuşak yani sıfır kuşağı olması istenmiyorsa karakter inşaa eden bir eğitim sistemine gidilmesi gerekiyor” uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal sorumluluğunda gerçekleştirilen araştırma, üniversite gençliğinin aile ve evlilik kurumuna bakışını ortaya koymayı hedefledi.
“Türkiye Gençlik ve Aile Araştırması” Sonuçları, Covid-19 salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında çevrimiçi düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Basın toplantısına Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal katıldı.
“Aileye ve evliliğe yüklenilen anlamlar farklılaştı”
Günümüz toplumlarında toplumsal değişmenin etkisiyle aileye ve evliliğe yüklenilen anlamların farklılaştığını kaydeden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, “Son zamanlarda eşler arası yaşanan geçimsizlik, çatışma ve boşanma oranlarının yükselmesi gerek çiftler üzerinde gerekse evlenmemiş bireyler üzerinde aile ve evlilik kurumuna ilişkin farklı toplumsal, ekonomik ve psikolojik sonuçlar doğurmaktadır. Öte yandan evliliğin özellikle gençler arasında sorgulanmaya başlanması, yeni yaşam biçimlerinin doğmasına yol açmaktadır. Tek ebeveynli aileler, nikahsız birliktelikler, solo (tekil) yaşamlar aileye alternatif türler olarak ortaya çıkan yaşam biçimleri arasındadır. Bu bağlamda özellikle gençlerin aile ve evlilik kurumuna ilişkin güncel tutumlarının bilimsel alan araştırmalarıyla belirlenerek sonuçlarının kamuoyunun gündemine taşınması önem arz etmektedir. Bu araştırmayla gençlerin aile ve evlilik kurumuna ilişkin tutumlarının geniş bir çerçevede araştırıp analiz ederek, gerek sosyal bilimler literatürüne gerekse uygulayıcılara (devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları) katkı sağlanması amaçlanmıştır” dedi.
“Kültürel değerler ve hayata bakış farklılaştı”
Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal ise yeni medya teknolojileri ile birlikte gelen ve dünya genelinde yaygın kullanım oranına kavuşan çevrimiçi etkileşimli ortamların iletişim biçimleri ve ilişkileri dönüştürdüğü bir çağda yaşadığımızı belirterek “Özellikle sosyal ağların sağladığı kolay iletişim ve topluluk oluşturma imkanının küresel boyutta olmasıyla, kültürel değerler ve hayata bakış açıları farklılaştı. Önceleri kuşaktan kuşağa değer aktarımı, yakın çevre ile sınırlıyken şimdilerde özellikle daha erken yaşta teknolojiyle tanışan gençler, dünyanın diğer bir ucundaki değeri benimseyip hayata geçirebiliyor. Böylece yaşanılan toplumda farklı yaş gruplarının farklı değerler sistemini hayata geçirmesiyle, iş yaşamı, sosyal yaşam, aile yaşamı ve evliliğe bakış açıları ve davranışları farklılık gösteriyor” dedi.
“Kendi değerler sistemini oluşturma anlayışı”
Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Dijitalleşme ile ortaya çıkan “kendi değerler sistemini oluşturma” anlayışı, birlik halinde bulunulan ortamlarda elbette iletişim farklılıklarından doğan anlaşmazlıkları beraberinde getirecektir. Farklı değerler sistemi doğrultusunda, evlilik kararı alsalar bile eşler arası iletişimsel farklılıklar aile birliğini etkileyecektir. Anne, baba, çocuk ilişkilerinin önemini bir kere daha gündeme getiren bu araştırmada anne ve babanın birlikte olup olmaması ve aralarındaki iletişime göre gençlerin evliliğe yükledikleri anlamın farklı olması ve aileye “güven” anlamını yüklemeleri, aile iletişimi ve güven ortamının çocuklar üzerindeki etkisini bir kere daha ortaya koymuştur” dedi.
“Sağlıklı ve mutlu bir aile için 5S + 1M kuralını öneriyoruz”
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise toplumun temel taşı olan ailenin öneminin son yıllarda daha da anlaşıldığını belirterek üniversite olarak aile kurumundaki sorunların ortaya çıkarılması ve bu sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunmayı hedeflediklerini kaydetti.
Bugün sonuçları açıklanan araştırmanın gençlerin aile ve evlilik kurumuna bakışlarını ortaya koyduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çıkan sonuçlardan yola çıkarak aile içi iletişimin güçlendirilmesi, 5S +1M Güven Modeli ve toplumsal değerlerin öne çıkarılması gerektiğini kaydetti. Tarhan, “Sağlıklı ve mutlu bir aile için odağında manevi birikimler bulunan, sevgi, saygı, sadakat, samimiyet ve sabırı bir arada barındıran bir model öneriyoruz” dedi.
“Z kuşağı, sıfır kuşağı olmasın”
Ailenin bir sığınak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sağlıklı çocuklar yetiştirmek için sağlıklı ve güven dolu bir aile ortamına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Z kuşağından sonra önlem alınmazsa kayıp bir sıfır kuşağının gelme tehlikesine dikkat çeken Tarhan, çocuklara bilgelik değerlerinin öğretilmesi gerektiğini söyledi. Kayıp bir nesil istenmiyorsa mutlaka önlem alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türk gençliği arafta. Bu araştırma, gençlerin evlilik ve aileye bakışı konusunda alarm verdiğini söylemek mümkün.