GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, hayata geçirilmesi planlanan Helal Akreditasyon Kurumu'na (HAK) ilişkin yaptığıu değerlendirmede "Aslında oluşturulmaya çalışılan kurumun Müslümanların beklentilerini hiç de karşılayamayacağı açık bir şekilde görülebilmektedir" dedi.
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, Ekonomi Bakanlığınca hayata geçirilmesi planlanan Helal Akreditasyon Kurumu'na (HAK) ilişkin değerlendirmede bulundu. Büyüközer, "Ekonomi bakanlığına bağlı olarak kurulmak istenen Helal Akreditasyon Kurumu (HAK)'ın kanun taslağına bakıldığında aslında oluşturulmaya çalışılan kurumun Müslümanların beklentilerini hiç de karşılayamayacağı açık bir şekilde görülebilmektedir" dedi.
Büyüközer yaptığı uzun açıklamada bilim ve teknik alanlarındaki yeni teknolojilerin birçok endüstride kullanılmasıyla birlikte, geleneksel olarak tüketilen gıdaların yerine, üretimlerinde birçok katkı maddesinin kullanıldığı işlenmiş ürünlerin görüldüğünü belirterek çeşitli ürünlerin market raflarında yerini almasıyla birlikte, Müslümanların bu ürünlerin menşeelerini sorgulamaya başladığını aktardı. Büyüközer piyasadaki ürünlerde "Helal" kavramının oluşma sürecini şöyle anlattı: "Bitkisel, mikrobiyel ve hayvansal kaynaklardan elde edilmiş pek çok katkı maddesinin farklı amaçlarla ürünlerde kullanılması ve bunun sonucunda pek çok endüstriyel ürünün tüketici ve kullanıcılara sunulması, aynı şekilde büyük mezbahalarda veya entegre tesislerinde hayvanların kesimlerinde Helal kesimin dışında farklı modern yöntemlerin uygulanması, bitki ve hayvanların genetik yapılarına müdahale edilmesiyle pekçok sektörlerde kullanımı, piyasadaki ürünlerin "Helal" olma durumunu gündeme getirmiştir. Yeni teknolojilerle üretilmiş ve içeriklerinde onlarca katkı maddesi bulunan çeşitli gıdalarla karşı karşıya kalan Müslümanlar, tükettikleri ürünlerin hükmünü öğrenmek için dini otoritelere başvurarak cevap aramaya başlamıştır.
Bu durum karşısında uygulama tutumları maalesef farklı olabilmiştir. Bazıları, İslam'da haram kılınan gıdaların sınırlı olduğunu, kimsenin bu sınırı genişletemeyeceğini zira bu durumda insanların meşakkat ve zorluğa maruz kalacaklarını, halbuki İslam'da zorluğun kaldırıldığını ve kolaylığın esas olduğunu gerekçe göstererek ruhsatlarla amel etmeyi öne çıkarmış ve helal dairesini geniş tutma adına istihale ve istihlak gibi gerekçelerden yola çıkarak içeriğinde haram kaynaklardan elde edilmiş katkıların yer aldığı ürünlerin tüketilmesine izin verilebilmiştir. Maalesef pek çok Müslüman ülkelerde bile, bu derece gelişen ve ilerleyen çeşitli sektörlerde bütün aşamalarıyla helal ve haramlar konusunda hassas davranan Müslümanların denetim ve kontrolü altında olmamıştır. Durum böyle olunca da, İslam'da haram kabul edilen bazı hayvansal ve bitkisel kaynaklı birçok ürünle ilgili kafalarda şüphenin oluşmasına sebep olmuştur. Bu şüphelerin giderilmesi için Müslüman ümmet kendi bağımsız Helal sertifikalama sistemlerini geliştirmiş ve endüstride uygulanır hale getirmiştir. Bunun en temel nedeni Helal sertifikasının, güvenli Helal tüketim için bir anahtar olarak görülmesi olarak söyleyebiliriz. Helal sertifikalama kuruluşlarının sertifikasyon ve akreditasyon sürecini standartlaştırma amacıyla bağımsız ve kar amacı gütmeyen bir çatı kuruluş olarak World Halal Council (WHC-Dünya Helal Konseyi) 1999 yılında Filipinler'de birlik olarak kurulmuştur".
WHC'nin, dünya çapında Helal Belgelendirme kuruluşlarının oluşturdukları bir federasyon olduğunu belirten Büyüközer, "WHC, tüm dünyada Helal sertifikalandırmanın öneminin ve farkındalığının oluşturulması amacıyla çalışmalarını yürütmektir. WHC yaptığı çalışmaların sonucunda Helal Sertifikalama ile ilgili bir ihtiyaç olduğunun ortaya çıkmasına binaen üyelerini Helal Sertifikalandırmaya teşvik ederek, Helal Sertifikalandırmanın standardizasyonuna başlamıştır. WHC Dünyada Helal Sertifikalandırma kurumlarını akredite etme çalışmalarına başlayan ilk çatı kuruluşudur. Dünyada Helal ürün potansiyeli 3 trilyon doları bulmaktadır. Ancak yalnızca ekonomik nedenler veya bu pastadan pay alma temel amacıyla çeşitli ülkelerde girişimler olmaktadır. SMIIC, CEN ve en son HAK (Taslak Helal Akreditasyon Kurumu) bunun örnekleridir" ifadelerini kullandı.
Kurulması planlanan kurumun Ekonomi Bakanlığına bağlı olacağını söyleyen Büyüközer, "Kurulları ile ilgili taslakta pek çok bakanlık temsilcilerinin, Türkiye ihracatcılar Meclisinin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, Türkiye Seyahat Acentesinin temsilcilerinden oluşacağı bildirilmektedir. Bu temsilcilerin hangi İslami yeterlilik ile seçileceği başlı başına bir soru işaretidir. Türkiye'de Helal sertifikalama alanındaki birikimi ve tecrübesi ile GİMDES bulunmakta iken, bu kurumun kurulması sürecinde uzaktan yakından hiç bir görüş alış verişine geçilmemesi de yine esef edici bir durumdur" dedi.
Dünyada devletlere bağlı akreditetisyon kuruluşların sayılarının her geçen gün artmasını ve akreditasyon yapacakları sertifikalama kurumundan büyük ücretler talep etmelerini, düşük bütçelerle faaliyetlerini yürüten samimi Helal sertifikalama kurumlarını akreditasyon belgelerini edinmede ekonomik olarak büyük zorluklara soktuğunu dile getiren Büyüközer şunları kaydetti: "Örneğin, yalnızca Birleşik Arap Emirlikleri Helal akreditasyon kurumu ESMA'nın istediği senelik ücretler onbinlerce euroları bulmaktadır. Mevcut Helal ürünlerin ticaret potensiyelinin ancak yüzde 14'ü gerçekleşebilmektedir. Bu potansiyelin gerçeğe dönüşmüş miktarının az olmasının esas bazı ana nedenlerini aşağıda paylaşıyoruz;
Bazı Müslüman ülkelerdeki ürün ve pazarın uluslararası ticaret yapılamayacak kadar basit olması,
Müslüman ülkelerde paketlenen pek çok ürünün hem uluslararası bir markaya hemde daimi bir tedarikçiye sahip olmaması,
Helal sertifikalı ürünlerin etiket ve paketlenmesinde uluslararası standartlara sahip olmaması, görünüşünün, tadının ve diğer özelliklerinin gönderiden gönderiye farklılık göstermesi, alıcı ve tüketiciler için problem oluşturmaktadır.
Helal ürün zincirinde bütünlük ve uyuma bağlı olunmaması.
Müslümanların ne yediklerinin veya kullandıklarının farkında olmaması ve bununda ötesinde yediklerinin Allah'ın emrine ve kendi sağlıklarına uygun olup olmadığı ile ilgili yeterli sorgulamayı yapmamalarıdır.
Bu sorunların çözümüne yönelik çalışmaları yürüten GIMDES ülkemizde önemli mesafe kat etmiştir.
GİMDES, şimdiye kadar 500'e yakın üretici firmanın yaklaşık 10 000 ürününe Helal Sertifikalandırma hizmeti vermiştir. GIMDES Helal Sertifikalı ürünler dış piyasada da güvenle ilgi görmektedir. 2009-2017 yılları arasında toplam 20 milyar dolarlık Helal Sertifikalı ürün ihracatı gerçekleştirilmiştir. GİMDES'in gerçekleştirmiş olduğu sertifikalandırma hizmeti Müslüman tüketici için, kabul edilebilir gıdanın ve tüketilebilir ürünün üretilmesi için gereklidir. Bu husus dünyadaki 2 milyar Müslümanı ve Helal ürün yemeği tercih eden diğer milyonlarca insanı kapsamaktadır. Mesela sadece tavuk sektörümüzde İhracatımızdan bir tablo. Türkiye'de ortalama günde 3 milyon tavuk kesiliyor. Ne mutluyuz ki bunun 2 milyonu GİMDES'in denetiminde, Helal ve Tayyib şartlarda beslenip müslüman kasaplarca elle kesilerek Müslüman tüketicilere ulaştırılabilmektedir.
GİMDES Helal ve Tayyib sertifikalı Firmalarımız; Ürdün, UAE, Katar, Kuwait, Kongo, Umman, Libya, Suudi Arabistan, Dubai, Bahreyn, KKTC, Birleşik Arap Birliği, Liberya, Malezya, Türkmenistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Irak, Maldiw, Maritus, Gana, Haiti, Hongog, Tacikistan, Çin, Suriye ve Gürcistan olmak üzere 27 ülkeye 2016 yılı boyunca toplam 55 milyon 951 bin kiloya ek olarak 107 kontenyerde 3 milyon 40 bin kilogram kanatlı et ihraç ettiler. İhracat tavuk ve hindi olarak iki kategoride gerçekleşti. İlgililerden aldığımız bilgilere göre 2017 yılnda da ihracatın artarak devam ettiği görülmektedir. Bu sektörün dışındaki sektörlerde de büyük bir ihracat büyümesini yaşadığımız İhracat parametreleri incelenirse görülmektedir".
İHA