Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Gündoğan tarafından Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Mühendislik Fakültesi Konferans Salonunda "Başkaldırı Dayanışma ve Etik" konulu konferans verildi.
GAÜN Bilimsel Araştırmalar Topluluğu tarafından düzenlenen konferansın açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hilmi Bayraktar başkaldırı, dayanışma ve etik kavramlarının Türkiye'de çok iyi anlaşılamamış kavramlar olduğunu belirterek, meseleyi ilkeler boyutunda konuşmak, tartışmak gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Bayraktar, "Etik, en çok ihtiyaç duyduğumuz kavram. Kişinin kendi kendini yönetimi, doğru karar verebilmektir. Ahlak ile etik, inanç ile ahlak, ahlaklılık ile ahlaksızlık, etiklilik ve etiksizlik karıştırılır. Bu gibi kavramların doğru kullanılması lazım. Türkiye'de kavramların standart bir standardizasyonunun yapılması lazım. Öncelikle ortak dilin, ortak ifadelerin oluşturulabilmesi, tartışmaya, farklı anlamaya, sağa sola çekmeye fırsat vermeden, net olarak şu ifadenin karşılığı şudur diyebilmek lazım. Ortak dil, kavram kullanımı Türkiye'nin önemli bir sorunu. Bu konuda yapılan çalışmaları destekliyoruz" şeklinde konuştu.
İnsan açısından hem başkaldırı hem de dayanışmanın birer gerçeklik olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ali Osman Gündoğan, bu iki fenomenin hem dini hem de tarihsel bakımdan insani fenomenler ama hem başkaldırının hem de dayanışmanın etik bir zeminde gerçekleşmediği zaman insani, etik ilkeleri dışladığı zaman anarşizme ve kötü başkaldırı örneklerine gidebilme durumu olduğunu söyledi. Bundan dolayı insanın bu iki eylemini insani kılmak açısından etik bir zemin hazırlamak gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Gündoğan konuşmasının devamında şunları söyledi, "15 Temmuz hadisesi o da bir başkaldırı ama etikten yoksun olduğu için karşısında hemen etik temelli bir halk dayanışmasını buldu ve ortadan kaldırıldı.Bu açıdan bakıldığında bu iki kavramı düzgün tahlil etmek, iyi anlamak lazım. Her hareketi başkaldırı ve dayanışma olarak gördüğümüzde de hem toplum hem de bireysel varlığımız için problemler ortaya çıkıyor. Felsefe tarihinde, kendi tasavvuf tarihimizde bu iki kavramı ahlak temelli olarak birleştiren düşünceler de var. Bu açıdan insanın hem kendisini hem de içinde bulunduğu topluma düzgün bir şekilde ve düzenli bir biçimde çeki düzen verebilmesi için etiği dışlamadan birlikte hareket etmek ve birlikte hareket ederken de kötü olan bir şey gördüğünde ona "hayır" diyebilmek esas budur ama bu hayır'ın içinde olumlu değerlere "evet" vardır. Olumlu değerlere "evet" olumsuz olana "hayır" bir başkaldırı biçimidir. Bu şekilde düşünen insanların birlikte hareket etmesi de onların dayanışmasıdır. Kaderi ortak olan insanlar birlikte hareket ederler."
İHA