Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Ülkemizin geleceği için ve millet iradesinin gereğinin yapılması için "evet" diyoruz. Ben ülkemin krizler yaşamasını istemiyorum. Bu anayasa değişikliğine "evet" derken de özellikle 2007'den sonra Cumhurbaşkanını halkın seçtiği hükümetin gücünün daha da hakimleştiğini görüyoruz. Bu tıkanıklıkları gidermek için anayasa değişikliğine "evet" denilmesi konusunda kararlıyız" dedi.
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan "Anayasa değişikliğine tam destek, geleceğimiz için evet" kampanyası kapsamında Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonunda Hak-İş üyeleri ve vatandaşlarla bir araya geldi. Programa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Hak-İş Genel Sekreteri Osman Yıldız, AK Parti Ankara İl Başkanı Mustafa Nedim Yamalı ve AHİD Genel Başkanı Hilmi Yaman'ın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. Spor salonunda büyük bir coşku yaşandı.
Arslan, Hak-İş olarak sadece bu referandumda değil 1982 Anayasası'nın millete zorla dayatıldığı dönemde nasıl bir anayasa istediklerini, o günkü şartları zorlayarak bir sempozyum düzenlemek istediklerini ama darbecilerin, cuntacıların tayin ettiği sıkıyönetim komutanlığının bu toplantıya izin vermediğini ifade etti. Arslan, "Anayasaya "hayır" demek, anayasa konusunda konuşmak, anayasayla ilgili yorum yapmak veya yazı yazmak suçtu" ifadelerini kullandı.
Konfederasyonun kuruluşundan bu yana sivil, demokratik, katılımcı, çoğulcu ve milletin temelinin mutabakatını sağlayan bir anayasa taleplerini sürdürdüklerini kaydeden Arslan, şöyle konuştu:
"1987 yılında siyasi yasakların kalkması konusunda yine "evet" diyerek yeni bir yol haritası oluşturmuştuk. 2007 yılındaki anayasa değişikliği referandumunda da yine "evet" diyerek Türkiye'nin önünün açılması konusunda Hak-İş katkı yapmıştır. Özellikle 12 Eylül referandumunda darbelerin karanlığından demokrasinin aydınlığına "evet" diyerek yeni bir başlangıç yapmıştır. Anayasa değişikliğine tam destek, geleceğimiz için evet derken bu tarihsel yürüyüşümüzün herkes tarafından bilinmesini istiyorum. Konfederasyonumuzun kuruluşundan bu yana sivil, demokratik, katılımcı, çoğulcu ve milletin temelinin mutabakatını sağlayan bir anayasa talebimizi hep sürdürdük ve bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz. Anayasa değişikliğine "evet" derken, yeni anayasa talebimizden vazgeçmiş değiliz, bu konudaki kararlılığımızı devam ettireceğiz."
"Keşke muhalefet teklif getirseydi"
"Bir tarafta Ak Parti ve MHP'nin sunduğu Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve bir tarafta da ana muhalefetin önümüze koyacağı yeni bir öneriyi bekledik" diyen Arslan, bu iki öneriyi birlikte tartışabilmeyi istediğini ama bundan mahrum bırakıldıklarını ifade etti. AK Parti ve MHP'nin ortaklaşa önerdiği anayasa değişikliğinin dışında muhalefetin bir öneri getirmediğini kaydeden Arslan, "Sadece şunu istiyorlar "buna razı olun, krizleriyle, darbeleriyle ve sorunlarıyla mevcut sisteme razı olun" diyorlar. Biz bu sisteme razı olursak geleceğimizi kaybetme riski var. Eğer parlamenter sistemin sorunlarını çözecek, parlamenter sistemi adam gibi işletecek, darbeleri ve krizleri önleyecek bir model getirselerdi bunu da tartışacaktık. Parlamenter sistemi dünyadaki gibi hayata geçiremedik. Yaşadığımız 67 yıl ülkemizdeki bir çok sorunu önümüze koydu ve bundan ders almamız gerekiyor" diye konuştu.
"Deniz Baykal milletten özür dilesin"
"Sayın Deniz Baykal bugün utanmadan, sıkılmadan milletin önüne geçip anayasaya "hayır" demeyenleri suçluyor. Aslında siz 2007 yılında milleti bu hale sokarak kendi geleceğinize kurşun sıktınız" diyen Arslan, Deniz Baykal'dan yüreklice, adam gibi çıkıp milletten özür dilemesini, "2007 de yanlış yaptık özür diliyoruz" demesini istedi.
Hak-İş neden "evet" diyor?
Bu sistemin ya Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak değişeceğini ya da milletin krizlere razı olacağını ifade eden Arslan, "Ben ülkemin krizler yaşamasını istemiyorum. Bu anayasa değişikliğine "evet" derken de özellikle 2007'den sonra Cumhurbaşkanını halkın seçtiği hükümetin gücünün daha da hakimleştiğini görüyoruz. Bu tıkanıklıkları gidermek için anayasa değişikliğine "evet" denilmesi konusunda kararlıyız. Ayrıca siyasi krizin neden olduğu ekonomik krizlerin en büyük faturası çalışanlara çıktı. Başbakana anayasa fırlatılması Türkiye'nin 160 milyar dolarına mal olmuştur ve bu ekonomik krizde 450 bin kişi işini ve iş yerini kaybetmiştir. Kaybeden yine biz olduk faturasını biz ödedik. O zaman bize fatura ödetenlere karşı bizim bir şey yapmamız gerekmiyor mu, susmamız mı gerekiyor, Hak-İş'e saldırıyorlar, neden meydanlardasınız diyorlar, işte bu yüzden "evet" diyoruz. Ülkemizin geleceği için "evet" diyoruz, millet iradesinin gereğinin yapılması için "evet" diyoruz" şeklinde konuştu.
"15 Temmuz'a rağmen dimdik ayaktayız ama bu istikrarın devamı için sandıktan "evet" çıkması şart" diyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek ise, 16 Nisan'da milletin sağduyusuna ve basiretine güvendiğini dile getirdi.
İHA