Hangi adı taşıyan sadece bir osmanlı padişahı vardır?

Kim Milyoner Olmak İster yarışmasının bu akşamki etabında çıkan sorulardan biri de, Hangi adı taşıyan sadece bir osmanlı padişahı vardır? oldu.

Hem kazandıran hem eğlendiren Kenan İmirzalıoğlu'nun sunduğu Kim Milyoner ister yarışmasında diye Hangi adı taşıyan sadece bir osmanlı padişahı vardır?  bir soru soruldu. İzleyiciler internetten bu sorunun cevabını araştırıyor?

Kim Milyoner Olmak İster yarışmasının bu akşamki etabında çıkan sorulardan biri de, Hangi adı taşıyan sadece bir osmanlı padişahı vardır? oldu.

Cevap: İbrahim

Sultan İbrahim Kimdir?

Sultan İbrahim (d. 5 Kasım 1615, İstanbul – ö. 18 Ağustos 1648, İstanbul), 18. Osmanlı padişahı ve 97. İslam halifesidir. İbrahim, 8 Şubat 1640'ta ağabeyi IV. Murad'ın ölümü üzerine 25 yaşında ve 18. padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Şehzadeliğinde çok sıkı bir saray hayatı yaşamış, erkek kardeşleri IV. Murad tarafından öldürtülmüş[1] olduğundan korku içinde büyümüştü.

I. İbrahim 5 Kasım 1615 tarihinde doğdu. Babası Osmanlı Padışahı I. Ahmed, annesi Kösem Sultan'dır. Babasının 1617 senesinde vefat etmesi ve amcası I. Mustafa'nın tahttan indirilmesi ile ağabeyi II. Osman tahta çıktı. Daha iki yaşındayken Kafes'e kapatıldı. Daha sonra aynı anne'den doğan ağabeyi IV. Murad tahta çıktı. Sultan IV. Murat'ın emriyle Şehzade Bayezid 1635'te Revan Sefer'ine çıkarken ibrişim kemendiyle boğduruldu. Aynı zamanda diğer kardeşi Şehzade Süleyman da boğduruldu. Kösem Sultan'dan doğan öz kardeşi Şehzade Kasım ise 1638'de Bağdat Seferi arefesinde boğduruldu. Ağabeyi IV. Murad ölürken Şehzade İbrahim'in katledilmesi ve tahta Kırım hanının geçmesi emrini verdi ise de bu emir Kösem Sultan tarafından engellendi. Böylece sadece en küçük Şehzade olan İbrahim annesi Kösem Sultan sayesinde kurtuldu ve Osmanlı tahtına çıktı.

Sultan İbrahim tahta geçtiğinin ilk senesinde Emirgüneoğlu olayı yaşandı. IV. Murad'ın İran Seferi sırasında Revan Kalesi kumandanı olan Emir Mirgünoğlu, kalenin fethinden sonra affedilerek Emirgan’da oturmasına izin verilmişti. Mirgünoğlu, IV. Murad'ın ölümünü fırsat bilerek bölücü ve yıkıcı propaganda yaptı. Bu faaliyetleri üzerine İbrahim, onu idam ettirdi. Ancak bundan dolayı İbrahim bazı çevrelerden düşmanlar edindi.

Diğer taraftan, Malta Şövalyelerinin fırsat buldukça Türk ticaret gemilerine saldırmaları yüzünden, Sultan İbrahim onların en büyük sığınağı olan Girit Adası'nın fethini emretti. 20 Haziran 1645'te Sakız Adası'ndan denize açılan Osmanlı donanması, 17 Temmuz'da Girit'in Hanya limanını fethetti. Hanya'nın Osmanlılar tarafından fethi, Avrupa'da büyük etki uyandırdı. Almanya ve İtalya bölgelerinde ülkeler asker göndererek Venedik'e yardım kararı aldılar. Bu sırada Hanya muhafazasına getirilen Deli Hüseyin Paşa, harekâta devâmla Resmo Kalesi'ni ele geçirdi.

Bu sırada Hezarpare Ahmed Paşa aleyhine olarak başlayan isyan, İbrahim'in de tahttan indirilmesiyle sonuçlandı. Tahta oğlu IV. Mehmed çıkarıldı. İsyancılar ve bunların önderi olan Sofu Mehmed Paşa, İbrahim'i idam ettirdiler (18 Ağustos 1648). Ayasofya Selatin haziresinde, caminin Roma döneminde vaftizhane olarak kullanılan kısmına defnedilmiştir (I. Mustafa ve İbrahim Türbesi).

Sultan İbrahim döneminde devletin iç huzurunun sağlanması, mali durumunun düzeltilmesi için önemli çalışmalar yapılmış, para basılmadan para ayarının düşürülerek ve vergilerin toplanarak hazinenin güçlendirilmesine çalışılmıştı.

Sultan İbrahim'in savruk harcamaları tamamen mücevher işli yeni bir saltanat kayığı yaptırması isteği ile daha da arttı. Bunun için esnaftan, ulemadan, ocak ağalarından ve devlet ricalinden ek vergiler istenildi ve buna muhalefet edecek olanların cezalandırılacakları duyuruldu. Kösem Sultan, bunun bir patlamaya yol açabileceğine dair Sultan İbrahim'i uyarmak istemesi dolayısıyla saraydan atılarak İskender Bahçesi'ne sürgün edildi. Sadrazam Tezkereci Ahmet Paşa ise kendi savruk harcamalarına devam etmekte ve oğlunun düğünü için yaptığı eğlentiler ve harcamalar hakkındaki haberler şehirde herkese yayılmakta idi.

7 Ağustos 1648'de ulema Fatih'te (başlarındaki yeniçeri ağası) kapıkulu ocakları ağaları da Etmeydanı'nda Orta Camii'nde toplandılar. Sultan İbrahim'in sefahatine ve koyduğu samur ve amber vergisine karşı olarak bir ayaklanma üzerinde anlaştılar. Sabahleyin silahlanmış kapıkulu askerleri Fatih Camii avlusuna geldiler. Bunu haber alan sadrazam Tezkereci Ahmet Paşa korkup saklandı. O zaman başdefterdar olan Sofu Mehmed Paşa Fatih Camii'ne çağrıldı ve burada isyancıların liderleri olan ocak ağaları ve ulema liderleri tarafından geniş tecrübesi nedeniyle kendisinin sadarete getirildiği ilan edildi. O zamana kadar sadrazam olan Tezkereci Ahmet Paşa saklandığı için kendisinden mühr-ü humayun alınamamıştı. O akşam geç saatlerde Tezkereci Ahmet Paşa saklandığı konağında yakalandı. Konağı yağmalandı. Eski sadrazam, Fatih Camii'ne isyancı kapıkulu askeri komutanları; ulema liderleri ile bunların veziriazam seçtikleri ve sarayın da bunu teyit ettiği Sofu Mehmed Paşa önüne getirildi. Orada Cellat Kara Ali tarafından boğularak idam edildi. Öldürüldüğü yaşının 50'yi geçtiği bildirilir.

Sadrazam olan damadının katledilmesinden sonra, Sultan İbrahim durmadan haber gönderiyordu, isyancılara. Artık dağılınız. Bir değişiklik olmadığını tespit edince, saray burçlarına topları yerleştirtmiş, bostancıları silahlandırmıştı. İtaatsizlikleri devam ettiği takdirde hepsini kırıp geçireceği haberinin yayılsın istiyordu. İsyancılar ise Kösem Valideye saldık­ları bir haberde, Şehzade Mehmed Sultanı Orta Camii'e göndermesini talep ettiler. Kösem Sultan bunun mümkün olamayacağını, böyle bir cülus adeti olmadığını, padişahın patırdısına bakılmamasını, kendisinin sarayda her ne kadar on iki bin silahlı bostancı neferi olmasına rağmen Ağaların kendisi tarafında olduğunu bildirdi. Cemiyet saraya geldiğinde bos­tancıların kendilerine iltihak edeceğini bildirdi. Bu bilgiyi er­tesi gün gizlice kıyam erbabının yanıbaşına gelen Bostancıbaşı te'yid etti. O gün Cuma idi ve bu hâl üzere salatı cuma elden gitmişti. Atmeydanı'na doluşan kıyamcılar, ayak divanı istediler, ora­da da durmayıp saray içine daldılar. Karşılarında Sultan İbra­him değil, Valide Sultanı gördüler. Karşılıklı olarak konuştu­lar. Valide Sultan kıyam edenlere her ne kadar mukavemet etmeye çalıştıysa da, oğlu İbrahim'in tahtta kal­masını sağlayamadı. Sonunda: "Varayım arslanımın sarıkcığını sardırayım ve çıkarayım" diyerek içeri girdiği görüldü. Az sonra küçük şehzade babaannesinin elinden tuttuğu halde, masum ve güzel yüzü ile göründü. Osmanlı tahtına oturtul­du. Birbir önünden biat ederek geçiyorlardı. Bu kalabalıktan ürken yeni padişah ağlamağa başlayınca, daha fazla rahat­sızlık vermeyi önlemek için biat yeterli sayıldı. 6 ağustos 1648 çarşamba günü başlayan ihtilâl, cu­ma günü nihayetlendiğinde, Osmanlı tahtında otuz dokuz yıl hü­küm sürecek, IV. Mehmed ünvanlı Sultan İbrahim'in oğlu vardı.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Soru-Cevap Haberleri

Hangisi Dede Korkut hikayelerindeki karakterlerden biri değildir?