15 Temmuz hain darbe girişiminde Özel Harekât Daire Başkanlığı'na yapılan saldırının ardından yaralanan polislere ilk müdahalenin yapıldığı Gölbaşı Hasvak Devlet Hastanesi'nde Şehitleri anma programı düzenlendi.
Hastane yönetiminin düzenlediği programda İstiklal Marşı'nın ve duaların okunmasının ardından 15 Temmuz'dan sonra göreve gelen Hastane Başhekimi Op. Dr Ömer Parlak yaptığı açılış konuşmasında Türkiye'nin zor yıllar ve yollardan geçtiğini ifade ederek, bir daha böyle bir gün yaşanmamasını temenni etti. Parlak'ın konuşmasının akabinde o gece görevli olan personeller yaşadıkları o anları anlattı.
Türkiye'yi derinden etkileyen gecede Özel Harekât Daire Başkanlığı'nda ki patlamanın ardından yaralı ve şehit olan polisler en yakın hastane olan Gölbaşı HASVAK Devlet Hastanesi'ne getirilmiş ve hastanede adeta can pazarı yaşanmıştı.
15 Temmuz'da en çok şehidin verildiği Gölbaşı'nda o gün yaşananları dile getiren hastane personellerinin anlattıkları bir kez daha yürekleri dağladı. Sağlık personelleri o gece, yaşadıklarını asla unutamayacaklarını ifade ettiler.
"Var gücümüzle çalıştık"
15 Temmuz gecesi hastanede idare şef nöbetçisi olan Uzm. Dr. Ali Niyazi Kurtcebe o gecenin çok karanlık ve hain bir gece olarak hafızalarına kazındığını ifade ederek, Özel Harekât Dairesindeki patlamanın ardından hastane personeli ile birlikte var güçleriyle yaralılara müdahale ettiklerini söyledi. Birçok görevli personelin çağırmalarına gerek kalmaksızın aileleri ile birlikte hastaneye koştuklarını kaydeden Kurtcebe o geceyi şu sözlerle anlattı:
"Bir yandan ağlıyor, bir yandan yaraları sarıyorduk"
"Daha önce böyle bir vahşet tabloyu kimse yaşamadı. Hangi alçaklık, şerefsizlik bunları bu hale getirdi. Kardeşlerini, vatandaşlarını, milletini katletmeye, bombalamaya itti. Biz bunları bir taraftan yaşarken, bir taraftan da yaralılara ve şehitlere müdahale etmeye çalışıyorduk. Hastanemizde 4 kapasiteli morgumuz mevcut. O gün hastaneye 38 şehit getirildi. Şehitlerimizi hastanemizin çeşitli alanlarında muhafaza etmeye çalıştık. Orası da yetmedi, hastanemizin dışına nakletmek zorunda kaldık. Yaralılara her türlü müdahaleyi biz o şartlarda Allahın izniyle ve sizlerin sayesinde gerçekleştirdik. Arkadaşlarımız bir yandan ağlıyorlardı bir yandan yaraları sarmaya çalışıyorlardı ki içlerinde eşi, kardeşi, akrabası asker ve polis olan vardı.
"Vatan için ölmeyi göze aldık"
Biz yaraları sarmaya çalışırken Özel Harekâttan ikinci bir patlama haberi geldi. O anda emniyetten bize haber geldi. "Buranın da hedef olma ihtimali söz konusu, ışıkları söndürün çok fazla dikkat çekmeyin" dediler. Üzerimizden helikopterler de uçtu. Çok kısa süreliğine dış ortamdaki ışıkları kapatmak zorunda kaldık. Ama o bizim için uygun olmadı. Biz her şeyi göze alarak, vatan için canımızı verelim dedik ve ışıklarımızı açtık. Hainlerin saldırıları bitmedi. Türksat'a saldırı haberi geldi, oradan da şehit ve yaralılar getirildi. Yaralılara müdahale edildi. Hepimiz metanetli olmaya çalışıyorduk. "
Vicdanları körelmiştir
Yaşanan olayların tiyatro, senaryo olduğunu söyleyenlere öfke dolu olduğunu dile getiren Kurtcebe, "Oturdukları yerden film izler gibi olaylara bakanların gözü, aklı ve vicdanı körelmiştir." şeklinde konuştu. Uzm. Dr. Ali Niyazi Kurtcebe HASVAK Hastanesi personelinin 15 Temmuz'da bir destan yazdığını sözlerine ekleyerek, o gece görev yapan tüm personele teşekkür etti.
Halk hem yardım etti, hem bizi korudu
O gece görevli olan Uzm. Dr. Aydın Selçuk da olayın yaşandığı andan itibaren hastane görevlileri ile organize olarak yaralılara ve şehitlere müdahale etme çabasında olduklarını kaydederek, diğer hastanelerde de görev yapan doktorların kendilerine yardımcı olduğunu ve ameliyata girdiklerini dile getirdi. Selçuk, halka da minnettar olduğunu söyleyerek, hastanenin de hedef olduğunu ve vatandaşların bir yandan yardım ettiklerini bir yandan da hastane personelini korumaya çalıştıklarını sözlerine ekledi.
"Silahımızı verin biz gidelim"
O gece hastanede görevli olmayan ama haberi duyar duymaz kızı ile birlikte hastaneye gelen fizik tedavi servisinde görevli hemşire Şenay Ceyhan, patlamanın ardından yaralıların hastaneye getirilmeye başlandığını ifade ederek, "Fizik tedavi servisi olduğumuz için hafta sonu olmasından dolayı çoğu hastalarımız izinliydi. 2-3 hastamız vardı. Onlarda kendi isteği ile evlerine gitti. Servisi size bırakalım dediler. Küçük bir hastane olmamıza rağmen hiç yokluk yaşamadık. Herkes canla başla çalıştı" dedi.
Daha önce Mardin'de gazi olan ve 15 Temmuz'da yaralanan bir vatandaş ile arasındaki diyalogu da anlatan Ceyhan, " "Gazi olan abimiz bizi bırakın sizi de bombalayacaklar. Silahımızı verin biz gidelim" diyor. Biz bırakamayız dedik gideceksek hepimiz beraber gideriz dedik" şeklinde konuşarak duygularını ifade eti.
"Bugün görev yapmayacaksak, ne zaman yapacağız"
Sağlık Bakım Hizmetleri Müdür Yardımcısı Sebahattin Yetim, fiziki imkânlarının yetersiz olmasına rağmen, hastane personelinin göstermiş olduğu performansın insanüstü bir başarı olduğuna vurgu yaparak, " Olayı öğrenir öğrenmez hemen hastaneye geldim. Geldiğimde sedyeler acil servisin önüne çıkmıştı. Hazırlıklar tamamdı. Sabah olduğunda hastanede kim çalışacak diye düşündüğümde benim düşünmeme mahal bile vermeden o gün ki görevde olan bütün arkadaşlarımız, "Müdürüm biz devam edebiliriz. Bugün bu görevi yapmayacaksak ne zaman yapacağız" dediler. Hepinizden Allah razı olsun" dedi.
Şehit Zeynep Komseri, eşi yaralıların botlarına bakarak aradı
15 Temmuz'da hastanede nöbetçi olan hemşire Betül Şen ise o geceye dair yaşadıklarını anlatmakta zorlandı. Özel Harekât Daire Başkanlığına gerçekleştirilen saldırıda şehit düşen Komiser Zeynep Sağır'ı "Bu benim eşimin botu değil" sözleri ile yaralarılar içerisinde eşini aramasının ve "Zeynebim hangi ara silahını kuşandın da gittin Zeynebim. Ben şimdi çocuklarına ne derim Zeynebim" diyerek " ağlamasının kendisini çok etkilediğini söyleyen Şen, sözlerini şöyle sürdürdü: 1 ay sonra düğünü vardı, şehit oldu
Yine bir tanıdığın nişanlısı yukarıda yaralıydı.'Abla nişanlımdan haber alamıyorum. Bakar mısın?" diye söyledi. Yukarıya yoğun bakıma çıktım. Telefonla nişanlısıyla konuşturdum. 1 ay sonra düğünü varmış ve bir gün sonra şehit oldu." dedi.
Program sonunda, Diyarbakır Sur ilçesinde 2016 Şubat ayında çöken binada şehit olan Jandarma Astsubay Üstçavuş Hüseyin Gümüş'ün hemşire olan ve 15 Temmuz'da hastanede görev yapan eşi Kıymet Gümüş'e, 15 Temmuz'da Özel Harekâtta şehit olan Alparslan Yazıcı'nın kardeşi görevli hemşire Asuman Yazıcı'ya ve görev yapan diğer personellere "Onur Ödülü" verildi.
15 Temmuz'dan sonra yaşadıklarını kâğıda döken hastane personelleri ise duygularını şu şekilde dile getirdiler:
"Orada film koptu"
Gölbaşı HASVAK Devlet Hastanesi'nde hasta kayıt görevlisi Gökhan Şen'in o geceye dair anlattıkları yürekleri sızlattı. Şehitlerin ve yararlıların kayıtlarını tutmakla görevlendirilen Gökhan Şen, "Morga girdiğimde tüm şehitlerimizin telefonu çalıyordu" diyerek o anı asla unutamayacağını ifade ederek, " "Hastanede hasta kayıt görevlisi olduğumdan acilde görevli anestezi uzmanı Aydın Selçuk hocam "Gökhan senin görevin hastanemize gelen tüm yaralı ve şehitlerimizin kaydını eksiksiz tutmak" dedi ve tabiri caize film orada koptu. Şehitlerimiz vardı, yaralılarımızın hemen hemen hepsi çok ağır yaralı. O halde onlara ad soyad sormak daha da acıttı içimi. O anda doktorlarımız ve polisimiz "Bu kayıt bizler için çok önemli sen işini doğru yapmak zorundasın" dediklerinde irkildim. Ve işimi tam yapmak için sabaha kadar çalıştım.
"Morgda bütün şehitlerimizin telefonu çalıyordu"
Sabaha karşı emniyet güçlerimizle ortaklaşa tüm yaralı ve şehitlerimizin sayı ve isimlerini gerekli mercilere ilettik. Bu arada beni en çok üzen ve derinden etkileyen olay, şehitlerimizin sayısını almak için morga ve morgun yanındaki ek binaya geçtiğimizde bütün şehitlerimizin telefonları çalıyordu. Kim bilir kiminin eşi, çocuğu, anne babası cevap bekliyordu. Ama nafile onlar çoktan şehadet şerbetini içmişlerdi. Allah bir daha vatanımıza ve büyük Türk Milletine böyle acılar yaşatmasın" şeklinde konuştu.
"Beni bırakın hemşire hanım, durumu daha kötü olan arkadaşlarım var"
15 Temmuz gecesi hastanede çok vahim bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Acil Servis Hemşiresi Bilge Aktaş, insanların, doktorların ve hemşirelerin panik içinde koşuşturma telaşında olduklarını, halkın hastaneye yardım için geldiğini, herkesin seferber olduğunu vurgulayarak, "15 Temmuz gecesini ömrüm boyunca unutmayacağım. Yaralılardan birinin bacağı ampute olmuş ve büyük bir çığlıkla "Acımı dindirin" diye bağırıyordu, bir diğerinin kulağı ve kafası kanlar içindeydi ve ben onunla ilgilenip damar yolu açarken "Beni bırakın hemşire hanım durumu daha kötü arkadaşlarım gelecek onlarla ilgilenin" dedi. Bir diğer yaralımız da üniformalı olarak geldi ve silahı üstündeydi, arkadaşlarına "Sakın silahımı almayın, burada herhangi bir durum olursa ben müdahale ederim" diyordu kendi acısını düşünmeden" dedi.
Şehit yakını fotoğraf gösterip, "Gördünüz mü iyi mi" diye soruyordu
15 Temmuz gecesi hastanede görevde olan Hemşire Kevser Sağlam da hastaneye gelen gazilerin şehadet getirdiklerini ifade ederek, "Hastanede herkes elinden geleni yapıyordu. Çok sayıda gazi ve şehitlerimiz hastanemize getirildi. 15 Temmuz gecesi beni derinden etkiledi. Gazilerimizden bazıları şehadet getiriyordu, bazılarının yaraları çok hafif olmamasına rağmen "Ben de bir şey yok siz diğer arkadaşlarımıza bakın" diyorlardı. Gelen şehit yakınlarından biri elindeki fotoğrafla herkese tek tek "gördünüz mü iyi mi?" diye soruyordu" diye konuştu.
İHA