Hayat Şartları Çarpıntıyı Tetikliyor

Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Güliz Erdem, hayat şartlarının tetiklediği ve çarpıntıya yol açan, önde gelen nedenleri...

Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Güliz Erdem, hayat şartlarının tetiklediği ve çarpıntıya yol açan, önde gelen nedenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Trafik ve yoğun iş temposunun oluşturduğu strese; düzensiz ve sağlıksız beslenme, spordan uzak hareketsiz yaşam da eklenince özellikle büyükşehirlerde yaşayanların, kalp çarpıntısı sorunuyla giderek daha sık karşılaştığını söyleyen Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Güliz Erdem ,"Kalp atışlarının hissedilmesinin verdiği rahatsızlık hissi veya kalbin çok hızlı ve çok dolgun atması olarak tanımlanan çarpıntı, ciddi kalp hastalıklarının göstergesi olarak da karşımıza çıkabiliyor. Buna karşın çarpıntının eskiden beri olması, günlük sohbetlerimizde kalbim yine çarpmaya başladı sözleriyle dile getirilirken, bu söylemler sorunu adeta sıradan hale getiriyor, kanıksatıyor. Oysa çarpıntının ciddi bir sorundur, özellikle daha önceden kalp krizi geçirenlerde, kalp damar hastalığı, kalp yetmezliği, kalp kası ve kalp kapak hastalığı olanlarda çarpıntının, ritim bozukluğuna bağlı olması ihtimali çok yüksektir. Çarpıntı ile birlikte baş dönmesi, bayılma, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi başka şikayetler olursa, acil olarak duruma müdahale edilmelidir" şeklinde konuştu.

"30- 50 yaşlarındaki çalışan kesimde, hafta içi çarpıntı yakınmaları daha sık oluyor"

Çarpıntının nedenini bulmak için kişinin mutlaka kardiyoloji uzmanına görünmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Erdem, "Kalp hastalıklarının yanı sıra tiroit bezinin fazla çalışması, kansızlık gibi bir sağlık sorunu çarpıntıya sebep olabileceği gibi, bunlar olmaksızın hayat şartlarının yol açtığı çarpıntının nedenleri de mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. Örneğin günümüzde sınav stresinin gençlerde çarpıntıya giderek daha fazla yol açtığını görüyoruz. Özellikle 30- 50 yaşlarındaki çalışan kesimde, hafta içi çarpıntı yakınmaları daha sık oluyor. İş stresi, ofiste çok fazla kafein tüketimi, yorgunluk, uykusuzluk, yemek düzeninde bozulma ve yeterli zamanın olmamasından fast food beslenme; kadınların aile ve iş hayatını aynı anda ideal şekilde devam ettirmeye çalışmasının stresi birçok kişide çarpıntının ilk ortaya çıkan şikayet olmasına sebep oluyor. Bu durumda, çarpıntının nasıl bir kardiyak problem sonucu ortaya çıktığının değerlendirilmesi, çarpıntıyı artıran bu faktörlerin de hasta ve yakınları tarafından farkedilip, mümkün olduğunca engellenmesi için yaşam tarzına yönelik değişiklikler yapılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"Kontrolsüz olarak aniden yoğun egzersize başlaması nedeni ile de olabiliyor"

"Aşırı fiziksel yorgunluk çarpıntıyı tetikleyen en önemli etkenlerden biri" diyen Doç. Dr. Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu fiziksel yorgunluk bazen günlük hayattaki yoğunluk nedeni ile olabilirken, bazen de normalde hareketsiz olan kişilerin, kontrolsüz olarak aniden yoğun egzersize başlaması nedeni ile de olabiliyor. Egzersizin düzenli olarak yapılması ve kademeli olarak artırılmasına dikkat edilmesi, özellikle kalp hastalığı riski ya da kalple ilgili yakınması olan kişilerin egzersiz programlarına başlamadan önce kardiyoloji uzmanlarına danışmaları gerekiyor. Huzursuzluk, korku ve stres çarpıntıyı tetikliyor. Bu duygular özellikle panik atak sırasında sıklıkla görülüyor. Panik atağın da neden olduğu aşırı çarpıntı hissi kişide yoğun bir korkuya neden olmakla birlikte, ayırımın yapılması için öncelikle uzman hekim tarafından kardiyak tetkiklerin yapılması, gereği halinde psikiyatri uzmanının görüşünün alınması gerekiyor. Kardiyoloji ve psikiyatri uzmanları birlikte çalışarak, hastaların fiziksel ve psikolojik iyilik halini tekrar sağlayabilirken, önemli olan hastanın ilk adımı atarak, yakınmaların geçmesini beklemek yerine kardiyoloji polikliniğine başvurmasıdır. Sağlıklı bir kişinin vücudunun üçte ikisi sudan oluşuyor. Vücudun normal su miktarı azaldığında, tuz ve şeker dengesi de bozuluyor. Aşırı egzersiz ve yaz sıcağında terleme, vücudumuzdaki suyun hızla azalmasına sebep oluyor. Yeterince su içilmemesi, kaybedilen suyun yerine konulmaması, vücudumuzun susuz kalmasına yol açıyor; bu durum vücuttaki elektrolitleri azaltıyor, tansiyonu düşürüyor ve çarpıntıya yol açıyor. Günlük su alımı; aşırı egzersiz, enfeksiyon, sıcak hava gibi diğer etkenler olmadığı durumda, genellikle kadınlar için günde 2 litre, erkeklerde 2 buçuk litre olmalıdır."

"Alkol ve sigara çarpıntıyı artırıyor"

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Erdem, enfeksiyonun her yaşta insanda çarpıntıyı arttırabileceğine vurgu yaparak, "Kış aylarında soğuk algınlıkları, akciğer enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları, yaz aylarında ise besin zehirlenmelerine bağlı sindirim sistemi enfeksiyonları daha sık görülüyor. Ancak özellikle yaşlı hastalar ritim bozukluklarına daha duyarlı oldukları için çoğu zaman enfeksiyonla ilgili belirtiler henüz başlamadan ilk şikayet çarpıntı olabiliyor. Alkol ve sigara çarpıntıyı artırıyor. Düzenli alkol kullanımı ritim bozukluğu riskini arttırdığı gibi, özellikle tatil zamanlarında ani ve yoğun alkol kullanımı sonrasında da ritim bozuklukları tetikleniyor. "Tatil kalbi sendromu" olarak tanımlanmış olan bu durum, özellikle kış aylarında hafta sonunun bitiminde daha çok görülüyor. Aynı zamanda aşırı kafein alımının da, özellikle diğer sebeplerle birlikte olduğunda çarpıntıyı arttırdığı görülebiliyor. Özellikle soğuk algınlığı ve öksürük ilaçlarının bazıları ve bazı bitkisel ilaçlar çarpıntıyı tetikleyebilir. Bu nedenle özellikle daha önceden çarpıntı şikayetleri olanların bu ilaçları doktorlarının gerekli görmediği halde almaktan kaçınmaları gerekiyor. Özellikle lise ve üniversite çağındaki gençler, sıklıkla çarpıntı şikayeti ile polikliniklerimize başvuruyorlar. Kiminde sadece sınav öncesi huzursuzluğun verdiği kalbin hızlanması tespit edilirken, kimilerinde ise stresin ritim bozukluklarını tetiklediğini görüyoruz. Sınav öncesi uykusuzluk, fazla kafein alımı, yeterli su içmemek de, bu şikayetlerin daha fazla artmasına sebep olabiliyor. Unutmayalım ki, hepimiz için en başta sağlığımız gelmelidir. Çocuklarımıza da bizler için en önemli şeyin onun sağlığı ve mutluluğu olduğunu belirtmeliyiz. Bunu hissetmeleri, stresle mücadele etmelerinde en önemli adımlardan biri olacaktır" açıklamalarında bulundu.

İHA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri

Sağlıkta Çetelerin Olmadığı Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün
Dil Temizliği Nedir, Nasıl Yapılır?
Pankreas Kanseri Tedavisinde Yenilikçi Yaklaşım
Hekimler 5 Gün İ̇ş Bırakacak!
20 Bin Diş Hekimi Atama Bekliyor