Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bazı kesimlerin partilerinin "evet'i desteklediğini ancak seçmenini oy kullanıp kullanmama konusunda serbest bıraktığı yönündeki duyumlara tepki göstererek, 16 Nisan'daki referandumda sandıklara giderek "evet" oyu vereceklerini söyledi.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Manisa'nın Şehzadeler ilçesi İshakçelebi Mahallesi'nde düzenlenen kahvehane toplantısında konuştu. Referandumda neden "evet" oyu kullanacaklarını anlatan Yapıcıoğlu, referandum dolayısıyla Avrupa'nın gerçek yüzünün ortaya çıktığını belirterek, bir ve birlikte olmanın önemine dikkat çekti.
16 Nisan'da yapılacak olan referandumda mevcut Anayasanın 19'uncu kez değiştirileceğini anlatan Yapıcıoğlu, "Bu anayasa değişikliği 1982 Anayasasının yani 12 Eylül askeri cuntasının yapmış olduğu anayasada 19'uncu kez yapılacak olan değişiklik. 19'uncu kez bir değişiklik yapılıyor ama yine de kısmi bir değişikliktir, askeri anayasanın, cunta anayasasının ruhu, iskeleti ayaktadır. Milletin talebi tamamen yerli bir anayasadır, bizim de talebimiz yeni bir anayasadır. Bu yeni anayasa sivil, özgürlükçü ve insan merkezli olmalı, bir de yerli olmalıdır. Daha önce pek çok konuda memlekette ithal yasalar, tercüme yasalar getirildi. Dışarıdan getirilen, yabancı dillerde yazılmış yasa metinleri tercüme edildi, bu milletin önüne konuldu ve memleket idare edildi. Medeni kanunumuz da, ceza kanunumuz da, usul kanunlarımız da, idare kanunlarımız da, anayasamız da yerli olsun. Bu değişiklikle tamamen yerli bir anayasa mı olacak? Türk tipi başkanlık diyorlar ama yine bütün olarak yerli bir anayasa olmayacak. İnşallah diyoruz ki o yolda açılmış bir kapı olsun. Tamamen yerlileşmenin, tamamen millileşmenin bir adımı olsun. Vesayet sisteminin geriletilmesi, ona geriye doğru bir adım daha attırılması noktasında önemli bir değişiklik olacağını düşünüyoruz ve bu değişikliğin memleketin hayrına, memleketin faydasına, milletin maslahatına uygun olduğunu düşünüyoruz ve bu nedenle referandumda 18 maddelik değişikliği destekleyeceğimizi, referandumda sandığa gidip "evet" oyu vereceğimizi açıkladık" dedi.
"Kardeşlerimiz kararımızın arkasında durup oy kullansın"
Partileri tarafından referandumda "evet" oyu kullanılacağını ancak bazı kesimlerin tabanlarını serbest bıraktığı yönünde söylemlerinin olduğunu hatırlatan Yapıcıoğlu, bu yöndeki söylemlere itibar edilmemesini ve tabanın sandığa giderek "evet" oyu kullanmasını istedi. Yapıcıoğlu şunları söyledi:
"Bazı yerlerde arkadaşlarımız arasında şöyle bir söylenti dolandığı kulağımıza geliyor. Bazıları hala daha 1 Kasım seçimlerindeki pozisyonda olduğumuzu düşünerek bizim referandumda "evet" dediğimizi ancak çok da önemsemediğimizi, miting yapmadığımızı, sandığa gidip gitmeme noktasında tabanımızı serbest bıraktığımızı söylüyor. Bu şekilde bir söylem gelişmiş durumda ve bunlar kulağımıza geliyor. Bunu düzeltme ihtiyacı hissediyorum. Gittiğimiz her yerde kardeşlerimize söylüyoruz, diyoruz ki; bizim kararımız bu referandumda değişikliği desteklemek, evet yönünde oyumuzu kullanmak ve sandığa gitmektir. Bütün kardeşlerimizden isteğimiz bu kararımızın arkasında durmalarıdır."
"Avrupa gerçek yüzünü ortaya koydu"
Avrupa ülkelerinin gerçek yüzlerini ortaya koyduğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Siyasilerimizin bir kısmı Avrupa'nın ikiyüzlülük yaptığını söylüyor. Biz de diyoruz ki hayır, Avrupa daha önce ikiyüzlülük yapıyordu, ikiyüzlülük yapmaktan vazgeçti, gerçek yüzünü ortaya koydu. Onlar hiçbir zaman bu milletin dostu olmadılar. Onlar hiçbir zaman bu milletin hayrını istemediler ama sürekli gözleri ve elleri burada oldu. Bizim içimizi karıştırmak, bizim kafamızı bulandırmak, bizi birbirimize düşürmek, bizleri zayıflatmak, sahip olduklarımızı alabilirlerse elimizden almak yada bizi olabildiğince kendilerine benzetmek. O da olmadı kendilerine boyun eğdirmek. Bunların hangisi yaparsak yapalım onların istediği yöne çekilmiş olacağız, onların tuzağına düşmüş olacağız. Ne onlara boyun eğmeliyiz, ne onlara benzemeliyiz, ne onlara tabi olmalıyız ne değerlerimizi terk edip onların peşinden sürüklenmeliyiz, ne de sahip olduğumuz zenginlikleri onlara yedirmeliyiz. Bunların hepsine set çekmek zorundayız. Bunun yolu da bunun yöntemi de bir ve beraber olmaktır. Dışarıdan, hariçten herhangi bir saldırı olduğunda kendi aramızdaki anlaşamadığımız konuları ertelemektir. Onları tartışmayı daha sonraki bir zamana bırakmaktır. Kavgayla gürültüyle birbirine düşen ve bu yolla kendi sorunlarını halletmeye çalışan insanların ne hale düştüğünü ne hale düşeceğini görmek için yanı başımızdaki Suriye'ye bakmak yeterli olacaktır. O duruma düşmekten Allah cümlemizi muhafaza etsin. Allah bu memleketi dost kılıklı, dost maskesi takmış gizli düşmanlardan da, düşmanlığını açıkça yapan düşmanlardan da muhafaza buyursun hepsinin şerrinden. O şerlerden kendimizi koruyabilmemiz için birbirimize kenetlenmemiz ve birbirimizin etrafında surlar, kaleler inşa etmemiz ile mümkün olabilir. Biz birbirimizle kenetlenebilirsek, her birimiz yanımızdaki kişinin, kardeşimiz, arkadaşımız, komşumuz için bir sığınak bir sur bir duvar olabilirsek, kardeşimiz de bizim için aynı vazifeyi görürse biz böylece millet olarak birbirimizi muhafaza etmiş olacağız. Şunu unutmamalıyız ki bizim en şerli ve en büyük zararı verebilecek olan düşmanımız bizim kendi içimizdedir. Bizim terbiye edilmemiş, bizim ıslah edilmemiş nefsi emaremiz bizi peşine takarsa sürükleyeceği yer hem bizim hem memleketimizin hem toplumumuzun felaketi olacaktır" şeklinde konuştu.
İHA