Yumurtalık (over) kanserinin, kadınların üreme hücrelerinin geliştiği yumurtalıklarından köken alan bir kanser türü olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Polat Dursun, bu kanser türünün genellikle menopoz sonrası görüldüğünü söyledi.
Yumurtalık Kanserine Dikkat
Yumurtalık (over) kanserinin, kadınların üreme hücrelerinin geliştiği yumurtalıklarından köken alan bir kanser türü olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Polat Dursun, bu kanser türünün genellikle menopoz sonrası görüldüğünü söyledi.
Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Polat Dursun, "Görülme yaşı ortalama 63'tür ama üreme çağındaki kadınlarda hatta genç kızlarda bile görülebilmektedir. Over kanseri jinekolojik kanser ölümlerinin en sık sebebi olması nedeni ile çok önemlidir. En sık görülen kadın genital sistem kanserlerinde ikinci sıradadır. 2015 yılı rakamlarına göre ABD'de her yıl 21290 yeni over kanseri vakası tespit edilmekte ve bunların 14180'i her yıl ölmektedir. Over (yumurtalık) kanseri kadınlarda kansere bağlı ölümler içinde 5. sırada gelmektedir. Hayat boyunca bir kadının over kanseri geliştirme riski yüzde 1.5'dir" dedi.
Sağlık bakanlığı kanser savaş dairesi verilerine göre Türkiye'de en sık görülen 10 kadın kanseri içinde 7. sırada yer aldığını kaydeden Dursun, over kanseri faktörleri hakkında bilgi verdi. Dursun, "İleri yaş, ilk adetin erken başlaması (erken menarş), menopoza geç girilmesi, sigara, yağdan zengin diyet risk faktörleridir. Ailede meme ve over kanserli birinci ve ikinci derece akrabaların olmasıda riski arttırmaktadır. Ailesel olarak bazı kalıtsal genetik hasarların olması ( BRCA gen mutasyonları ) hem meme hemde yumurtalık kanseri riskini arttırmaktadır. Bununla birlikte, doğum sayısının çok olması, emzirme, doğum kontrol hapları, kadın üreme kanalı olan tüplerin bağlanması(tüp ligasyonu ) over kanseri riskini azaltmaktadır" diye konuştu.
Yumurtalık kanserlerine spesifik bir bulgunun olmadığını belirten Dursun, "Karın şişliği, karın ağrısı, kasık ağrısı, kabızlık, iştah kaybı, sık idrara çıkma, nefes darlığı, adet düzensizliği, menapoz sonrası kanamalar, makatdan kanama ön belirtileri olabilir. Daha ileri evrelerde bulantı kusmada görülebilir. Eğer bu bulgulardan birkaçı varsa ve diğer bir sebeple açıklanamıyorsa mutlaka bir jinekoloğa muayene olunmalıdır. Hastalık geç dönemde bulgu verdiği için genelde ileri evrede yakalanmaktadır. Hastaların yüzde 70-80'i ileri evrelerde yakalanmaktadır. Yüzde 20-30 kadarı erken evrelerde yakalanmaktadır. Kadınların bu kansere yakalanıp yakalanmadığını erken tespit etmek için yıllık jinekolojik muayene önerilmektedir" ifadelerini kullandı.
Over kanseri tanısı konan hasta ne yapmalı?
Dursun, "Over kanseri tanısı alan bir hastada temel tedavi yöntemi öncelikle cerrahi tedavidir. Ameliyat sonrası çıkacak patoloji sonucuna ve hastalığın evresine bağlı olarak kemoterapide uygulanması gerekmektedir. Hastalığın ameliyatı özellikle ileri evrelerde oldukça zor ve komplikasyon riski yüksek bir ameliyatdır. Bu sebeple over kanseri hastasının ameliyatı bu konuda özelleşmiş kadın doğum uzmanları (jinekolog onkolog) tarafından yapılmalıdır. Yapılan araştırmalar jinekolog onkologlar tarafından opere edilen over kanseri hastalarının yaşam sürelerinin diğer cerrahlar tarafından opere edilenlere göre daha iyi olduğunu göstermiştir. Bu sebeple over kanseri tanısı alan hastaların bu konuda deneyimli bir ekip tarafından opere edilmesi ve takip edilmesi gereklidir. Over kanseri cerrahisi konusunda deneyimli bir ekip tarafından ameliyat edilmesi hastanın yaşam süresini uzatmaktadır. Ana tedavi yöntemi, cerrahi olarak rahim ve yumurtalıkların alınması, hastalığın yayılma ihtimali olan lenf dokularının çıkartılması ve yayılım oldu ise hastalığın yayıldığı organların çıkartılmasıdır. Ameliyat sonrasında hastaların büyük bir kısmında damardan kemoterapi uygulaması gerekmektedir. Yeni yapılan araştırmalarda karın içine kemoterapi uygulaması, ameliyat sırasında ısıtılmış kemoterapi uygulanması, tümörlerde damar gelişimini önleyen hedefe yönelik akıllı kemoterapi uygulamaları gibi yeni tedavi yöntemleri de vardır. Menopozdan önce veya sonra yumurtalıkların alınması ailesel meme over kanseri olan kadınlarda önerilen bir yaklaşımdır. Ailesinde ikinin üzerinde 1. derece meme kanseri olan, 1 meme ve bir over kanserli akrabası olan, erkek bireylerde meme kanseri olan veya erken yaşlarda meme veya over kanseri olan, BRCA1 ve/veya BRCA2 gen mutasyonu olan kadınlar ailesel meme over kanseri üyesidirler. Bunların yaşam boyu meme ve over kanseri geliştirme riski %70-80'lere çıkmaktadır bu sebeple bu tür risk faktörü olan kadınlarda üreme tamamlandıktan sonra kanser gelişmeden meme ve overlerin alınması önerilmektedir. Ünlü Holywood yıldızı Angelina Jolie böyle bir ailesel meme over kanseri ailesinin bireyi olduğu için bu tip bir cerrahi uygulama ile meme ve over kanserine yakalanmamak için memelerini ve yumurtalıklarını aldırmıştır. Yumurtalık kanserinin cerrahi tedavisi hastanın yaşam süresine katkıda bulunan en önemli etkendir. Yapılan birçok araştırmada ilk uygulanan cerrahi tedavinin tam olması ve geride tümör bırakmayacak şekilde operasyonun tamamlanması hastanın yaşam süresine katkıda bulunan en önemli faktörlerden birisi kabul edilmektedir. Over kanseri cerrahisinde rahim ve yumurtalıklara ilaveten tümörün yayılma ihtimali olan lenf dokuları ve karın içi yağ dokusu (omentum) çıkartılır. Bunların yanında bazen barsakların, dalağın ve karaciğer ve diaframın kısmen çıkartılması gerekebilir. Kanserin yayıldığı tüm dokuların çıkartılması ve geride tümör bırakılmaması işlemine "debulking cerrahisi" denmektedir. Bu cerrahi girişimlerin yapılabilmesi için cerrahın çok iyi bir eğitimden geçilmesi gerekmektedir. Eksik yapılacak cerrahi girişimler hastaların yaşam süresinin kısalmasına yol açaçaktır. Over kanseri cerrahisi konusunda deneyimli bir cerrah tarafından ameliyat edilmesi hastanın yaşam süresini uzatmaktadır" dedi.
Over Kanserinde Çocuk Sahibi Olmak Mümkün mü?
Yumurtalık kanserinin genelde menopoz sonrası görülmekle birlikte hastaların yüzde 5-10'u menopoz öncesi dönemde tanı aldığını belirten Dursun, "Bunlar eğer yapılan değerlendirmelerde erken evrede ise ve çocuk istekleri varsa rahim ve yumurtalıkları alınmadan özel tedaviler uygulanarak gebe kalmaları sağlanabilir . Bu riskli bir yaklaşım olmakla birlikte hastanın yaşam süresine zarar vermeden gebelik mümkündür. Bu tedavi sadece bu konuda bilgi ve deneyimi olan ve sadece bu tür hastaları izleyen hekimler tarafından yapılmalıdır" şeklinde konuştu.
İHA