Rhein Main Bölgesinde yönelik eğitim ve entegrasyon çalışmaları yürüten KUBI, “ırkçılık ve ayrımcılıkla”la mücadeleyi ve demokrasiyi güçlendirmeyi hedefleyen projelerini kamuoyuna tanıttı. Törende konuşan Frankfurt Belediye Başkanı Nargess Eskandari-Grünberg, ırkçılıkla mücadele için kamu bütçesinden yapılan harcamaları “verimli bir yatırım” olarak niteledi.
FRANKFURT
Yaklaşık 30 yıldır Frankfurt ve çevresinde eğitim ağırlıklı, sosyal yardım ve entegrasyon çalışmaları yürüten öncü kuruluşlardan KUBI‘nin (Eğitim ve Kültür Derneği) güncel projelerinin tanıtımında, „ırkçılık ve ayırımcılıkla mücadele“de göçmen örgütleri arasındaki işbirliğinin önemi vurgulandı.
Hessen Eyalet Hükümeti ve Frankfurt Büyükşehir Belediyesi‘nin desteklediği üç proje PEB, HHGE ve MOND‘un tanıtımı için düzenlenen törende, KUBI gibi kamu yararına çalışan kurumlara olan ihtiyacın her zamankinden daha büyük olduğuna dikkat çekildi.
Pandemi koşulları nedeniyle davetli sayısının sınırlı tutulduğu tanıtıma, Hessen eyalet hükümetini temsilen İçişleri Bakanlığı‘ndan Frank Schweitzer, Frankfurt Büyükşehir Belediyesi‘ni temsilen İl Genel Meclisi Başkanı Hilime Arslaner ile Belediye Başkanı Nargess Eskandari-Grünberg, Türkiye‘nin Frankfurt Başkonsolosluğu‘ndan Eğitim Ataşesi Dr. Bora Başaran ile KUBI‘nin yöneticileri, son iki yıl içinde faaliyete geçen projelerin sorumluları ve destekleyen kurumların temsilcileri katıldı.
KUBI‘nin Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Christian Bischoff ve Okullar Projesi‘nin Müdürü Sabine Schmitt‘in moderasyonunda gerçekleştirilen tören, hem katılımcıların temsil ettiği kurum ve kuruluşların özelliği, hem de yapılan konuşmaların ve sunumların içeriği nedeniyle küçük bir „entegrasyon zirvesi“ niteliğindeydi.
Etkinlik Suriye, İran ve Alman sanatçıların yer aldığı Qantara grubunun çeşitli kültürlerden müzik parçalarını içeren mini konserlerle zenginleşti.
1993 YILINDAN BU YANA
Açılış konuşmasını yapan Kubi Genel Müdürü Arif Arslaner, 1993 yılında Türk ve Almanların birlikte kurduğu KUBI‘nin şimdiye kadar düzenliği etkinlikler ve hayata geçirilen projelerle ırkçılık ve ayrımcılığa karşı aktiv tavır alındığını belirtti. Geçtiğimiz yıl Hanau‘da gerçekleştirilen ırkçı katliamın bu tavrın ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirten Arslaner, yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla mücadelenin başarılı olabilmesi için demokrasi ve toplumsal katılımın güçlendirilmesi gerektiğine, KUBI bünyesindeki projelerin de bunu hedeflediğine işaret etti. Arslaner, çatısı altındaki çeşitli projeler için 200’e yakın uzmanın çalıştığı KUBI‘yi günümüz koşullarına uygun olarak, “daha hızlı” ve “geleceğe yönelik” bir konuma getirmek amacıyla “kamu yararına çalışan şirket”e (gGmbH) dönüştürdüklerini açıkladı.
Hessen İçişleri Bakanlığı bünyesindeki „Hessen – Demokrasi İçin Aktif ve Aşırılığa Karşı“ (Hessen – aktif für Demokratie und gegen Extremismus) programının sorumluluğunu yürüten Frank Schweitzer de, Hessen hükümetinin her türlü aşırı akımlarla mücadele için güvenilir sivil toplum kuruluşlarını desteklediklerini, KUBI‘nin de bu kuumlar arasında yer aldığını ve bu desteğin önümüzdeki dönem de süreceğini belirtti.
İHTİYAÇLARA UYGUN PROJELER
Frankfurt İl Genel Meclis Başkanı Hilime Arslaner de KUBI‘nin çalışmalarının Frankfurt‘taki herkesin eşit haklara sahip olarak yaşaması ve böylece toplumsal birlikteliğin sağlanmasına katkıda bulunduğunu kaydetti. KUBI‘nin hiçbir zaman yapılanları yeterli bulmadığını ve kendisini Frankfurt toplumuna karşı sorumlu gördüğünü vurgulayan Arslaner, bu nedenle ortaya çıkan toplumsal ihtiyaçları tam olarak karşılayabilecek programlar geliştirdiğini belirtti. „Şehir parlamentosu“nun başkanı olarak görevinin „tüm Frankfurtluların toplumsal, siyasal ve ekonomik katılımını sağlamak“ olduğunu hatırlatan Arslaner, „KUBI ayrımcılığın olmadığı, tüm Frankfurtuların fırsat eşitliğine sahip olduğu, hürmet gördüğü, korkusuz bir yaşamı sürdürebilmesi hedeflerimizin gerçekleşmesine katkıda bulunuyor“ dedi.
GEÇ BİLE KALINDI
Son yıllarda ırkçılık ve nefret olgularının toplum içinde daha da yaygınlaştığına işaret eden Belediye Başkanı Nargess Eskandari-Grünberg de kamunun bu durumla mücadele için bütçe ayırması ve bu amaçla çalışan kurumlara destek olması gerektiğini belirterek, „Bu iyi ve gerekli bir yatırımdır“ dedi. Belediye bünyesindeki „Çokkültürlülük Dairesi“ olarak bilinen „Çeşitlilik, Ayrımcılıkla Mücadele ve Toplumsal Birlikte Yaşam Bölümü“nün yönetimini beş yıl aradan sonra yeniden üstlenen Eskandari-Grünberg, Almanya‘nın Halle ve Hanau kentlerindeki terör saldırılarına dikkat çektikten sonra, Frankfurt Büyükşehir Belediyesi‘nin geçtiğimiz yıl başlattığı, içinde KUBİ‘nin projelerinin de yer aldığı „Irkçılığa Karşı Frankfurt“ (Aktionsplan der Stadt Frankfurt „Frankfurt gegen Rassismus!“) başlığı altındaki faaliyetlere değindi ve „Bu konuda belki de geç bile kalındı“ dedi. Eskandari-Grünberg, Frankfurt‘ta en kısa zamanda bir „Ayrımcılıkla Mücadele Bürosu“nun kurulacağını açıkladı.
Tören, daha sonra KUBI bünyesindeki PEB, MOND ve HHGE projelerinin tanıtımıyla devam etti.
ANNE-BABALARA DESTEK PROJESİ (PEB)
Frankfurt‘un doğusunu kapsayan proje „Ebeveynlerin Katılımcı Olarak Güçlendirilmesi” (PEB – Partizipative Elternstärkung in der Bildungregion Ost), çocukların okul yaşamına aktif bir biçimde katılabilmesi için anne ve babaların desteklenmesini hedefliyor.
Proje görevlilerinden Salvatore Tati, projeden destek alan ve katkıda bulunan velilerin de katıldığı sunumunda çalışmalarıyla ebeveynlerin hem okul yönetimleriyle, hem de çocuklarıyla ilişkilerinin gelişmesine çalıştıklarını, eğitim sistemindeki demokratik yapıların şeffaflığının güçlenmesi için çaba gösterdiklerini belirtti.
AŞIRI AKIMLARA KARŞI EL ELE PROJESİ
“Aşırı Akımlara Karşı El Ele” (Hand in Hand gegen Extremismus” projesi, BIKU gGmbH çatısı altında hizmet veren dört sığınmacı yurdunu kapsıyor. Proje Koordinatörü Linda Petsch ve Mohammed Armin, yurtlarda kalan sığınmacılar arasındaki radikalleşme eğilimlerini önlemeyi, sözkonusu eğilimlerin ortaya çıkması durumunda da yurt yöneticileri ve sakinlerinin katılımıyla bu duruma müdahaleyi hedeflediklerini açıkladılar.
GÖÇMEN ÖRGÜTLERİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ
MOND (Demokrasi İçin Göçmen Örgütleri Ağı / Migranten Organisationen für Demokratie) Sorumlusu Gelincik Tuzcu da geçtiğimiz yıl başlatılan projenin kısa bir süre içinde Frankfurt ve çevresinde faaliyet gösteren çok sayıda göçmen derneğini kazandığına işaret etti. Gelincik Tuzcu, ırkçılık, anti semitizm, İslam düşmanlığı ve ayrımcılıkla mücadeleyi, göçmenlerin demokratik yaşama katılımını güçlendirmeyi hedefleyen çalışamalara paralel olarak, katılımcıların kendi kurumları bünyesinde aktif çalışma yürütebilmeleri için eğitim verdiklerini kaydetti.
Projenin danışmaları arasında yer alan Frankfurt Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Merle Humrich de “göç toplumunda gençliğin eğitimi” konusuna değindi. Çoğunluk toplumunun göçmenler tarafından kurulmuş olan örgütlerin çalışmalarının büyük bölümünden habersiz olduğuna dikkat çeken Prof. Hummrich, “Göçmen örgütleri çok uzun zamandır toplumun bir parçası olmuş durumdalar, ancak bu durum görülmüyor” dedi. Aşırı sağcı partilerin tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da giderek güçlendiğine işaret eden Prof. Hummrich, “Demokrasiyi güçlendirmek için göçmen örgütlerinin kendi aralarındaki ilişkinin gelişmesi önemli bir hedeftir” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)